Önümüzde Kürtleri bekleyen tehlike büyük, birlik olmasak katliamlar daha da çoğalır. Bu saldırıların ilk hedefi ise Şengal ve Efrîn'de yaşadığımız gibi Kürt kadınları olacaktır…
Belçika'nın başkenti Brüksel son günlerde oldukça hareketli. Türk ordusunun Güney Kürdistan topraklarına yönelik başlattığı askeri operasyona KDP'nin özel güçlerinin de dahil olması, yeniden tüm Kürtlerin 'felaket' olarak tanımladığı olası Kürtler arası bir çatışmanın kaygısını da beraberinde getirdi.
Kürt aydınları, siyasetçileri, sanatçıları, gazetecileri, gençleri, kadınları bu tehlikeyi bertaraf etmek ve Kürtlerin son yıllarda ağır bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımları korumak için yoğun bir hareketlilik içinde. Hareketliliğin yoğunlaştığı Brüksel'de ise son bir haftada iki ayrı çalıştay gerçekleştirilerek dört parça Kürdistan'dan aydın ve siyasetçiler bir araya geldi. Ortak tutum alınması gerektiği konusunda bir konsensüse varılan çalıştaylardan çıkan sonuçların yansımaları önümüzdeki günlerde daha belirginleşecek.
Muhtemeldir ki bu çalışmaya yeni katılımlar da olacak. Bu telaş büyük bir umut da oluşturdu aynı zamanda. Bu umudu Medya Haber Tv olarak #Birlikzamanı temalı özel yayınlarımız çerçevesinde stüdyolarımıza konuk ettiğimiz siyasetçi, aydın, gazeteci ve sanatçıların değerlendirmelerinde de görmek mümkün. Herkes Kobanê ruhundan söz ediyor, Kürtlerin bugün bir kez daha Kobanê ruhu ile harekete geçmesi gerektiğini belirtiyor.
Peki neydi bu Kobanê ruhu?
15 Eylül 2014'ten önce Kürtler dışında kimsenin tanımadığı Rojava Kürdistan'ında bulunan Kobanê kentinin Suruç ile olan sınırına yakın bir noktada bulunan Miştenur Tepesi’ne IŞİD çetelerinin bayrak dikmesi, Erdoğan'ın "ha düştü ha düşecek" sözleri Kürt halkında tarihinin en büyük özsavunma refleksini geliştirdi. Kürtler, ezilen tüm halklar, sınıflar ve kadınların yüreği Kobanê ile birlikte atmaya başladı. Kürt halkının gözü, kulağı, yüreği Kobanê oldu. Böyle bir yekvücut duruş doğal olarak Kürt siyasi güçlerini de etkiledi ve Güney Kürdistanlı güçler de Kobanê savunmasına dahil oldu. Tarihlerinde ilk kez tüm Kürt siyasi güçleri Kobanê'nin savunmasında buluştu, birlik oldu. Peşmergelerin Kobanê'yi savunmak için harekete geçtiği günlerde yüz binlerin sokaklara dökülmesi ya da gerilla Kerkük'ü savunmaya giderken Hewlêr, Kerkük halkının sokakları doldurmasının oluşturduğu manzaraları görmek yaşama umudunu bir kez daha doğurdu.
Kürtler Kobanê ruhu ile kazandı ve en büyük kazanım da kadınların lehine oldu. IŞİD'ten arındırılan tüm Kuzey ve Doğu Suriye'de kadın özgürlükçü yeni bir sistem yaşam buldu. Kadınsız bir devrimin ve özgürlüğün mümkün olmadığını kanıtlayan Kürt kadınları örgütlü mücadelesiyle öyle bir noktaya geldi ki, hayatın her alanında kararlarını kendisi verir düzeye ulaştı. IŞİD'e karşı hayatlarını ortaya koyan Kürt kadınları bugün siyasetten, diplomasiye, askeri alandan, toplumsal sorunların giderilmesine yeni ve demokratik sistemin öncülüğünü yapıyor.
Bu tehlike çanları asıl kadın sistemi için çalıyor. Bu sistemi korumak ve yaygınlaştırmak ise başta biz Kürt kadınları olmak üzere, eşit ve özgür bir yaşam isteyen tüm kadınların sorumluğudur. Önümüzde Kürtleri bekleyen tehlike büyük, birlik olmasak Kürtlere karşı katliamlar daha da çoğalır. Kürdistan'ın acısı daha büyük olur, bu saldırıların ilk hedefi ise Şengal ve Efrîn'de yaşadığımız gibi Kürt kadınları olacaktır. Dersim'de cansız bedenlerine tecavüz edilen, kaybedilen, Şengal ve Efrîn'den kaçırılarak pazarlarda seks köleleri olarak satılan kız kardeşlerimizden biliyoruz parçalanmışlığın bedelini. Bu aynı zamanda Ortadoğu'yu kapkaranlık içinde boğmadır. Kadınlar açısından katliamdır, kadınların köleleştirilmesi, tecavüz sistemi içinde tutulmasıdır. Bırakalım kadın kazanımlarını hiçbir özgürlük kırıntısını bile bırakmama, kadın özgürlüğünün kökünü kurutma istemidir. Dünyadaki özgürlük eğilimlerini bitirmedir.
Bu nedenle birlik meselesi biz Kürt kadınları açısından daha can alıcı bir noktada duruyor. Bu nedenle Kürt kadınları birliği sağlamakta kararlı. Bugüne kadar önüne koyduğu tüm sorumlulukları yerine getiren Kürt kadınları, ulusal birlik çalışmalarında aktif rol alacak ve her dönem olduğu gibi bu dönemde de öncülük misyonunu yerine getirecektir, getirmelidir. Kürt halkı ve kadınları açısından birlik, bir varlık nedenidir.
Mevcut kazanımlar ancak birlik ile kalıcı bir statüye kavuşturulabilir. Kürt kadınlarının bu konuda belirli bir tecrübesi de vardır. Kürt kadınları bulundukları her yerde birbiri ile temas halindedir ve kadın özgürlük mücadelesinde buluşan dört parça Kürdistan'dan kadınlar ulusal birlik hedefinin gerçekleşmesini daha da yakınlaştırmıştır. Kürtlerin yüzyıllık hayali olan ulusal birliğe ramak kalmıştır, kadınlar olarak ortak tutum alma, başta asimilasyon ve işgal olmak üzere tüm alanlarda aktif mücadele etme gerekir. Bunun için yarım kalan ilki 2012'de Amed, ardından ikincisi 2013'te Hewlêr'de yapılan Ulusal Kadın Konferansı'nın üçüncüsünü gerçekleştirmek için harekete geçme zamanıdır!