Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
No Result
View All Result

Nefes Nefese Bir Yürüyüş: Başka Bir Dünya Mümkün!

Semiha Alankuş Semiha Alankuş
17 Ağustos 2025
Yazı
0
Nefes Nefese Bir Yürüyüş: Başka Bir Dünya Mümkün!
0
SHARES
90
VIEWS
Facebook İle PaylaşTwitter İle Paylaş

Kürt kadınlar nefes nefese yürüyüşlerinde kadınların özgürlük mücadelesinin yeni bir yaşamı inşa edebileceğinin ifadesi olan ‘Başka bir dünya mümkün’ sloganın yaşamda ete kemiğe büründüğünü gösterdi

Bugün dünyanın birçok yerinde Kürt kadınların özgürlük mücadelesi, ulaştıkları örgütlülük düzeyi, yaşamın her alanında görünür olmaları ve bunun da ötesinde yaşamı inşa etmedeki öncülük düzeyleri tartışılıyor, bir ilham kaynağı olarak görülüyor. Son yıllarda dilden dile, ülkeden ülkeye, bir coğrafyadan başka bir coğrafyaya yayılan “Jin jiyan azadî” sloganı, bunu en yalın şekilde ifadesi oluyor.

Kuşkusuz bu bir anda ortaya çıkmadı. Yıllar süren bir mücadelenin, dişle tırnakla yaratılan değerlerin bir sonucu olarak bugünlere geldi. Arkasında 52 yıllık bir mücadele, 41 yıllık nefes nefese bir yürüyüş var. Zira tanrıçaların ilk nefes aldığı, kadının elinin toprağa değdiğinde bereketi büyüttüğü, sözünün göğe ulaştığında yıldızlara yön verdiği bu topraklarda; aynı zamanda kadının inkârla, ölümle ve yabancılaşmayla yaratımlarından, toplumsal yaşamdan uzaklaştırıldığı dönemler de yaşandı. Burada kadın, yaratıcı bir gücün sembolüyken tarihin ilk büyük yıkımına, kırımına da uğradı. Buna karşı kadınlar tarihsel süreç içerisinde çok mücadele verdi, birçok deneyim biriktirdi; ancak özgürlük mücadelesi hep bir şekilde sekteye uğradı.

Ve tarih, Kürt kadınların Kürt halkının mücadelesi ile yarım kalanı tamamlama koşullarının oluşmasına tanıklık etmeye başladı. Asırlardır süregelen özgürlük mücadelesinde bir fark ortaya çıktı. Tam yarım asır önce farklı bir yaklaşım ortaya çıktı Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle birlikte. Peki neydi bu? Bugün tartışılan, anlaşılmaya çalışılan gerçeklik bu.

Kürt halkının özgürlük mücadelesini dünyadaki devrimsel mücadelelerden farklı kılan en temel özellik, kadın özgürlük mücadelesine yaklaşımıdır. Kadının özgürleşmesini sadece bir eşitlik mücadelesi değil, aynı zamanda devrimin başarısı için ön koşul olarak gören bu yaklaşım, feodal, dini ve erkek egemen tüm yapılara karşı büyük bir başkaldırıyı temsil eder.

Kadın özgürlüğüne yaklaşımında farkını en başından “Emperyalizmin önce kadınları vurun” yaklaşımına karşı, “önce kadınları kurtarın” tespiti ile koyan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, hem erkek egemen sisteme hem de kapitalist modernitenin kadına yönelik sistemli şiddetine karşı geliştirilen bir isyanı ortaya koyar. Kadınların Özgürlük Hareketi içerisinde yer almaya başlamasıyla toplumsal zihniyetin dönüşümü tetiklenmiş, aile yapısından sosyal ilişkilere kadar çok boyutlu bir değişim süreci başlamıştır. Böylelikle kadın sadece mücadeleye katılan değil, aynı zamanda devrimi inşa eden özneye dönüşmüştür. Tarih boyunca direnen Kürt kadınlar, Özgürlük Hareketi’nde bu rolünü daha örgütlü, politik ve askeri bir çerçevede sürdürerek günümüzde toplumsal dönüşümün baş aktörü haline gelmiştir.

Kuşkusuz kadınlar Özgürlük Hareketi’ne ilk katıldıklarında kadın ordusu ya da partisi kurmak gibi bir hedefleri yoktu. Ulusal kurtuluş mücadelesine ve genel sosyalist ideallere duyulan bağlılık ön plandaydı. Ancak zamanla, mücadeleye katıldıkça ve erkek egemen sistemin kadın üzerindeki özel baskılarını, kadın düşmanlığını bizzat deneyimledikçe kadınlar kendi öz örgütlenmelerinin gerekliliğini fark etmeye başladılar. Bu farkındalığın gelişmesinde de Kürt Halk Önderi’nin belirleyiciliği önemli rol oynadı.

Özgün Örgütlenmenin İlk İşareti: Kızlar Grubu
Özgürlük Hareketi’nin ilk yıllarında kadınların “Kızlar Grubu” olarak tanımlanması, sembolik olmanın ötesinde kadınlar için özel örgütlenme zeminlerinin ilk adımı oldu. Özgün örgütlenmenin gerekliliğinin ve iradi katılımın teşvikiydi bu. Ardından yapılan “köle kadınla devrim olmaz” tespiti de kadının özgürleşmesinin olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğunun ifadesi oldu. Devamında ise erkek egemen zihniyet ve geleneksel kadınlık rollerinin sorgulanması, özgür ve eşit yaşamın ölçülerinin belirlenmesi geldi. Sevgi, ahlak ve namus gibi kavramların da yeniden tanımlanması ile kadın özgürlüğü Kürt toplumu içinde bir sosyal devrimin dinamiği haline geldi. Kadınların özgürlüğe akışı önce ordulaşmanın, ardından partileşmenin ve konfederal sistemin kurumsallaşmasının; Kürt kadınların öncülük ve özgür yaşam halkalarını adım adım geliştirmelerinin somut ifadesi oldu.

Erkekler İçin De Dönüştürücü
Bu süreç sadece kadınlar için değil, erkekler için de dönüştürücü oldu. Kadınlar öncülüğünde mücadele eden erkekler, bin yılların erkek egemen zihniyetiyle yüzleşti. Ortak-eşit-yoldaşlık kültürü içinde kadın özgürlük çizgisiyle yeniden şekillenmeyi esas aldılar. “Nasıl sosyalizm partisi varsa, kadınların da partisi olmalı… Kadınların tüm hayalleri ancak örgütlenmeyle hayata geçer” tespitini esas alan kadınlar, siyasetten ekonomiye, özsavunmadan toplumsal yaşama kadar her alanda yer alarak yeni bir toplumsal sistemin inşasını gerçekleştirme yolunda, erkeğin de bu inşaya özgürlük ölçüleri temelinde katılımının öncülüğünü yaptı.

Yeni Bir Dünya Mümkün…
Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi’nin yarattığı toplumsal değişim ve mücadele pratikleri yalnızca Kürt halkı için değil, Orta Doğu’dan dünyaya uzanan kadın mücadelesi açısından da önemli bir birikim ortaya çıkardı. 52 yıllık bu mücadele, öz irade, öz savunma ve demokratik toplum inşası üzerinden kadınların kendi kaderlerini ellerine almasını mümkün kıldı. “Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü” paradigma ile kadınlar bir mücadelenin parçası değil, aynı zamanda yeni bir yaşam biçiminin inşasında öncü güç oldu. Ve Kürt kadınlar, nefes nefese yürüyüşlerinde kadınların özgürlük mücadelesinin yeni bir yaşamı inşa edebileceğinin ifadesi olan “Başka bir dünya mümkün” sloganının yaşamda ete kemiğe büründüğünü gösterdi. Dünyanın dört bir yanında her ulustan, halktan, kimlikten, inançtan olan kadınların “Jin jiyan azadî” sloganını yükseltmeleri ve bunu yeni yaşamın inşasında bir felsefî yaklaşım olarak görmelerinin altında da bu gerçeklik var. Bu anlamıyla Kürt kadınların özgürlük mücadelesi, dünya kadın özgürlük mücadelesinin buluşma noktası haline geldi.

Ve 52 yıllık mücadele, 41 yıllık soluk soluğa yürüyüş sonucunda artık kadınlar siyaseti, diplomasiyi, ekonomiyi, özsavunmayı erkeklerin tekelinden çıkarıyor. Kadın, etik ve estetiğiyle, düşünce zenginliğiyle, barışçıl ve komünal değerleriyle yeni bir yaşam felsefesi örüyor. Bu da hem umut hem iddia yaratıyor: kadınlar, özgür ve eşit bir yaşamı sadece hayal etmiyor, onu inşa ediyor.

Etiketler: Kadın DayanışmasıKadın haklarıKadın MücadelesiKürt kadın mücadelesiKürt kadınlarSavaşSayı 129
Önceki İçerik

Kadın Varlığı Üzerine Kurulmuş Kastik Uygarlık

Sonraki İçerik

Roman Mahallelerinin Mekânsal Damgalama Sarmalı

Sonraki İçerik
Roman Mahallelerinin Mekânsal Damgalama Sarmalı

Roman Mahallelerinin Mekânsal Damgalama Sarmalı

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.