Dünyada ve ülkemizde gebeliklerin hemen hemen yarısı istemeden gerçekleşiyor…
Tüm kadınlar vücudumuz hakkında bildiklerimizi biraz hatırlayalım. Ergenlik adı verilmiş bir dönemde menarş/ilk adet kanamamızı /menstrüel siklus kanamamızı yaşadık. Bu dönemle son adet kanamasını yaşadığımız ya da yaşayacağımız menapoz/ kanamasız dönem arasında her ay yumurtalıkta bir yumurta olgunlaşır, rahim kan damar tabakası oluşturarak bu yumurtanın yerleşmesine hazırlanır. Adet döngüsünün ortasında yumurta yumurtalıktan ayrılır rahime gelir, ayrıldıktan sonra ilk üç gün içerisinde bir spermle karşılaşırsa spermle birleşir ve oluşan dölüt yerleşmiş olduğu rahimde yerleşir ve gebelik başlar. Yumurta uygun olduğu zamanda spermle karşılaşmaz ise bir süre sonra parçalanır, rahimdeki tabaka atılır ve adet kanaması/mens dediğimiz kanama oluşur. Her iki kanama arası ortalama 25-32 gündür. Herkesin kendi süresi vardır. Kanamanın başlayacağı gün ya da günler bellidir. Tüm kadınlar “günü”nü bilir. Bu tarihlerde kanama olmazsa gebelik var anlamına gelir. Beklenen adet kanamasının başlangıç tarihinin üzerinden 10 gün geçtikten sonra yapılan idrar ve kan testlerinde bakılan gebelikte ortaya çıkan hormonların varlığı ile gebelik kesinleştirilir. Bu dönemde gebeliğin takibi açısından yapılan rahim ultrasonu ile de kaç cenin/embriyo olduğu, rahimde yerleştiği yer, gün-hafta üzerinden yaşı tayin edilebilir.
Dünyada ve ülkemizde gebeliklerin hemen hemen yarısı istemeden gerçekleşiyor. Kadınlar hazır olmadıkları bir zamanda ve koşullarda kendilerinin planlamadığı bir zamanda gebe kalabiliyorlar. Bu plansız gebeliklerin önemli bir bölümü kadınların gebeliklerini planlamalarına yardımcı olacak gebelik önleyici ilaç ve malzemeleri içeren aile planlaması diye adlandırılan hizmetlerin yetersizliğinden, paralı oluşundan, ya da erişiminin engellenmesinden kaynaklanmaktadır. Cinsel saldırılılar da istenmeyen gebeliklerin en önemli nedenlerinden. Bu nedenle tecavüzlerden sonra “ertesi gün hapı”nın kullanılması gebeliği önlemek açısından çok önemli.
Gebeliklerin bir bölümü çok çeşitli nedenlerle kendiliğinden sonlanıyor. İstenmeyen gebeliklerin sonlandırılması kadınların kendi yaşamlarını planlayabilmeleri açısından önem taşıyor ve yasal, güvenli, uygun biçimde sonlandırma kadınlar açısından hayat kurtarıcı oluyor. Yasak hale geldiğinde ise sağlıksız, uygun olmayan koşullarda ve kadınların ekonomik sömürüsüne yol açacak şekilde uygulamalarla yine sonlandırılıyor. Kürtajın yasak olduğu ülkelerde gebe kadın ölümlerinin artmasının en önemli nedenini uygunsuz koşullarda yapılan kürtajlar oluşturmaktadır.
Gebeliği sonlandırma için çok yakın bir zamana kadar cerrahi yöntemler uygulanırken, son otuz yıl içinde geliştirilen iki kimyasal molekül yani ilaçla gebeliğin evde ve sağlıklı biçimde, daha az yan etki ile sonlandırılması mümkün oluyor. Bu ilaçlarla 12 haftadan küçük istenmeyen gebelikler, 12 haftadan büyük gebeliklerde ortaya çıkan tamamlanmamış düşük ve 28 haftaya kadar olan cenin ölümlerinde güvenli biçimde gebelik sonlandırılmaktadır. 12 haftadan büyük gebeliklerin sonlandırılmasında da kullanılabilmekte ama bu süreçte işi bilen bir sağlık elemanının desteği gözetimi ve gerektiğinde müdahalesi gerekebilmektedir. Özellikle 15 haftadan büyük gebeliklerde hastada eğer anemi varsa medikal düşük hastanede uygulanmalıdır, böylece aşırı kanama olduğunda kan nakli yapılabilir.
Bu iki ilaç; gebeliğin gelişiminde etkili olan progesteron hormonunun rahimde etkili olmasını engelleyen Mifepriston(RU486-mifebrex) ve rahimin kasılması ve ağzının açılmasını sağlayan Misprostol (Cytotec) tir. Mifepriston ağızdan alınır. Misprostol ise yanaktan veya dilaltı yarım yavaş emilerek saatte emilerek ya da vajinaya yerleştirilerek kullanılır. Ağızdan kullanımı daha etkilidir. 10 haftalığa kadar olan gebeliklerde 200 mg mifepriston alındıktan sonra 24-48 saat içerisinde 800 mg misprostol alınır. 9-11 haftalık gebeliklerde ilk doz misprostolu aldıktan 4 saat sonra 800 mg ek misprostol yanaktan emilerek alınır. Bu işlemlerin tümü kişinin kendisi tarafından evde yapılabilir. Başarı oranı 9 haftaya kadar olan gebeliklerde %95 bulunmuştur. 9-11 haftalık gebeliklerde başarı oranı %87-92 bulunmuştur.
Mifepriston yok ise yalnızca misprostol yukarıda anlatıldığı gibi kullanılarak başarılı tıbbi düşük yapılabilir. Ağrı bulantı kusma, ateş, titreme, kanama ishal baş ağrısı ortaya çıkan yan etkilerdir. Ağrıyı gidermek için işlem sırasında ve sonrasında ağrı kesici kullanılabilir. Şiddetli kanama (2 saatte ikiden fazla ped değiştirme), kötü kokulu vajinal akıntı, 24 saatten uzun süren ateş, şiddetli karın ve sırt ağrısı varsa hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir. Enfeksiyon riskini azaltmak için medikal düşükten sonra 15 gün cinsel ilişkiye girilmemeli ve kanama toplayıcı olarak tampon kullanılmamalıdır. Etkili bir aile planlaması yöntemine hemen başlanabilir. İşlem ultrason takibiyle, işlem sırasında ve 1 hafta sonra alınan Beta HCG düzeylerine bakılarak ve işlemden 1 ay sonra idrarda gebelik testi yapılarak takip edilir. Eğer yarım kaldığı düşünülüyorsa misprostol kullanımı veya cerrahi düşükle tamamlanır. Ülkemizde tıbbi düşükte kullanılan mifepristona kullanım ruhsatı verilmemiş, misprostolün ise tıbbi düşükte kullanımı yasaklanmıştır; tıbbi düşük yasak ve imkansız durumdadır.
Kadınların insan haklarına, üreme haklarına, bilimsel gelişimden yararlanma haklarına tümüyle aykırı olan bu durum düzeltilmeli ve kadınlar güvenli kürtaj ve tıbbi düşük olanaklarına kavuşmalıdır.