Kim mi bu saygın oldukları için katledilen, itibarsızlaştırılmak istenen kadınlar. Sizin büyük büyük büyük babalarınızın alt edemediği, şu anda sokaklarda İstanbul Sözleşmesi'ni geri almak için kavga veren kadınların büyük büyük büyük anneleri
Sanki bu yıl kadınlar 8 Mart’a değil; 8 Mart kadınlara seslendi: Hadi artık değiştirin bu dünyayı. Değiştirin artık bu ataerkil, köhnemiş, zavallı sistemi. Hiçbir eksiğiniz yok. Hadi biraz daha kalkın ayağa, güçlüsünüz...
Amed, 2000’lerin başı… 90’ların Kürt kimliğine dönük saldırıları, köy yakmalar, faili meçhuller, cezaevi süreçleri tüm sıcaklığıyla devam ediyor. Ve o yıl karar alınır, ilk kez geniş katılımlı bir etkinlik düzenlenecektir. Ev ev, sokak sokak 8 Mart bildirileri dağıtılır
İlk duvarları ören, kulübeler yapan kadınlar bilebilir miydi binlerce yıl sonra o duvarların kendilerini hapsedeceğini. Ateşi ilk keşfeden insanlar bilebilirler miydi o ateşin bir gün kadınları yakmak için kullanılacağını
Yaşam hikâyeleri bir kararlaşma ile başlayarak örgütlenmeye, inandıkları mücadeleyi yükseltmeye evrildi. Basına düşen son görüntüleri yine zafer işareti oldu
Bir kadın hakkında “anasoylu toplum yaşanmıştır” dediği için hapis cezası istense, muhtemelen farklı sesler çıkacak, hatta kızıl kıyamet bile kopabilecektir. Ancak bunu bir Kürt kadın söylediğinde ve bedeli ödediğinde bu sessizliğin altında ne yatıyor olabilir
Belki de biz kadınlar kaybettirilmek istenen yerde aramalıyız değerlerimizi, belki de kaybetmemişizdir, sadece o değerler bulunmayı beklemektedirler
İstanbul Sözleşmesi'ni iptal ederek kadın katliamlarının önünü açmak isteyenlere karşı mücadele eden biz kadınlar, ilk yazılı tabletlerde adalet tanrıçası Nanshe’den; devletin adaletini bekleyen kadınlar konumuna nasıl getirildiğimizin tarihini merak ediyoruz
Kolektif ruh, ortak üretim ve eşit-dengeli tüketim, doğayla ahenkli bir yaşam, evrenin enerjisine karşılık gelen dil ve söylem... Böyle bir yaşam içerisinde kadına yönelik şiddet, tecavüz, ötekileştirme aramak oldukça anlamsız
Milyonlarca yıl öncesi… Sudan çıkan hareketli varlıklar arasından ağaç kovuklarında, dallarda yaşıyor insanlar. Sayıları ne kadar da az… Ne düşünüyorlar, dudaklarından harf çıkarmadan nasıl anlaşıyorlar, cinselliği neden sorun yapmıyorlar, rüyalarında ne görüyorlar
Birlikte bir yolculuğa çıkalım mı? Merak etmeyin yaşadığımız hayatı temelli terk etmeyeceğiz. Arada bir günlük yaşamımıza döneceğiz ve hatta karşılaştırmalar yapacağız. Sevdiklerimizden ayrılmayacağız, ama üzgünüm sevmediklerimizden de ayrılmayacağız...