...
Cemile Turhallı
Güneşi doğuran kadınlara sözümüzdür: Failleri yargılayacağız

Tarih boyunca yaşanan soykırımlarda kadın, karanlıkta kalan, geçiştirilen, hatırlanmak istenmeyen yüzü oldu. Görülmek istenmeyen bu yüz toplumsal cinsiyetin, cinsiyet körlüğünden hep beslendi. Böylelikle de soykırımın analizinde cinsiyetin rolü hep eksik kaldı. Oysaki kadınlar hem yok edilmesi gereken grubun asli üyesi olarak öldürüldü, öldürülmeyenler ise yavaş ölüm ile cezalandırıldı.

Yüzleşilmemiş Bir Dil: Kırmancki (Zazaki)

Kimi koynunda kavuşulsun diye bir tutam saçı saklar, kimisi sandıklarda onları bekleyen mendili kimisi de kavuşamasa da ait oldukları coğrafyadan alınan bir avuç toprağın mezarının üzerine bırakılmasını bekler. Bir asırlık tarihin bir dolu hikâyesi yüzleşmenin iyileştirici etkisini her bir anlatı ile bize yeniden yeniden hatırlatır. “Roja Şaye”(Kara Gün) gibi günleri unutmamak ve unutturmamak için yüzleşilmeyen dilimizin iyileştirici gücünden faydalanmak önemli olan.

Kadınlar, sömürgecinin toplumsal cinsiyet kalıbına sığmıyor

Sömürgeciliğe karşı anti sömürgeci bir güç olarak örgütlenen ve yükselen muhalif siyasi kadın hareketine öncülük eden Kürt kadınları, zindanlarda, sokakta, mecliste kadının olduğu her yerde “Ez li vir im, ez iradeye gelê xwe me” diyerek bu halkın öz gücünü kendisiyle buluşturarak çarpıtılan tarih yazımına meydan okuyor

73. Ferman; “Adalet olmadan barış olmaz”

Kendi gücünü kendi binlerce yıllık inancından alan Êzidîlerin adalet talebi yerine getirilmeden, kıyımların hesabı sorulmadan insanlık vicdanı rahat edemez. Çünkü insanlığın vicdanı tek bir kadın esir kalmayana dek rahat etmeyecektir

Bir hak olmanın ötesinde özsavunma hakkı

(...) kendisine Çankırı hakimi denen biri yazmamış mıydı kararına “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyin.” Bu deyişin bin yıllarca süregelen hikâyelerinde taciz, tecavüz, saldırı an meselesi kadınların hayatında