Eşbaşkanlık modeli, bu ataerkil zorbalığa ve devletin bu zorbalığa göz yuman politikasına bir çözüm sunuyor. Kadınların sadece siyasi arenada değil, aynı zamanda evlerinde ve toplumda da söz sahibi olmalarını sağlıyor. Bu model, kadınların güçlerini birleştirmesine, kendi geleceklerini belirlemelerine ve toplumlarını dönüştürmelerine olanak tanıyor.
Ne erkek egemen sistemin iktidarına ortak olmak ne mekanizmalarını ele geçirmek ne de özgürlüğü gerçekleşecek devrimler sonrasına ertelemek. İşte tam da Kürt kadınların öncülüğünü yaptığı yarım asırlık mücadelenin açığa çıkardığı sonuçtur bu
Toplumsal cinsiyet eşitliğini bir türlü sindiremeyenler seçimlerden sonra özellikle medeni kanun üzerinde yoğunlaşacaklar. Anayasa değişikliği, aile hukukunu sil baştan değiştirme çabaları artacak. Seçim öncesi tepki toplamamak için kısa bir mola vermiş durumdalar. Genel seçimlere kazanılmış tüm haklarımız üzerinden protokoller yapılarak girildiğini unutmadık. Önümüzde bizi neler bekliyor?
Doğayı pazarda alınıp satılabilen birimlere dönüştüren indirgemeci görüşlere ve doğanın özelliklerinin hizmete dönüştürülmesine direnerek, halklarımızın hem kırsal hem de kentsel sınırları aşan toprakları üzerindeki gücünü ve kontrolünü güçlendirmek bu mücadelede esastır
Karşılaşılan zorluklar sadece bu siyasi alanlardaki tüm öznelere nüfuz eden çoklu eşitsizlikleri, maduniyetleri ve hiyerarşileri ifşa etmekten ibaret değildir. Bölgesel entegrasyonu sömürgecilik karşıtı ve tabandan gelen feminist bir perspektiften analiz etmek, yaşanmış deneyimlerle ilgili bir perspektife saplanıp kalmak anlamına gelmiyor, aksine bu entegrasyon süreçlerine meydan okuyan yeni sorular formüle etmek için gerekli çabayı göstermek anlamına geliyor