Meclis'te görüşülen bütçe, ne yazık ki eğitimi, sağlığı, yoksulluğu, işsizliği ve kadını görmeyen, tartışmaya bile açık olmayan Saray, savaş ve Diyanet bütçesidir
Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe uygulaması, ilk defa 1985 yılında Avusturya'da, daha sonra ise hem gelişmiş hem de gelişmekte olan birçok ülkede hayata geçirilerek, günümüzde 60'tan fazla ülkede uygulanmaktadır. Türkiye'de toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe sistemin gündemleşmesi 1985 yılında Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, (CEDAW) ile tartışmaya başlanmıştır.
Kadın hareketinin gündemleştirdiği toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe uygulaması, üniversitelerde kadın araştırma merkezleri, kadın hareketi mücadelelerinin de gündemine girmiş ve 1990 yılında Mor Çatı kadın sığınma vakfı kurulmuştur. İlerleyen yıllarda ise Başbakanlığa bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü kurulmuş ancak Başbakanlık sisteminin rafa kaldırılması ile söz konusu müdürlük de hükümsüzdür.
Siyasal iktidar ve erkek egemen siyasetin temel yaklaşımı kadını yok sayan yerde durmaya devam ediyor. Bu İstanbul Sözleşmesi'nin geri çekilmesiyle açıkça görülüyor. Özellikle çalışma yaşamından kadınları uzaklaştıran-uzaklaştırmaya çalışan düzenlemeler de gösteriyor ki kadının istihdama katılımı, eğitimi ve güçlendirilmesine ilişkin söz ve vaatler samimiyet dışı.
Kadının refah düzeyini yükseltmek, yaşamın her alanında eşitlik ilkesi ve mekanizmalarını harekete geçirmek gerekmektedir. Bu da toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe uygulamasının inşasından geçer.
Pandemi, ekonomik kriz üstüne de yükselen her türlü ayrımcılık ve şiddet kültürü sürecinin altında kalan kadınların, çocuk bakımı başta olmak üzere barınma-geçinme sorunlarıyla baş edecek gücü kalmamıştır. Depresyon tedavisi gören kadın oranı her geçen gün artıyor. İlaç ve tedaviye erişim oranı yok denecek kadar kısıtlıdır. Bu süreç bilinçli bir şekilde kadınları çaresizleştirip erkeğe bağımlı hale sürüklüyor. Erkeğin eline bakan kadını, erkeğin her türlü şiddetine de açık hale getiriyor. Hali hazırda çalışan kadın bile kullandığı telefona kontör yükletecek paraya ulaşamazken, çalışmayan kadının içinde bulunduğu vahim durumu düşünemiyorum. Kadını eşit koşulda görmeyen onu eşitlikçi erişimden yoksun bırakan sistem en büyük krizdir. Dünyanın birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerinde siyasi, ekonomik insanlık krizleri yaşanmıyorsa kadının siyasete, kültüre çalışma yaşamına dahil olmasındandır. Yönetim kademelerinde söz ve karar sahibi olarak yer almasındandır.
Meclis'te görüşülen bütçe, ne yazık ki eğitimi, sağlığı, yoksulluğu, işsizliği ve kadını görmeyen, tartışmaya bile açık olmayan Saray, savaş ve Diyanet bütçesidir. Bu baskıcı ve otoriter sistemin, yandaşı daha çok zenginleştiren, yoksulluğu, işsizliği ve şiddeti daha da derinleştiren bütçesine karşı, partilerin kadın liderleri ve kadın milletvekilleri başta olmak üzere, kadın örgütleri ve STK'lar kadınlarla, kadınların ortak çıkar ve kazanımları için toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe üzerinde bir çalışma başlatmalılar.
Kısa vadede kadın için eğitim sağlık, evde çocuk bakımı, hasta, yaşlı bakımı için ücretsiz hızlı erişilebilecek hizmet, istihdamda her geçen gün sayısı azalan kuralsız, güvencesiz, merdiven altı işlerde ucuz çalıştırılmaya mecbur bırakılan kadınlar için acil en az çalışan erkek sayısı kadar istihdam alanı açılmalı. Türkiyeli farklı anadilli ve mülteci kadınların anadillerinde eğitim başta olmak üzere, hizmet aldığı sağlık ve yerel yönetim kurumlarından hizmet almaları için çalışma yürütülmeli. Kadınlar için gerekli olan hijyen, bakım ürünleri, ped başta olmak üzere öncelikle vergi kapsamı dışına devamında ise ücretsiz olması gündemleştirilmelidir.
Her çalışanda olduğu gibi çalışan kadınlar ücretlerini almadan önce %14 sigorta primi-günde iki işsizlik ödüyor. Hadi sigorta primi ileriki zamanda emekli maaşı ile geri dönüşüm olacak, hadi işsizlik primi ise işsiz kaldığında işsizlik ödeneği alacak diyelim ya en önemli ve yüksek oranı olan %20 vergi ne olacak! Korkunç bir kesinti, maaşının %20 kesintisi ile elektrik, su, ısınma faturasını ödeyebilir. Borçlanmadan çocuğunun eğitimini karşılayabilir. Temel ihtiyaçlarını karşılayabilir. Zaten elinde kalan maaş ile ödediği fatura ve yaptığı alışverişten vergi ödüyor. Çalışan kadınların maaşında %20 vergi kesintisi adil değildir. Orta vadede kadın maaşında vergi diliminde indirime gidilip uzun vadede ise vergi kapsamı dışında kalması için plan yapılmalı. Parlamentoda hangi partiden olursa olsun hiçbir kadın, genelde emeklilerden, özelde de kadınların maaşından kesilen vergilerin Saray ihtişamına ve savaşa aktarılmasına seyirci kalmamalılar.
Toplumsal cinsiyete duyarlı bir sistemin inşası, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeden ve eşitlikçi bir yaşam kalitesinden geçer. Türkiye'de 2014-2018 dönemlerini kapsayan 10’uncu kalkınma planının hedef ve politikalarının ele alındığı başlıklar arasında kadının adının geçtiği tek başlık "Nitelikli insan – güçlü toplum" başlığı altında "Aile ve Kadın" alt başlığıdır. Sonraki metinler ve güncel durumda bu tespit de gerilemiştir. Merkezi yönetim düzeyinde toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmeye yönelik siyasi iradenin zayıfladığı ve gerilediği çok açıktır. İş başa düşmüş, kadınların mücadelesiyle bugün olmasa da yarınlarda mutlaka yaşamın her alanında toplumsal cinsiyete dayalı bütçe başta olmak üzere eğitimde, sağlıkta merkezi ve yerel yönetimlerde ve istihdamda kadınlar kazanacaktır.
NOT: Ruanda hükümeti, 2010-2011 mali yılında toplumsal cinsiyetin ana akımlaştırılmasına yönelik önergeleri tüm bakanlık ve yerel yönetimlerde yaygınlaştırarak uygulamaya koymuştur. Devlet maliyesi ve mülkiyetine ilişkin toplum cinsiyete dayalı bütçeyi, organik bütçe yasası tarafından zorunlu kılmıştır. Eşitlikçi bir yaşam için bütçede ve yaşamın her alanında toplumsal cinsiyet özgürlüktür.