Günümüzde ''Jin, Jiyan, Azadî'' sloganı ve bunun ardındaki özgür yaşam felsefesi sürekli gelişim gösterirken bunun için ödenen bedelleri, emekleri asla unutmuyoruz
Nagihan Akarsel yoldaşımız 4 Ekim 2022 tarihinde Süleymaniye'de kalleşçe bir saldırı ile katledildi. Saldırıyı Türkiye'nin Irak elçisi dolaylı açıklaması ise üstlendi. Bu kalleş saldırıyı lanetliyorum. Bu temelde Nagihan arkadaşın anısına jineoloji çalışmaları başta olmak üzere kadın çalışmalarını daha fazla geliştirme, büyütme sözünü yeniliyorum. Bu bizim ahlaki, vicdani ve yoldaşlık görevimizdir. Bunu pratikleştireceğiz. Bu katliama en büyük cevabımız kadın özgürlük bilincinin, örgütlülüğünün geliştirilmesi ve mücadelemiz olacaktır.
Kadın özgürlük çizgimiz ve örgütlü mücadelemiz, kadın öncülüğünün gelişmesi faşizmin, kapitalist modernist sistemin en büyük korkulu rüyasıdır. Ancak şimdi bu bir korkulu rüya değil. Gerçeğin ta kendisidir.
Kadınlar, beş bini yıllık egemen erkek tarihinde dahi kendi özgür varoluşları için çok büyük bir direniş içinde oldular. Kadın direnişleri hep olağan üstü fedakârlık, cesaretle geliştirilmiş, bugüne değin sürüp gelmiştir. Kadın hafızasından bu nedenle direnişi, özgürlüğü silip atmak asla mümkün olamaz. Kadın hafızasından bütünü ile özgürlüğü silmek demek insanlığın bitişi demektir.
Ancak kadın direnişlerinin, halkların direnişlerinin doğru bir plan ve programla geliştirilmeyişi, ortaklaşmayışı ve bütünlüklü kılınamaması hep kaybedişleri getirmiştir.
PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından geliştirilen kadın özgürlük ideolojisi egemen erkek tarihi tersine çevirme özelliğine sahiptir. Bu anlamda jineoloji çalışmalarının ortaya çıkışı ve gelişimi kadın özgürlük mücadelemiz açısından büyük bir şanstır.
Jineoloji, kadın zihninin yeniden canlanması, doğru bir özgürlük bilinci ve mücadelesinin oluşturulması için stratejik öneme sahiptir. Kadınların köleleştirilmesinde, baskı ve zor araçları kadar ondan daha fazla ideolojik araçların kullanıldığı biliniyor. Kadınların köleleştirilmesinde özgür zihinlerin sakatlandırılması, saptırılması çalışmaları temel rol oynar. Bilinçlenen, zihni açılan, önünde özgürlük tercihini görebilen kadını hiç kimse tutamaz. Jineoloji aynı zamanda kadınların özgür yaşam seçeneklerini çok net görmesini sağlar.
Nagihan Akarsel arkadaşımız bu bağlamda jineolojinin gelişimi konusunda en iddialı, çaba gösteren arkadaşlarımızdandı. Etkili çalışmaktaydı. Bu bağlamda Nagihan arkadaşımızın katledilmesini tarihsel, güncel yaşanan gerçeklerle birlikte ele aldığımızda kadın öncülüğünün Nagihan şahsında neden hedef alındığı ve tam da bu sebeplerden dolayı neden güçlü bir mücadele yürütmemiz gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Bu çirkin saldırı, katliam Kürt kadınların, halkının tarihinden süzülerek gelen özgürlük ve direniş geleneği ve bu geleneğin günümüzde yeniden canlanmasından, güncelleşmesinden duyulan korkudan kaynağını alıyor.
Nagihan arkadaşımıza karşı geliştirilen katliam ile birlikte kadın hareketine, topluma bir mesaj verilmek istendi. Özgürlük çalışmaları bedel ister. Biz Kürt kadınlar olarak zaten bunu çok iyi bilmekteyiz. Sadece kendi yakın tarihimizde yaşayarak öğrendik ki her bir hakikati öğrenme büyük zorluklar, acılar temelinde büyük tecrübeler kazanılarak gelişebiliyor. Özgürlük asla kolay gerçekleşmez.
Günümüzde ''Jin, Jiyan, Azadî'' sloganı ve bunun ardındaki özgür yaşam felsefesi sürekli gelişim gösterirken bunun için ödenen bedelleri, emekleri asla unutmuyoruz.
Diğer yandan aynı zaman diliminde İran ve Rojhilat'ta Jîna Emînî'nin katledilmesinin ardından kadınlar öncülüğünde büyüyen halk ayaklanmaları gelişmelerin hangi yöne evirileceğini göstermektedir. Ortadoğu'da giderek durdurulamaz çok keskin, çok büyük bir kadın iradesi, tutkusu ortaya çıkıyor. Kürt kadınların özgürlük çizgisi ilk kez bu denli yüksek bir sesle tüm kadınlarca, Ortadoğu halkları, inançları tarafından kabul ediliyor.
Bir kez daha belirtmek gerekirse; Kadın özgürlük tarihimiz, mücadelemiz Nagihan arkadaşımız gibi binlerce özgürlük sevdalısı kadın tarafından ilmek ilmek örülerek bugünlere geldi. Bu nedenle günümüzde Kürt kadınları sadece Kürdistan'da değil, Ortadoğu ve dünyada özgürlük mücadelesine öncülük etmekte ve ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Bu bağlamda Nagihan Akarsel'in yaşamı incelendiğinde "Jin, Jiyan, Azadî'' sihirli formülünün nasıl canlanıp yaşamsallaştığını bir kez daha görürüz. Ne yapmalı? Nasıl yaşamalı? Doğruya ulaşmak için hangi araç ve yöntemleri nasıl kullanmalı? Bunların cevabı Nagihan'ın yaşam mücadelesinde çok net ve çarpıcı bir şekilde görülüyor.
Nagihan asla sıradan yaşamak istemedi. Büyük, yüce amaçlar temelinde doğru bir yaşam sürdürmek en büyük tutkusu idi. Zekâsı, saflığı, dürüstlüğü temelinde sürekli sezgilerine dayanarak yürümeyi başardı. Jineoloji çalışmalarına yürekten inanarak katıldı. Yoldaşlık ilişkileri çok güçlü, samimiydi. Kadın yoldaşlığına ve bunun yaratacağı enerjiye, jinerjiye büyük inanç duymaktaydı. Yaşamı, yazıları, mektupları, söylemleri hep yoldaşlık ilişkileri ve özgürlük düzeyinin yaratılması temelinde gelişmekteydi. Yeni bir dünya inşasının özünde kadın yoldaşlığının geliştirilmesi temelinde yaratılabileceğine yürekten inanıyordu. Bu duruşu jineoloji çalışmalarının geliştirilmesine, büyütülmesine neden oldu.
Ey Nagihan Akarsel yoldaş!
Sen, mücadelemizde kadın yoldaşlığının engin bir temsilcisi, aşkın, hakikatin ve adaletin arayışcısıydın.
Özgürlüğün, varoluşun nasıl yaratılması gerektiğinin çarpıcı örneğisin bizim için.
Senin özgürlük ruhun her zaman yanımızda, kadınların yanında olacak. Bize güç, kararlılık ve iddia verecek. Özgürlüğü direnişimizle, mücadelemizle kazanacağız.
Ortadoğu'da “Jin, Jiyan, Azadî” sihirli formülü ile kazanan biz, özgürleşmek isteyen kadınlar, halklar ve inançlar olacak.