Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
No Result
View All Result

Manav Kâğıdından Bir Demokrasi Bileti

Aylin Karakaş Aylin Karakaş
18 Mayıs 2025
Yazı
0
Manav Kâğıdından Bir Demokrasi Bileti
0
SHARES
6
VIEWS
Facebook İle PaylaşTwitter İle Paylaş

İstanbul’un farklı semtlerinden gelen 30 kadar TJA’lı kadın, bir halka şeklinde dizilmiş. Her biri köy boşaltılmaları sonrası metropollere göçertilmiş. Birbirlerini DEHAP döneminden tanıyorlar. “Ne yol biliyorduk ne iz, köylerden kibrit çöpü almadan çıkmıştık. Parti bizim için ülkeydi” diyor bir kadın

Hep yürünecek yolun soluk aldıran bir kavşağında, dönüp arkasına “Ne güzel yürümüşüm” diyenlerin devam öyküsünü yazıyorum. Sonra Nietzsche’nin Zerdüşt’e söylediği; “güzelliğin sesi kısıktır,” sözleri düşüyor aklıma. Byung-Chul Han’ın

“Uzun sürme ve yavaş olma güzelin yürüyüş tarzıdır” sözleri ardı sıra takip ediyor.

Güzel olan ne varsa, zamanı aşmanın toyluğunu yaşamıyor, aheste aheste geliyordu. “Belki biz görmeyeceğiz ama bizden sonrakiler görür” inancıyla güzel olanın nazını sineye çeken kadınlar ise şimdi gözlerini bu satırlarda gezdiriyor.

Evet!

Ben ve sen, bu satırları henüz okumayanlar, belki de hiç okuyamayacaklar, ezcümle; yolu yokuşuyla sevenler, yol yüründükçe güzeldir diyenler yani güzeli hep bekleyenler.

İnancı kendine yolluk yapanların, Sırat-ı müstakim diye hidayet isteyenlerin, yokluktan var edenlerin hikayesiyle buluşuyoruz.

Kürt kadın hareketinin değişim ve dönüşüm gücünü bu sefer inançla nasıl örselediğinin yaşanmış örneklerini sıralanmış cümlelere pay edeceğim.

1994 yıllarında henüz ben daha yeni doğmuş iken, inancını kendine mesken yapan kadınların “mücadele için neler yapmadık ki, amma da yaratıcıydık, inadımız inattı” sözlerinin eşliğinde anılarını dinliyorum.

Toplumsal cinsiyet atölyesindeyiz. İstanbul’un farklı semtlerinden gelen 30 kadar TJA’lı kadın bir halka şeklinde dizilmiş. Her biri köy boşaltılmaları sonrası metropollere göçertilmiş. Birbirlerini DEHAP döneminden tanıyorlar. “Ne yol biliyorduk ne iz, köylerden kibrit çöpü almadan çıkmıştık. Parti bizim için ülkeydi” diyor bir kadın.

Her biri acı tecrübelerini hatırlarken dönemin ruhunun özlemini de anıyordu. Köklerin gövdeyi, sonra tomurcuklanan çiçekleri nasıl büyüttüğü kadınların anılarında “ısrarın ve inadın” can suyu olduğuydu. Bugün buna biz mücadele ve örgütlülük diyoruz. Öyle ya artık bir ormanın içinde geziniyoruz. An ya da gelecek geçmişle buluştuğunda anlama kavuşuyor.  Bu sebepten inadın ve ısrarın ilk adımları büyük koşunun direnç kaynağıdır.

Zeynep aklıma düşenleri duyar gibi, en şen haliyle söze giriyor. “Paramız yoktu, yol parası hiç yoktu. Parti’ye geliyorduk ama kadın çalışmaları için otobüs parasına ihtiyacımız vardı. O dönem otobüsler böyle Akbil sistemiyle işletilmiyordu. Otobüslerin önünde bir kutu olurdu; kumbara misali, biletler de pembe küçük kağıt şeklindeydi. Biletini direkt kutuya atardın. Biz yoksulduk, ekonomik olarak işe girsek kadın mücadelesi yürütemeyecektik. Sonra aklımıza bir fikir geldi. Manava gittik pembe meyvelerin sarıldığı kâğıtları istedik, sağ olsun manavcı bir poşet verdi bize. Eve gidip ütüledik, sonra bilet boyunda kestik. İncelenmese tıpa tıp otobüs biletiydi. Adını demokrasi bileti yaptık. O manav kâğıtlarıyla 3 ay kadın mücadelesi yürüttük. Birçok kadının hayatına dokunduk.” Ve devam ediyor “mesela bir arkadaşımız ve kız kardeşi vardı, ikisi de çalışmalara katılmak istiyordu ama ayakkabıları yoktu. Biz para biriktirdik bir ayakkabı alabildik onlara. Onlar aylarca dönüşümlü bir şekilde o ayakkabıları giyerek partiye gelirdi. Biri öğleden önce gelirdi sonra eve geçer ayakkabılarını kız kardeşine verirdi. Ayakkabıları giyen kız kardeş de öğleden sonra çalışmalara katılırdı.”

Nergis anlatmaya başladı kaşları hafif çatık “O zamanlar kimsenin parası yoktu, parti kadın bütçesi oluşturduğunda da çok zorlandık, bir saymanımız vardı hatırlıyorsunuz değil mi? Babamız gibi sorardı; kaç para vereyim, nereye gideceksiniz diye. Bir gün Türkan arkadaş duydu saymanın bize yaklaşımını, çok sakindi. Tüm herkesi partinin küçük odasına toplantıya çağırdı. Kimse ne için toplanıyoruz bilmiyordu. Türkan arkadaş rencide etmeden, erkekteki cinsiyetçi kodların çözümlemesini yaptı ve sonra kadın-erkek yoldaşlığını anlattı. E tabi en son Türkan arkadaş “bizler partide; baba, abi, kardeş rolünü dayatan erkek istemiyoruz, kabul etmeyeceğiz “diyerek tavır koydu. (Nergis gülmeye başlıyor).

“Hele sonra o saymanın halini görseydiniz; öyle düşünceli olmaya başladı ki, bir daha çalışmalarımızla ilgili bir şey sormayı aklından geçirmedi”

En solumda bir kahkaha sesi yükseldi, hepimiz döndük ona doğru. Gülmesini kontrol altına aldıktan sonra söze girdi “Hatırlıyor musunuz, 98 yılının 8 Mart’ında eyleme müdahale olmuştu, eylem alanında yüzlerce terlik vardı. Hepimiz arabalara bindiğimizde nefes nefeseydik, soluklandığımızda arabadaki herkesin ayağında tek bir terlik vardı. Anneler geri dönelim terliklerimizi orada bırakamayız diye aracı durdurmaya başlamışlardı. Ertesi gün bir torba alıp terliklerin peşinden gitmiştik ama belediye temizlik yapıp atmıştı onları. O hafta hiçbir anne çalışmalara çıkamamıştı ayakkabıları olmadığı için”

Anılar iç ısıtan gülüşlerin içinde yerini bulmuştu. 90’larda başladıkları mücadelede her biri çocuk yaşlardaydı. Şimdi her biri 30 yıllık deneyimle varılacak yere değil, yürünecek yola inançla güzelliği bekliyor. Güzellik, tıpkı yürüdükleri yol gibi bir sonuç değil onlar için; yokluktan var etmenin, acıyı sevgiyle perçinlenmenin, değişmenin, değiştirmenin, yola yoldaş olmanın, zamanı sınırlandırmanın adı onlar için güzellik oluyor.

Şüphesiz her koşu nihayetinde bir varış noktasını menzil almak ister. Fakat kadın mücadelesi daha adımlarken; güzel olanı anda yaratıyor, yaşatıyor.

Bir demokrasi bileti ile başlayan adımlar örgütlülük ve mücadele ile kurumsallaşarak kendini kadınların mirasında güvenceye almıştır.

Şimdi kadınlar; partilerde genel bütçe içinde kadın bütçesini oluşturmuş, kadın çalışmaları için tüm demokratik kurumlara kadın önceliğini kabul ettirmişlerdir.

Kadın Kooperatifleri kurmuş, bu kooperatifler ile sadece mücadelede aktif olan kadınları değil toplumdaki kadınları da istihdam etmekteler.

En belirleyici olanı ise; Kadınlar “komünal yaşam” perspektifini Jineolojînin toplumsallaşmasıyla, siyaset akademilerinde, halk toplantılarında, yaşamın her yerinde temel öğreti olarak örgütlemektedirler.

Kadınların örgütlenmek için büyük çabalarla başlattığı yıllardan sonra bugün tüm mücadele alanları, imkan ve olanakların öncelikle kadınların örgütlenmesi için sarf edilmesi gerektiğinin bilincine ulaşmışlardır. Tümüyle bilinç kazanmış bir gerçekliğe henüz ulaşmış değiliz, lakin mücadelenin hep sürecek olması da kadınların en büyük tedbiri olarak esas alınmaktadır.

Tarihimiz binlerin mirası; benim yüreğimin, zihnimin duyduğu bunlardan birkaçı olmakta.

Kendime sordum yazının orta yerinde, güzelin tanımını bunca anlatıdan sonra sen nasıl yaparsın diye.

Güzel olan yürümeye başladığım yolun her durağında inatçı ve inançlı kadın mirasının kendini yeniye hep taşırmasıdır.

Güzel olan bu mirasın bu emeğin devridaim öyküsüdür.

Güzel olan bu akışın hiç bitmeyecek olmasıdır.

Güzel olan mücadelesi hep yüreğimde saygı ve minnetle yer bulacak, bugün toprağa köklere can olan binlerce kadındır.

Etiketler: Kadın DayanışmasıKadın haklarıKadın MücadelesiKürt kadın mücadelesiKürt kadınlarÖzel savaş politikalarıSavaşSayı 116
Önceki İçerik

Em Li Virin: Yüzyıllık İnkâra Karşı Bir Varoluş Mücadelesi

Sonraki İçerik

Uyuşturucuya Karşı Özgürlük Alanlarımızı Genişletmek İçin: Şiyar Be!

Sonraki İçerik
Uyuşturucuya Karşı Özgürlük Alanlarımızı Genişletmek İçin: Şiyar Be!

Uyuşturucuya Karşı Özgürlük Alanlarımızı Genişletmek İçin: Şiyar Be!

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.