Her 10 kadından 6'sı koruma altında katledilirken, onlarca Güldünya erkekler tarafından yaşamdan koparılırken kimlerle helalleşeceksiniz? Bu yüzden bizler haklarımızdan, hayatlarımızdan ve İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz, helalleşmiyoruz!
Devlet, millet, bayrak, dil, erkek, sermaye… Bu teklerin egemenliğinde yok sayılan, öldürülen, sömürülen ezilmişliğin-şiddetin her türlüsünü yaşayan kadınlar affetmiyor, hele “helal” hiç etmiyor.
Siyasetin ırkçı-cinsiyetçi dil ve yönetme biçiminin yaratmış olduğu adaletsizlik-eşitsizlik ve her gün derinleşen ekonomik krizin çukurunda gelecek kaygısı yaşayan toplumun gündemi; derin yoksulluk, çığ gibi büyüyen işsizlik, adaletsizlik, haksızlık ve hukuksuzluk. Ve bu şiddet sarmalında tehlike altında olan kadınlar-çocuklar, bütün canlılar. Çünkü doğa ve yaşam bir bütün.
Nereden çıktı bu helalleşme! Doğrusu, iktidarın ağzından ne vakit 'müjde' çıksa sadece zam yağmuru, bunun karşısında muhalefetin umut yayan sözleri ise sadece iktidarın işini kolaylaştıran can kurtarıcısı oluyor. Bunu savaş teskereleri, dokunulmazlıkların kaldırılması gibi konularda gördük.
Ülke halklarının tüm farklılıklarıyla güvenceli bir gelecekte, eşit koşullarda, barış ikliminde bir arada yaşayabileceği bir düzen şart. Bunun yolu da "helalleşme” değil, özür-özeleştiri-yüzleşme becerisidir. Bu beceri de ancak toplum üzerinde baskı-sömürü-korku siyasetinin derhal sonlandırılması ve acilen demokrasinin tesis edilmesidir.
Ekonomik durumu düzeltilmiş, demokratik haklarını kullanabilen ve kendisi için işleyen bir adalet sisteminde ve iklimde yaşayan toplumun gündemine “helalleşme” teklifi yapıldığında daha anlamlı olacaktır.
Ama önce kadınlarla yüzleşilmeli-özeleştiri yapılmalı ve özür dilenmeli!
Dominik cumhuriyetinde askeri darbeyle 30 yıl iktidarda kalarak, ülke kaynaklarının büyük bölümünü malvarlığına katan, “perejil” kelimesindeki (r) harfini söyleyemedikleri için 30 bine yakın Haitiliyi işkenceyle katleden, kendisini desteklemeyen 50 bin kişinin ölümüne imza atan, iktidarı için en tehlikeli olarak Mirabal kardeşleri hedef gösterip, tecavüz ettirip, öldürten ve zulmü, 30 Mayıs 1961 yılında askerleri tarafından öldürülerek son bulan diktatör Rafael Leonidas Trujillo'nun türevleri hâlâ dünyamızda hüküm sürdürerek kadını düşürme ve yok etmeye yönelik politikalarına devam ediyorlar.
Kimden “helallik” isteyeceksiniz; 17 bin faili meçhul cinayetlerle kaybettiklerinizin geride kalan yüzbinlerce yakınından mı? 26 yıldır evlatlarının kemiklerine ulaşamayan Cumartesi Annelerinden mi? Parçalanmış bedenini eteğinde toplayan Ceylan Önkol'un, 12 yaşında bedeni 13 kurşunla delik deşik edilen Uğur Kaymaz'ın, ekmek almaya giderken başından vurulan kara gözlü çocuk Berkin Elvan'ın, Roboski katliamında bedenleri taşa-toprağa yapışan çocukların, cansız bedeni derin dondurucuda saklanan Cemile Çağırga'nın, üşümesin diye saçları kurutularak battaniye sarılıp toprağa emanet edilen Dilek Doğan'ın annesi ve diğer acı çeken annelerden mi?
Günlerce sokak ortasında cansız bedeni bekletilen Taybet ana! Peki barışın simgesi olan ve tecavüz edilerek öldürülen Pipppa Bacce? Evladı ve eşi gözleri önünde katledilen, iki yüz günü aşkın bir süredir Urfa Adliyesi önünde adalet isteyen, Emine Şenyaşar, annesinin cenazesi linçe uğrayan, tutukladığınız Aysel Tuğluk, özgürlükleri esir edilen binlerce politik tutuklu kadın, eşine yaptığı veda konuşmasında, bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulayan Rakel Dink, yakılarak öldürülen trans kadın Hande Kader ve intihara sürüklenen Didem Akay! Her 10 kadından 6'sı koruma altında ve koruma istemişken katledilirken, onlarca Güldünya erkekler tarafından yaşamdan koparılırken kimlerle helalleşeceksiniz?
Barbar IŞİD'in tecavüz ve katliamına ganimet olarak peşkeş çekilen binlerce Êzidî kadından mı? 9 yıl yüzünü göremediği-dokunamadığı sürgündeki evladının özlemiyle gözleri açık giden annemden mi? Hepsiyle “helalleşebilecek" misiniz?
Belki özür-belki özeleştiri-belki yüzleşme her neyse tercih kadınların. Telafisi olamayacak acıları hafifletmenin yolu kadınlardan af dileyerek, onlarla barış konuşarak, karanlıklarla kabarık tarihin sayfalarıyla yüzleşebilirsiniz.
Gülistan Doku nerede mesela? Bu yüzden bizler haklarımızdan, hayatlarımızdan ve İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz, helalleşmiyoruz!