2019 15 Mart'ında Şengal'in Koço kentinde ilk toplu mezarın açılışı için düzenlenen törende üç Êzidî kadın tütsü yaktı. Foto: El Cezire
DAİŞ çeteleri, 7 bin Êzidî kadın ve çocuğu esir aldı, köle pazarlarında sattı… 450 binden fazla kişi Şengal'den göç etti…Tüm dünyanın izlemekle kaldığı bunca acıya rağmen Şengal’i yeniden inşa etmeye çalışan Êzidîler başını eğmedi
Biz Êzidîler, yaşadığımız coğrafyadaki farklı inancımızla ve devraldığımız mirası sonraki nesillere nakletme konusundaki tutumumuz nedeniyle türlü iftiralara uğramış ve tarih boyunca dışlanma, baskı ve katliamlara maruz kalmış kadim toprakların, kadim inançlarından biriyiz. Êzidîler bugüne dek varlığını bir şekilde korumayı başarmış olsa da 74’üncü Ferman’ın ve onun ardılı olan bölgesel savaşların Êzidî varlığını ortadan kaldırmak gibi ayrı bir gayesi var. Tarihsel hafızamız bunu bize 74 kez gösterdi.
DAİŞ’in Şengal halkına saldırdığı 3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal halkı, “Çilê Havinê” bayramı hazırlığındaydı, birkaç gün öncesinden de DAİŞ, Şengal halkına bildiri dağıtarak “Bayramda çayınızı içmeye geleceğiz” tehdidinde bulunmuştu. Bu bildiriler Şengal’in her yerinde dağıtıldı. Ben saldırıdan birkaç gün önce basına, “Şengal’e saldırı olabilir, herkes Şengal’e sahip çıksın” uyarısında bulundum. Bu uyarıdan birkaç gün sonra Şengalliler, “Şengal’e saldırı var” diye beni aradılar ve saldırıyı anlattılar. Basına saldırıyı bildirdikten sonra Rojava ve Êzidî kurumları ile “ne yapabiliriz?” diye görüştük. Bütün dünyanın gözü önünde yaşanan, gazeteci Berfin’in orada çektiği görüntüler, peşmergelerin Şengal’den kaçışını, Êzidîlerin nasıl yalnız bırakıldığının, kaderine terk edildiğinin en acı kanıtıydı.
Katliam sırasında yüzbinlerce Êzidî’nin Şengal dağlarına sığındığına ve günlerce aç susuz kaldığına bütün dünya tanıklık etti. Açlıktan ve susuzluktan onlarca yaşlı ve çocuk hayatını kaybetti. Şengal’de mahsur kalan insanlar ancak 12 PKK’linin Şengal’e gitmesiyle kurtarıldı. Üçü KDP tarafından yakalanıp yardım etmesi engellenen PKK’liler, zorlu şartlarda canlarını hiçe sayarak, binlerce Êzidîyi kurtardı. YPG güvenlik koridoru açarak, yüzbinlerce Êzidîyi Zaxo ve Duhok’a ulaştırdı.
DAİŞ çeteleri, Şengal katliamı sırasında 7 bin Êzidî kadın ve çocuğu esir almış, kadınları köle pazarlarında satmış, tecavüze maruz bırakmış, binlerce Êzidîyi katledip toplu mezarlara gömmüş, çocuklarının gözleri önünde babalarının başlarını kesmiştir. Şengal’in yaraları hâlâ sarılmış değil. 2021 yılındayız, hâlâ esir olan kadın ve çocuklar var. DAİŞ’in elinden kurtulan kadınların “fotoğraflarımızı pazara götürüp camın kenarına koyuyorlardı. 10 dolar ve 100 dolar arası satışa çıkarılıyorduk” demelerine şahit oluyoruz. Kadınlar, Türkiye, Katar, Libya, Mısır gibi ülkelerde satıldı. Hiçbir yerde kadınlar üzerinden bu kadar kirli ve çirkin pazarlık yürütülmedi. Türkiye’nin başkenti Ankara’da hâlâ kadın ve çocuklar DAİŞ’li ailelerin ellerinde bulunmaktadır. Bu çetelerin Ankara’da ne işi olduğu, nasıl bu kadar rahat ikamet ettiklerinin cevabını alamadık.
Yaşanan katliamın üzerine çok sayıda çalışma yürüttük. Zorla Alıkonulan Kadınlar için Mücadele Platformu’nu kurduk. O esnada çok sayıda kadın, DAİŞ çetelerinin elinden kurtarıldı. Çocukları ailelerine teslim ettik. Ancak o çocukların yaşadığı travmayı unutmak mümkün değil. Çocukların yaşadığı psikolojiyi, onların dilinden anlayabilmek için onlara kâğıt ve kalemler vererek çizim yapmalarını istedik. Çocukların çizdiği tek şey kara kalemle DAİŞ çeteleriydi. 5 yaşındaki bir çocuk da Kürtçe konuştukları zaman işkenceye maruz kaldıklarını söyledi. Kobanê’ye Rakka’dan kurtarılan çocukları ve kadınları almaya gittiğimizde, çocukların psikolojisini gördük. Ben onları arabaya binmeye ikna etmek için Êzidî olduğumu söyledim. Öyle bir psikoloji içerisindeydiler ki tedavilerinde bile geceleri çığlık atıyorlardı, korkuyorlardı.
Katliamın ardından 450 binden fazla kişi Şengal'den göç etti. 33 bin kişi Türkiye’ye geldi. Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt, Viranşehir, Cizre, Silopi, Şırnak DBP Belediyeleri ve halkı, katliamdan kaçan Êzidîlere kucak açtı. Ancak 2016’da DBP belediyelerine kayyum atamalarının ardından Êzidîler; Urfa, Şırnak, Mardin ve Diyarbakır’daki mülteci kamplarından AFAD kamplarına istekleri dışında taşındı. Savaştan kaçmış ve travmalarla boğuşan bir halkı, başka sorunlarla baş başa bıraktılar. Kamplarda kalan Êzidîlerin büyük çoğunluğu Avrupa’ya göç etti. Göç sırasında yüzlerce insan boğularak yaşamını yitirdi. Avrupa ülkelerine gitmeyi başaranlar ise oradan Avustralya ve Kanada’ya kadar dağılıp yerleştiler. Dünyanın başka ülkelerine göç eden Êzidîlerin bir kısmı o ülkelerde oturum hakkına sahip olurken bir kısmı ise halen kamplarda yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor.
Tüm dünyanın sadece izlemekle kaldığı bu büyük yıkıma, yaşanan bunca acıya rağmen Şengal’i mağduriyet üzerinden konuşmak yanlış. Yaralarını sarmaya ve Şengal’i yeniden inşa etmeye çalışan Êzidîler yaşadıkları bu soykırıma rağmen başını asla eğmemiştir. Şengal halkı, Şengal’i yeniden inşa ediyor. Kadın meclisleri, gençlik meclislerini kuran Şengalliler bir daha aynı katliama maruz kalmamak için öz savunma güçlerini oluşturmuş ve Şengal’e statü talep etmektedirler. Bu talebin bütün dünya tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Êzidî kadınlar ise sadece DAİŞ ile silahlı mücadele ile gündeme gelmek istemiyor, toplumun zihniyetini değiştirmek ve dünyaya kadınların başarabileceğini göstermek istiyor. Ancak Şengal’de kurulan yeni yaşam tekrar dağıtılmaya, yerle bir edilmeye çalışılıyor halen. DAİŞ’in yarım bıraktığı, yapamadığı, yok etme planı, Türk bombardımanı ile sürdürülmek isteniyor. Öte yandan, Bağdat- Erbil Anlaşmasıyla da Êzidîler üzerinde yeni konseptler uygulanmak isteniyor ve Êzidî varlığı her an tehdit altında bırakılıyor. Yeni yaşamı kuran bu direngen halkın yaralarını sarmak, katliamı tanımak ve Êzidî halkının talepleri doğrultusunda çalışma gerçekleştirip, bu halkın mücadelesine destek vermek hepimizin ortak görevidir. Şengal’de yaşanan katliamı asla unutmayacağız, Şengal’i unutmak Kürt halkının yaşadığı acıları unutmak, görmezden gelmektir. Şengal’in kadınlarını, çocuklarını unutmak tarihi inkâr etmektir.
*HDP Batman Milletvekili