...
Oya Açan
Gericileşen iklimde kadınlar

Gericiliğin hedefinde toplumsal cinsiyet eşitliği var. Çünkü toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelinde körüklenen tüm şiddet biçimleri besinini erkek-devletin politika ve uygulamalarından alıyor
 

Yalnız değiliz!

Yalnız olduğumuzu düşünüyoruz ama değiliz! Yalnız olduğumuzu düşündüğümüz zaman yalnızlaşmaya başlıyoruz aslında. Yalnız değiliz oysa, kendimizi bir başına hissetmemiz bile verili düzenin bize -zorla ya da onaylatarak- içirdikleri sayesinde

"Sıradan” hayatlarımız ve sıra dışı olmayan ölümler

Eylemin değiştirici gücünün, kendimizdeki değişim ve dönüşümle birleşebildiği oranda daha büyük yaratıcılıkların, daha büyük hamlelerin, daha sonuç alıcı adımların da yolunu açacağını biliyoruz

Yeter ki zihnimiz tutsak olmasın

El Ahli Hastanesi'nin bombalanmasından sonra el kadar bebeklerin cansız bedenlerini göğüslerine basan kadınlara bakın... O yorgun yüzlerin isyanının dile gelişidir 7 Ekim

Yılgınlık yok, direniş var!

Kadınların kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarını yok saymadan, bunun yaşattığı çıplak aşağılanma, duygusal ketlenme, mobbing... kısacası yaşadıkları bütün yoksunluklar üretim alanında mücadeleye atılması için hangi eşikleri aşması gerektiğini düşündürmeli bize. Çünkü bütün bunları dikkate almayan bir örgütlenme ona biçtiğimiz öncü misyonunun erimini de gösterecektir

Eylem kokan kadınlar

Bütün mesele, haklılığımızın ve meşruluğumuzun görkemini eylemlerimizle ortaya koymakta/koyabilmekte. Kapitalizmin çarklarını yağlayan -aynı zamanda bizi insanlıktan çıkaran- emeğimizin, alınterimizin hakkını verme bilincini edinmekte, bunun bilincine varmakta... Sonra gelsin en anlamlı ve kalıcı deneyim: Eylem!

Arabuluculuk ve kadın köleliği

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle asla eşit olmayan kadınları ve erkekleri ‘arabuluculuk’ marifetiyle uzlaştırmaya çalışmanın eril şiddeti katmerlendirmekten başka bir sonucu olmaz

Özsavunma cezalandırılamaz!

Duruşmalarda 'takım elbiseliydi', 'sakin ve efendice bir görünümü vardı', 'namusumu temizledim diye savunma yaptı' denilerek serbest bırakılan erkeklerden farklı olarak sistematik şiddet gören kadınlar tıkıldıkları evlerde yaşadıkları işkenceye boyun eğmeyip ‘özsavunma’ya başvurdukları için dört duvar arasına tıkılarak ömür boyu cezalandırılmaya çalışılıyor

‘Kadınlar Ormanı’, ormanın kadınları

Akbelen'in kadınları, doğanın kucağında pişmiş, bilinci hayattan, yöreden, yaşlılardan kendi deneyimlerinden edinmiş bu kadınlar, tam da sınıfsal kimliklerinin hakkını vererek yürüyorlar

Tecavüzcüler, istismarcılar, kadın katilleri bir kez daha sokağa salınıyor

Rejimin ödüllendirip sokaklara saldığı kadın katilleri, tecavüzcüler, istismarcılar karşılarında bizleri bulmalı, kadın özsavunma birimlerinden korkar hale gelmeli

“Sen bi baksana buraya...”

Kaynaşmış, birbirinin dilinden anlayan, hepsinden önemlisi aynı dilden konuşan proletaryanın düşe kalka da olsa, yenilgilerden de geçse kendisi için sınıf olma bilincine bütün bu yolları adımlayarak ulaşmışlardı

Biz yoksak...

Değişim zorunluluğu adına özsel olanlardan kolayca vazgeçersek, yapıp etmeye çalıştıklarımızın, uğraş ve hedeflerimizin ne olduğu belirsiz bir balçık halini alması neredeyse kaçınılmazdır