Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
No Result
View All Result

Kadın Gazetecilerin Medya Alanındaki Konumu ve Katkıları

Şükran Demir Şükran Demir
24 Ağustos 2025
Söyleşi
0
Kadın Gazetecilerin Medya Alanındaki Konumu ve Katkıları
0
SHARES
46
VIEWS
Facebook İle PaylaşTwitter İle Paylaş

Gazeteci Rozerin Gültekin ile kadın gazetecilerin medya alanındaki konumu ve katkıları üzerine konuştuk

*Kadın kimliği, gazetecilik pratiğinde hem yük hem de güç kaynağı olabiliyor. Sizce kadın gazetecilerin varlığı haber diline ve toplumsal algıya nasıl bir katkı sunuyor?

Kadın gazeteciler, erkek egemen haber dilinin dışında alternatif bir dil kuruyor. Erkek egemen medya, kadını hedef haline getirerek erkek aklını korumaya çalışırken kadın gazeteciler hakikati yazıyor. Yayınlanan bir yazı hiçbir zaman sadece bir yazıdan ibaret değildir; aynı zamanda toplumun zihin inşasının en temel taşıdır. Örneğin, kadın cinayeti haberlerinde olay magazinleştirilerek gerçek failler görünmez kılınmakta ve topluma kadının suçlu olduğu olgusu lanse edilmeye çalışılmaktadır. Tarih boyunca kadının üretimini görünmez kılmaya çalışan akıl, kendini farklı şekillerde sürdürmeye devam ediyor. Bu yayıncılığı ne iktidarın aile yılı ilan etmesinden ne de kadınlara yönelik sürdürülen özel savaş politikalarından bağımsız görebiliriz. Buna karşı kadın gazeteciler, hakikati kadın bakış açısıyla topluma duyuruyor. Hakikatin taşıyıcılığını yapan Kürt kadın gazeteciler, dünyanın ilk kadın gazetesi Jinha’yı kurdu. Ancak Jinha, 29 Ekim 2016’da çıkarılan KHK ile kapatıldı. Ardından kurulan Şujin Gazetesi 25 Ağustos 2017’de çıkarılan KHK ile kapatıldı. Bugün ise kadınların sesi Jinnews, Nûjinha ve Jin TV ile yükseliyor. Kürt kadın gazetecilerin öncülük ettiği bu yayıncılıkta yok edilmeye çalışılan kadının tarihini kadınlar yazıyor. Yıllarca topluma dayatılan “kadın kadının kurdudur” sözüne karşı; kadının derdini de direnişini de en iyi kadının anlatacağı gerçeğiyle yazmaya devam ediyoruz. Kadın basıncılığına yönelik baskı ve sansür, kadınlara yönelik sürdürülen savaşın bir boyutu olarak karşımızda duruyor. Tüm bunlar karşısında toplum, yaşananları ahlaki olarak yorumladığında ve buna karşı refleks geliştirdiğinde özgür yaşamın inşa edilmemesi artık imkânsızdır. Dil ne kadar değişirse toplum da o kadar değişir. Yani işin özü, kadın gazetecilerin her haberi toplumsal dönüşüme aracılık ediyor. Örneğin kadın gazetecilerin hazırladığı şiddet haberleri, hukuki süreçlerin hızlanmasına, toplumsal farkındalık kampanyalarının başlamasına ve kamuoyunda daha güçlü bir tepki gelişmesine katkı sunuyor.

*Erkek egemen medya yapısı içinde kadın gazetecilerin görünürlüğü hangi alanlarda daha fazla kısıtlanıyor? Sizce bu engellerin toplumsal kökenleri neler?

Kadınlar, siyaset, ekonomi ya da ‘ciddi’ sayılan haber alanlarından dışlanarak ‘makul’ alanlarda çalışmaya veya yalnızca bir meta olarak ekranlarda konumlandırılmaya zorlanıyor. Bunun tamamen aşıldığını söylemek çok iddialı olur; erkek aklının egemen olduğu yandaş basında bu durum hâlâ devam etmektedir. Diğer yandan kadın gazetecilerin muhatap alınma oranı erkek gazetecilere kıyasla daha azdır; çünkü ‘bilen akıl’ her zaman erkektir. Bu anlayış, doğal toplumun çarpıtılmaya çalışılmasından ayrı düşünülemez; zira erkeğin avcılığa çıktığı, kadının mağarada kaldığı süreç, cinsiyet rolleri üzerinden yorumlanmış ve basıncılık da buna göre şekillendirilmiştir. Diğer bir görünmeme noktası da kadın gazetecilerin yaptığı haberlerdir; gazetelerin manşetlerine erkekler ve onların haberleri taşınır. Bu da yeniden görünmeyen emeği doğurur. Engellenme ve kısıtlanma yalnızca bunlarla sınırlı kalmamakta, çoğu zaman sahada da fiziki saldırılara maruz bırakılarak kadın gazeteciler yok sayılmaya çalışılmaktadır. İktidarların ve erkeklerin neyi hedef aldığını sorgulamak önemlidir; çünkü sistem özgürleşen kadını hedef almaktadır. Burada özgürleşen kadından kasıt yalnızca mesleki bağımsızlık değil, aynı zamanda toplumsal, politik ve kültürel alanda var olabilme gücüdür. Bu nedenle özgürleşen kadın gazeteciler, mevcut iktidarlaşmış yapılar açısından doğrudan bir tehdit olarak algılanmaktadır.

*Türkiye’de medya alanında kadınların temsili sizce ne kadar yeterli? Kadınların sesinin daha güçlü çıkabilmesi için neler yapılmalı?

Kadın temsiliyeti elbette yeterli değil. Ancak mesele sadece nitelik olarak kadın sayısının artması değil; aynı zamanda dönüştürücü bir zihniyet değişikliğinin sağlanmasıdır. Erkek egemen medya organlarında çalışan kadınlara büyük sorumluluk düşmektedir; çünkü çalıştıkları medyayı dönüştürecek olan da yine oradaki kadınlardır. Kadın gazeteciler olarak medya alanında değişim yaratırken aynı zamanda kendi zihinsel dönüşümümüzü de sağlamamız ve bunu sürekli dinamik tutmamız gerekmektedir. Sadece cinsiyet olarak bir araya gelmek değil; değişen, dönüşen kadın bakış açısıyla hakikat yayıncılığı yapmayı savunuyoruz. Çünkü eril zihniyete sahip bir gazetecinin kadın veya erkek olması fark etmez; hepsi kadının yaşamını hedef alır. Kadın temsiliyetinin ve bakış açısının yeterli olmadığının göstergelerinden biri de yazı işleri müdürlerinin, genel yayın yönetmenlerinin çoğunlukla erkeklerden oluşmasıdır. Karar vericilerin erkek olduğu bir medya ile kadınların seslerinin duyurulması çok mümkün değildir. Tam bu noktada Türkiye basın tarihinin ilk kadın genel yayın yönetmeni Gurbetelli Ersöz ve onun “Basın gerçeği yazsaydı, bu kadar insan ölmezdi” sözü akıllara geliyor. Hem Kürt hem de Türk basınında kadın bakışının gelişmesine katkıda bulunan Gurbetelli Ersöz’ün “Özgür yaşam ortamını yaratmada benim de kanım, canım olmalı” sözleri, bir kadının ve gazetecinin misyonunu ortaya koyuyor. Kadınların ve kadın gazetecilerin sesinin güçlü çıkmasının tek yolu da örgütlenmekten ve örgütlülükten geçmektedir. Bu örgütlenmenin yolları sendikalaşma, kadın gazeteci derneklerinin güçlendirilmesi, ulusal ve uluslararası dayanışma ağlarının geliştirilmesiyle mümkün olabilir.

*Kadın gazeteciler arasındaki dayanışmanın toplumsal mücadele açısından önemi nedir? Siz bu dayanışmayı yeterli buluyor musunuz?

Özgür basın alanında, özelde kadınlar arası dayanışma ve örgütlülük yıllar içerisinde büyürken; aynı şeyi yandaş basın için söylemek pek mümkün değildir. Bu açıdan dayanışma yeterli değildir. Özgür basın çalışanları baskıya maruz kaldığında ‘terörist’ olarak adlandırılarak yaşadıkları görünmez kılınıyor. Ancak devlet açısından daha ‘makul’ görülen gazeteciler baskıya uğradığında, tüm basın örgütleri, dernekler ve sendikalar hukuksuzluk yapıldığına dair ses yükseltebiliyor. Oysa gazeteci Pexşan Ezîzî’ye verilen idam cezası ya da gazeteci olduğu bilinmesine rağmen Cihan Bilgin’in SİHA ile katledilmesi henüz çok tazeyken buna yalnızca özgür basın tepki gösterdi. Kendi çizgileri içinde kalan gazetecileri görenler, yalnızca kendi çizgileri içindeki toplumsal sorunlara ses çıkartıyor. Bu açıdan bakıldığında basın organlarının birbirleriyle dayanışması, toplumun sorunlarının da tüm basın tarafından görünür kılınması anlamına gelir. Sınırları aşan kadın örgütlenmesine ihtiyaç olduğu gibi, sınırları aşan kadın gazeteci dayanışmasına da ihtiyaç var. Birleşik erkek aklına karşı kadın gazeteciler örgütlenerek toplumsal mücadeleye yön vermelidir. Her direnen gazeteci olarak yan yana geldiğimizde binleriz; bunu unutmamak ve bu umudu büyütmek gerekir. Günümüzde bu dayanışmanın dijital medya, sosyal platformlar ve uluslararası basın örgütleri üzerinden daha görünür ve etkili hale getirilmesi gerekmektedir.

*Son olarak, toplumsal değişim ve eşitlik mücadelesinde kadın gazetecilerin gelecekte nasıl bir rol üstlenmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

Kadın gazeteciler, sürekli değişim için rol üstlendi ve üstlenmeye devam ediyor. Gazeteciler sadece haber üreten kişiler değil; aynı zamanda toplumsal dönüşümün aktörleridir. En önemli rolümüz, erkek egemen medya düzenini dönüştürmektir. Bu rolü yerine getirirken örgütlülüğümüzü büyütmek büyük bir sorumluluk olarak önümüzde durmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, medya başta olmak üzere yaşamın her alanında inşa edilmesi için Kürdistan ve Türkiye’de çalışma yürüten Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) ve uluslararası alanda Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ) gibi mekanizmaların öncülüğü önemlidir. Örgütlülüğün bir ayağı olarak erkek egemen aklın inşa ettiği düzene karşı komünal yaşamı kurmak için eşit, katılımcı, barış temelli komünler kurulmalı, buralarda bir araya gelinmeli ve dönüşüm sağlanmalıdır. Dünyada, ülkede, mahallede yaşanan hiçbir soruna gazetecinin gözünü kapama şansı yoktur. Mesleğe ilk başlarken söylenen “Ateşten gömlek çıkartabileceğiniz bir şey değildir” sözünü sık sık hatırlayarak toplumun değişimine öncülük etmeliyiz. Gelecekte özellikle dijital medya, bağımsız haber platformları ve uluslararası gazetecilik ağlarında kadınların daha aktif ve öncü rol üstlenmesi, bu dönüşümü hızlandıracaktır.

*Deniz Fırat, Mexmur’da DAİŞ saldırısında katledildi. Nûjiyan Erhan, Şengal’de KDP saldırısında katledildi.

Etiketler: CinsiyetçilikErkek egemen medyaKadın gazetecilerKadın gazetecilikKadın MücadelesiKürt kadın mücadelesiMedyaÖzgür basınSayı 130
Önceki İçerik

Roman Mahallelerinin Mekânsal Damgalama Sarmalı

Sonraki İçerik

Toplumsal Barışta Medyanın Rolü ve Dünya Örnekleri

Sonraki İçerik
Toplumsal Barışta Medyanın Rolü ve Dünya Örnekleri

Toplumsal Barışta Medyanın Rolü ve Dünya Örnekleri

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.