Paylaşım savaşlarının, işgalin, göçün ve ataerkinin hüküm sürdüğü Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden kadınların bu yılki 25 Kasım gündemleri neler? 7 ülkeden kadın hakları savunucularına sorduk…
Maria Mirabel… Minerva Mirabel… Patria Mirabel… Bir diğer deyişle “Kelebekler” ya da “Mirabel Kardeşler”…
25 Kasım; 1960'da Dominik Cumhuriyeti'nde faşist Trujillo Hükümet'ine karşı direnenlerin mücadelesinde sembol haline gelen Mirabel Kardeşlerin tecavüz edilerek öldürüldüğü gündür. Aynı zamanda faşist diktatörlerin ve erkeğin şiddetine karşı bir mücadelenin ilanıdır 25 Kasım.
1981 yılında Kolombiya’nın Bogoto şehrinde bir araya gelen Latin Amerikalı ve Karaipli kadınların, 1999’da ise Birleşmiş Milletler'in resmi olarak "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" ilan etmesiyle her yıl 25 Kasım, kadına karşı şiddetle mücadele günü olarak anılıyor. Her yıl dünyanın birçok yerinde sokaklara çıkan kadınlar, kadına yönelik her türlü şiddete karşı seslerini yükseltiyor.
Bu yıl Türkiye'de ise kadınlar, 25 Kasım'ı İstanbul Sözleşmesi'nin iptali ile artan erkek şiddeti ve baskıcı iktidarın kadın hareketlerine yönelik gözaltı ve tutuklamalarının gölgesinde karşılıyor. Türkiyeli kadınların bu yıl ki temel gündemleri arasında İstanbul Sözleşmesi'nin iptali, artan erkek-devlet şiddeti, yoksulluk ve dayanışma gibi başlıklar yer alıyor. İstanbul'da kadınlar 25 Kasım Kadın Platformu öncülüğünde 25 Kasım saat 19.30'da Taksim Tünel’de bir araya gelecek. Bölgede ise Kürt kadınları Tevgera Jinên Azad (TJA) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi öncülüğünde “Erkek-devlet şiddetine, savaşa, yoksulluğa karşı her yerdeyiz” şiarıyla eylem etkinliklerini düzenleyeceğini duyurdu.
Peki paylaşım savaşlarının, işgalin, göçün ve ataerkinin hüküm sürdüğü Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden kadınların bu yılki 25 Kasım gündemleri neler? 7 ülkeden kadın hakları savunucularına 1) Ülkenizdeki kadınlar bu yıl 25 Kasım’ı hangi koşullarda karşılıyor, gündemleriniz neler? 2) Dünya kadınlarına mesajınız nedir? sorularını yönelttik…
*Sahrawi Parlamentosu Milletvekili ve Sahrawi Kadınlar Ulusal Birliği üyesi Şabba Sini Ibrahim:
1- 25 Kasım, kadına yönelik şiddetle mücadele günü olduğu gibi aynı zamanda şiddetin her türüne karşı durma günü. Sahra kadınları, Fas işgalinden dolayı her türlü kirli şiddetle karşı karşıya kalıyor. Toprağımız her türlü zor yöntemi ile işgal ediliyor. Bu nedenle Sahra kadınları da dünyadaki tüm kadınlar gibi bu günü önemli ve kutsal bir gün olarak görüyor, tüm kadınlar gibi özgürlük ve bağımsızlık için kendi doğal haklarını savunuyor.
Bizler dünyadaki tüm kadınlara Sahra kadınlarının birçok baskı ve zulümle karşı karşıya olduklarını hatırlatmak istiyoruz. Özellikle de Sahra’nın işgal altındaki bölgelerinde tahammül edilmesi zor olan göç, mültecilik koşulları altında yaşamak zorunda kalan kadınlar, saldırılarla karşı karşıyalar. Fas işgalciliği Sahra kadınlarına karşı farklı planla yöneliyor. Maddi, manevi, psikolojik şiddet, katletme yöntemleri ile karşı karşıya kalıyorlar. Yine Sahra kadınları kaçırma, tutuklama, işkence ve ölüme maruz kalıyor.
İşgalciler, kadınları saçlarından tutup yerlerde sürüklüyor, sokaklarda çıplak vaziyette soyuyor. Kadınların özgürlük ve hakları için gerçekleştirdikleri eylemleri yasaklıyorlar. İşgalciler, mücadele eden kadınların telefonlarını dinliyor, onları gözaltına alıp, örgütlenmelerini engelliyor. Evlere baskınlar düzenliyorlar. Örneğin Sultanê Xeya’nın ve ailesinin evi bir yıl abluka altında kaldı, bir yıl boyunca evden çıkmalarına izin vermediler. Yine aynı şekilde Sultanê Seyid İbrahim’in evi de 19 Kasım 2020’den bu yana Fas güçlerinin ablukası altında. Eve giden sokaklar tutulmuş, bu şekilde halkın tepkisi, gitmesi de engelleniyor. Tüm baskı ve zulme rağmen Seyid İbrahim Ailesi mücadelesini sürdürüyor, cesaretli bir şekilde karşı duruyorlar. Bu ev mücadele için sembol oldu.
2- Bizler Sahra’daki bu durumu incelemeleri için insan hakları örgütleri ve Birleşmiş Milletlere çağrı yapıyoruz. Buraları ziyaret etmelerini istiyoruz. Sahra kadınlarını dinlemelerini istiyoruz. Maruz kaldıkları zulmü, hikâyelerini dinlemelerini istiyoruz. Sahra kadınları üzerindeki baskı ve zulme son vermesi için Fas hükümetine baskı yapmalarını istiyoruz. Yaşasın dünya kadın dayanışması… Mücadele… Özgürlük… İlericilik…
*Lübnan Jîn Derneği'nden Büşra Alî:
1- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde şunu söyleyebilirim ki, bu yıl gerçekten de var olan acılar daha da arttı, derinleşti. Kadınlara karşı uygulanan şiddet, artık şiddeti aşmış kadın kırımı düzeyine ulaşmıştır. Bu yüzden bizim de bu anlayışı tekrardan gözden geçirmemize ihtiyaç var. Çünkü sadece şiddet demek yetmiyor. Kadına dönük kırım, kadına yönelik faşizm zirveye ulaşmış durumda. Ne yazık ki böyle bir durumda bugünü karşılıyoruz.
İşte Afganistan’dan Amerika çekildikten sonra ortaya çıkan durumla sözde terörle mücadele etmenin gerçek yüzü ortaya çıktı. İktidarı Taliban’a teslim etmesi her şeyden önce Afganistanlı kadınlara yönelik, kazanımlarına dönük bir darbeydi. Diyebiliriz ki bütün Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine karşı da bir darbeydi. Aynı şekilde bugün Rojava’ya, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar var, bu da ortada ve görülüyor. Buna karşı biz gerçeği eksik, yarım değil bütünüyle dile getirelim. Son yıllarda bu kadar yükselen faşizme karşı, kadınlara yönelik saldırılar daha da şiddetlenmişse bunun nedeni kadınların özgürlük arayışlarının daha da büyümesidir. Biz bu mücadeleyi kısa, orta ve uzun vadede faşizmi yenme stratejimizin temeli yapmak istiyoruz. Çünkü Jîn Derneği olarak yine Güvenlik ve Barış İçin, İşgale ve Kadın Kırımına Karşı Mücadele İnisiyatifi olarak mücadelemiz sadece bir ülke ile sınırlı değil. Bu yüzden de genel bir değerlendirme ile dile getirmek istedim.
2- Jîn Derneği ve Güvenlik ve Barış İçin, İşgale ve Kadın Kırımına Karşı Mücadele İnisiyatifi’nin kurucularından biri olarak diyebilirim ki mücadelemizi yükseltmek, el ele verip birlik olmakta her zamankinden daha da ısrarcıyız. Nasıl ki geçmişte sosyalizmin “Dünyanın bütün işçileri birleşin" sloganı vardı ve bu ulusal kurtuluş mücadelelerine etki ettiyse biz de diyebiliriz ki; Dünyanın bütün kadınları faşizme, kadın kırımına karşı birleşelim, mücadele edelim, kazanımlarımızı koruyabilelim ve daha da büyütelim. Ta ki özgür, eşit, demokratik bir toplum yaratana kadar.
*Irak Kadın Sendikaları Forumu Başkanı Kuriya Reyah:
1- Irak’taki durumu kızgın bir demire benzetebiliriz ve bu durum Iraklı kadınları çok etkiliyor. Özellikle de kontrolsüz silahların bu kadar hakim, devletin zayıf, yasaların keyfi olduğu, şiddetin arttığı bir ortamda radikal İslami uygulamalarla, şeriat kanunlarıyla kadın özgürlüğünün önü alınıyor. Diğer yandan da zalimce adımlarla çıkarmak istedikleri kanunlar ve yapmak istedikleri değişimlerle, annelerden çocuğun velayetini almak istiyorlar. Yine baskı ve zorla, kadına yönelik şiddetle mücadele gününe ilişkin Irak hükümetinin imzaladığı yasalar ve uluslararası sözleşmeler yerine getirilmiyor. Çıkarılan kanunlar, imzalanan sözleşmeler sadece raflarda kalıyor.
2- Onurlu bir yaşam isteyen herkese sesleniyorum; bu zulme karşı çıksınlar. Bizler yalnızca mücadele ile haklarımızı elde edebiliriz.
*Afganistanlı kadın hakları aktivisti Gulalai Afgan:
1- 25 Kasım, Afganistanlı kadınlar için çok şey ifade ediyor. Afganistan, kadın haklarının her zaman inkar edildiği ve şiddetin arttığı bir ülke ancak kadınlara şiddet karşısında mücadele etme hakkı verilmedi. Ama şimdi kadınlara karşı şiddeti durdurmanın zamanı geldi.
2- Dünyadaki tüm kadınlara kısacık bir mesajım var; Kimsenin haklarınızı elinizden almasına izin vermeyin. Dünyayı değiştirmeye yetecek kadar güçlü bir sesimiz var. Ayağa kalkın ve kadına yönelik şiddeti durdurun.
*Mısırlı kadın aktivist Umayma Imad:
1- Bu yıl, gerçek şu ki Fairmont ve Sahel davaları gibi birçok cinsel saldırı vakası yaşandı ve şiddet yoğunlaştı. Ben de bu davaları takip ediyorum. Bu nedenle 25 Kasım, kadınların sokakta korktukları konusunda farkındalık yaratma ve kadınları cesaretlendirmek için bir fırsat. Ayrıca, kadına yönelik şiddetin önünü alacak, kadınları psikolojik, cinsel şiddetten koruyacak ve ev içi şiddetin önünü alacak güçlü yasalar talep etmek için de fırsat.
2- Tüm dünya kadınlarına, iş yerlerinde kadına yönelik cinsel şiddete karşı ILO 190 No’lu Sözleşme için mücadele etmelerini söylüyorum. Sözleşme, kadınların değişim yaratmaya ve kendilerine yönelik ayrımcılığı ve şiddeti sona erdirmeye muktedir olduğunu, birbirleriyle birlik ve dayanışma içinde olmaları gerektiğini söylüyor. Çünkü bir kadının yaşadığı sorun aynı zamanda tüm kadınların sorunudur.
*Lübnan'da bulunan Filistin Demokratik Cephesi'nden Halide Hüseyin:
1- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, kadın olarak hakları ve diğer halkların boyunduruğundan kurtuluşu için ikili bir cephede mücadele yürüten ilerici kadınların mücadelesini selamladığımız bir vesiledir. Bugün aynı zamanda dünyadaki diğer kadınlar gibi, Filistinli kadınların da köklerini kültürel mirasta ve toplumun ataerkil inşasında bulan, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten mustarip olduğunun duyulması için bir fırsattır. Ancak daha fazla vurgulamak istediğim şey, İsrail işgalinin kadınlara, çocuklara ve yaşlılara karşı uyguladığı şiddet, Gazze Şeridi’nde tekrarlanan saldırılar, sakinlerinin başlarına evlerinin yıkılması, bölgeye uygulanan kuşatma. Bu soygun ve işgale karşı her türlü direnişi uygulayan halkımıza yönelik sistematik cinayetler yüzlerce Filistinli kadını etkilemiştir, bunlardan sonuncusu, soğukkanlılıkla herkesin gözü önünde ve herkesin duyacağı şekilde idam edilen Kudüslü annedir.
Uluslararası normların ve sözleşmelerin açık bir ihlalini oluşturan işgalin şiddeti hakkında konuşmak bağlamında, bugün dünyadaki kadınlara işgalcilerin Filistinli kadın tutsaklara karşı uyguladığı suçları hatırlatmak istiyorum. Bilindiği üzere Filistinli kadınlar, 1967’den bugüne 16.000’den fazla Filistinli kadının yaşadığı esaretten kaynaklanan uzun bir çile çekti. Bu vesileyle tüm dünyadaki özgür kadınları dayanışmaya davet ediyorum. Ve yine gözaltında tutulduğu sırada ölen kızı ve esaret altındaki annesiyle vedalaşmaktan yoksun bırakılan savaşçı lider Halide Cerrar’ı selamlıyorum.
Lübnan veya diğer diaspora şehirlerindeki mülteciler olarak, şiddetin en yoğun şekli olan mültecilik ile karşı karşıya kaldığımız ve aynı zamanda başta çalışma hakkı olmak üzere insani ve sosyal haklardan mahrum bırakıldığımız için acımız da katlanmaktadır. Çalışma hakkından mahrum bırakılmamız nedeniyle Filistinli mülteci kadınlar, işgücü piyasasında sözlü şiddet, cinsel şiddet ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet dahil olmak üzere ekonomik şiddete maruz kalmaktadır.
2- Dünya kadınlarına şu sözlerle hitap etmek istiyorum; Ey dünya kadınları, kadına yönelik şiddetle mücadele için birleşin. Halkları, özellikle de kadınları ezen emperyalizme ve müttefiklerine karşı birleşin. Yabancı işgaline karşı halkıyla mücadele eden kadınlarla dayanışma için birleşin. Halkların kendi kaderini tayin etme hakkı vardır ve bu bağlamda, böylesi bir günde İsrail işgalinden kurtulmak için savaşan Filistinli kadınlara en geniş desteği bekliyorum.
*Kuzey ve Doğu Suriye'den Kongreya Star üyesi Ibtîsam El-Hisên:
1- 8. Kongremizin ardından 25 Kasım için "Dem dema azadiye" şiarı ile önümüze bir program koyduk. Bu programın temel başlıkları arasında PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecride karşı durma, kadın örgütlenmesi güçlendirme ve erkek zihniyetin değişim dönüşümü için erkeklere eğitim verilmesi gibi başlıklar yer alıyor. Bir seviyeye kadar bu programın gerçekleştirildiğini söyleyebiliriz. Bugün Kuzey ve Doğu Suriye toplumunda, kadın her alanda tüm gücü ve inancıyla, eşbaşkanlık sistemi ile birlikte yönetimlerde yer alıyor. Artık ataerkil zihniyetin karşısında -ki binlerce yıldır iktidarlar eliyle inşa ediliyor- tavır sahibi olan, kararlılıkla mücadele eden bir kadın söz konusu. İlk adımı atan, perspektif sunan artık kadındır. Bu her yerde görülüyor, çalışmalarda yer alan kadın sayısı erkek sayısını neredeyse üçe katlayacak düzeyde.
2- Kadın, nerede olursa olsun kadındır. İsterse Kürt, isterse Arap olsun, ister Amerika’da, ister Avrupa’da yaşasın. Ve baskı ile karşı karşıyadır. Her türlü şiddetin ve baskının üzerinde yürütüldüğü kesimdir. Diyorlar Ortadoğu dışındaki kadınlar özgürdür ancak o kadınlar da kapitalist sisteme bağlıdırlar ve sistem onları kendi isteğine göre yönetiyor. Bizim tüm kadınlara mesajımız; birbirinize destek verin ve direniş çizgisini büyütün. Kadın mücadelesi ortaklaştırılarak, kadınlar birliğinin adımları atılmalıdır. Her türlü şiddete ve sistemin dayatmalarına karşı, köleliğe karşı, direniş çizgisini yükseltmeye, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.