Bu kadar küçük bir şehir, coğrafi olarak bakıldığında çok küçüktü ama büyük bir iradeydi. Bütün dünyaya adını direnişiyle duyuran bir kent Stalingrad vardı. Stalingrad şehri gibi değil ama ruhta onu geçti. 19 Temmuz Devrimi Kobanê gerçeği ile sosyalist bir devrim oldu
Kobanê'de yakılan özgürlük meşalesine kadar ki süreçte; Bir yanda Ulus devletin kapkara sistemi kadınları nefessiz bırakırken, diğer yandan eril zihniyetin şekillendirdiği toplumsal kurallara kadınlar hapsedilmişti.
Takvim yaprakları 26 Ocak 2015’den sonra artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını muştuluyordu. Ve yeni bir çağ başlıyor, bu çağın toplumsal, felsefik ve yaşamsal öncülüğünü kadınlar yapıyordu.
Enternasyonel bir devrimin öncülüğünü yapan kadınlar, bugün geliştirdikleri toplumsal örgütlenmeyle yaşamın her alanında öncülük rolüne devam ederken, kadının komünal sistemini de ilmek ilmek büyük bir emek, sabır ve bedelle örüyorlar…
Kobanê’nin DAİŞ’ten özgürleştirilmesine tanıklık eden Gazeteci Stêrk Gulo’den 134 gün süren kadınların, gençlerin, enternasyonal devrimcilerin sınırları aşarak ulaştığı Kobanê’yi, direniş ruhunu, kadının amansız mücadelesini ve yeniden örülen sistemi kendisinden dinleyelim.
Kobanê’nin özgürleştirilmesinin üzerinden 9 yıl geçti. Öncelikle şunu sormak istiyorum. DAİŞ Kobanê’yi neden hedef aldı? Kobanê’nin Rojava Devrimi ve Kürt halkı açısından önemi neydi ki ilk saldırı buraya yönelik oldu.
2011 yılında Ortadoğu’nun tamamında, özellikle Kürdistan ve bölgemizde halk hareketleri başladı. Bu durum ‘Halkların Baharı’ olarak tanındı. Halkların baharı ulus devletlere karşı bir isyan olarak başladı. Özellikle halk ayaklanmaları Mısır, Tunus, Libya gibi Arap ülkelerinde ve daha sonrasında Suriye’de başladı. Özellikle bu ayaklanmalarda dikkat çeken şey kadınların çoğunlukta katılımları ve aktif rol oynamalarıydı. Mısır’da Tahrir meydanındaki ayaklanmayı bir kadın gazeteci tanıttı. Halk özellikle kadınların mücadelesi ile ulus devlet sistemini yıkmak ve merkezi olmayan, demokratik bir sistem oluşturmak istedi.
Bu ayaklanmalarda doğal olarak kadınlar özgürlük istiyordu çünkü kadınlar özellikle Ortadoğu’da ayaklanmaların başladığı ülkelerde yaşamsal haklarından mahrumdu. Ulus devlet, cinsiyetçi ve dincilik üzerinden yasalarını oluşturduğu için, kadınların hiçbir şekilde hakları yoktu. Bu nedenle bu ayaklanmalarda kadınlar bir volkan gibi patladı.
19 Temmuz tarihinde Kobanê önemli bir rol oynadı. Neden Kobanê sorusunu herkes soruyor. Güney Suriye’de de Humus, Hama, Der’a ve Süveyda gibi yerlerde de bazı gruplar ayaklandı. Bu gruplar rejimin yıkılmasını istiyordu. 19 Temmuz Devrimi Kobanê de başlayarak, demokratik ulusun temellerini attı. 3. Çizgi dediğimiz siyaset ve tutum Özerk yönetim ile cisimleşti ve Suriye’nin tamamı için ilan edildi. Kobanê bu nedenle devrimin başlangıcında büyük rol oynadı. O zamana kadar Ayn Al-Arap deniyordu. Daha sonra 19 Temmuz Devrimi ile Kobanê oldu.
Kobanê’nin ayrıca önemli bir rolü de Kuzey ve Doğu Suriye’yi Derik’ten Efrin’e kadar olan hattı birleştiriyordu. Bir anlamda halka görevi görüyordu. Bundan kaynaklı da yapılan saldırı bu halkayı kırmak içindi.
Kobanê’nin hedef olmasının bir diğer sebebi de Türkiye’nin sınırında olmasıydı. Türk devleti kendi denetimine almak istedi. Bu şehri almak istemelerinin amacı Kuzey ve Doğu Suriye’yi birbirine katmak, kantonları birbirinden koparmak, Efrin’i tek başına bırakmak ve Cizre kantonunu parçalamaktı. 363 köyü var Kobanê’nin o zaman kuzey, güney ve batı tarafından saldırdılar.
Stêrk Gulo
DAİŞ saldırısı ile yaşanan direniş, direnişin örgütlenmesinden biraz bahseder misiniz?
Kuzey ve Doğu Suriye’ de demokratik bir sistem vardı. Bu sistem ulus devlet, cinsiyetçi karanlık sisteme karşıydı. DAİŞ tamamen demokrasiye karşı yapılanmış bir hareketti, karanlık ve terörist bir güçtü. Vahşiliklerini bütün dünya duydu.
Kobanê’nin 363 köyünü DAİŞ iki üç gün içerisinde talan etti. Halk sınıra kaçtı. Köylere saldırmaları insanları öldürmeleri, başlarını kesmeleri, talan etmeleri, yakma bunlar toplumda büyük bir korku yarattı. Köylerden şehre kadar DAİŞ bu vahşiliği ile geldi ama orada kaldı daha fazla gidemedi. Saldırılar başladığında toplum biliyordu ki devrim tehlikede bu nedenle bu vahşiliğe karşı direndi. DAİŞ karşısında örgütlü bir güç gördü. Sonuna kadar bir direniş gördü.
Bir gazeteci olarak o süreci biz de takip ettik. Tabka kurtarıldığında bir aileye sorduk ‘Kobanê köylerine DAİŞ girdiğinde siz ne yaptınız?’ Şu şekilde cevapladılar; “DAİŞ Kobanê köylerine girdiğinde Kürtlerin hayvanlarını, altınlarını alıp bize dağıtıyordu. Diyorlardı ‘bu ganimet helaldir’ biz de mecbur kalıyorduk alıyorduk.
DAİŞ Kobanê’ye yetiştiğinde Kobanê halkı sınıra gitti. Özellikle kadınların öncülüğünde Kobanê direnişi gelişti. Herkes Kobanênin düşmesini bekliyordu. Dünyada tanınan bir terör örgütüydü DAİŞ, Kobanê küçük bir yerdi. Erdoğan ‘Kobanê düştü düşecek’ diye açıklama yaptı. Fakat buna karşı özgürlük çizgisinde direniş gelişti. Kadının özgürlük devrimini yaratanlar Arin Mirkan ve Viyan Kobanê gibi mücadeleci fedai kadınlar DAİŞ’e karşı eylemleri ile durdular. Sokak sokak, cadde cadde her yerde kan döküldü. O zaman bütün dünya Kobanê direnişi için çağrı yaptı. Bence esas o zaman Ayn Al- Arap oldu Kobanê. Hatta basın da bile, önce diyorlardı ki Ayn Al-Arap-Kobanê ama sonrasında dil değişti ve Kobanê oldu. Kobanê Suriye devriminin kimliği haline geldi. Kuzey ve Doğu Suriye’yi aştı. 19 Temmuz devriminin sembolü oldu.
Kürdistan’ın tamamı Kobanê’ye aktı. Kobanê savaşında Kürt kızları ve erkekleri her dört parçadan geldiler. Kuzey halkı özellikle sınıra dalga dalga aktı ve sınırı aştı, tellere vurdular. Hatta bazı Kürt gençleri Kobanê’ye girdiler ama gündüzü göremediler. Gece Şehit düştüler. Kurdistan’da bir ruh oluştu herkes Kobanê’de birleşti. Bu devrim Kürtlerin varlık savaşıydı. Karanlık bir güce karşı, Kuzey halkı Kobanê’ye güç ve dayanışma kaynağı oldu. O zaman herkes dedi Kobanê düşmeyecek. Kobanê halkı, Kürdistan halkı ve enternasyonaller ile büyük bir seferberlik başlatıldı. Binlerce genç erkek ve kadın Kobanê’ye yönünü verdi. İşte o vakit DAİŞ yenildi.
Biz o süreci bir gazeteci olarak da takip ettik, birçok arkadaşımız Kobanê’deydi. Tabka kurtarıldıktan sonra bir DAİŞ’li şunları diyordu: “Kobanê nin sokaklarında biz ilerleyemedik o zaman anladık biz yenileceğiz. Kobanê’de bu kadar halk toplandı biz biliyorduk ki artık yenileceğiz.” DAİŞ kendiside diyordu “Kobanê de teknik savaşı olmadı. Kobanê de irade savaşı verildi.” Bu onların itirafıdır. Birçok güç dedi; biz de savaştık ama hakikatte direniş fedai bir ruh ile oldu. Kullanılan teknik bir yere kadar kullanıldı. Ama bunlar DAİŞ’in rolünü kıramazdı.
DAİŞ’in durdurulması hem Kürdistan halkının hem bölge halklarının ve aynı zamanda Avrupa’dan diğer ülkelerden halkların sahiplenmesi ile gerçekleşti. Halkların bu şekilde sahiplenmesi büyük bir güç verdi varlık ve yokluk savaşına.
Kobanê bu açıdan büyük bir dönüm noktası oldu.
Kobanê de Kürt kadınlarının öncülüğünde dünyanın karanlık gücü kırıldı. Kadınlar canlı kalkan oldu. Bu karanlıktan aydınlık açığa çıktı. Kadınların üzerindeki zulmün baskıların kalkmasını sağladılar. Ortadoğulu kadınlara toplumun her kesiminden kadınlara Arin Mirkan’ın fedai ruhu umut kaynağı oldu. Bu nedenle Kobanê her dilde tanınıyor. Herkes bu ismi tanıyor. Örgütlü bir toplum ile ve kadın öncülüğü ile oldu. Kobanê ruhu Arin’in, Viyan’ın ve Özgür’ün ruhudur. Karış karış Kobanê sokakları, köyleri DAİŞ’in karanlığından kurtarıldı. 134 gün süren büyük bir savaşın sonucunda.
Kobanê ile dünya Kürt kadınlarının ve Kürt halkının direnişini ve devrimi tanıdı. Rojava Devrimi Kobanê ile “Kadın Devrimi” olarak tanımlandı. Dünya halkları tarafından “Dünya Kobanê Günü” ilan edildi. Gelişen enternasyonal dayanışmadan bahsetmenizi isteyeceğim.
Tüm dünya bu direnişi duydu hem savaş hem de yaratılan irade enternasyonaller için bir çekim merkezine dönüştü. Birçok yazı yazdılar, çağrılar yapıldı ve katıldılar. Kobanê direnişi toplumsal ruhu, direniş ruhu ve demokratik modernite damarını tekrardan canlandırdı. Direnişçi tanrıçaların ruhu topraklarımızda yeniden canlandı. Örgütlü toplum karşısında hangi güç ve karanlık terör örgütleri olursa olsun kazanamaz. Kobanê bunu ispatladı. Örgütlü enternasyonal güç ve dayanışması ile kobanê başardı. Dünya halkları tarafından ‘Dünya Kobanê Günü’ ilan edildi. Dünya halkları sahiplendi.
Bu kadar küçük bir şehir, coğrafi olarak bakıldığında çok küçüktü ama büyük bir iradeydi. Bütün dünyaya adını direnişiyle duyuran bir kent Stalingrad vardı. Stalingrad şehri gibi değil ama ruhta onu geçti. 19 Temmuz devrimi Kobanê gerçeği ile sosyalist bir devrim oldu.
Kobanê savaşında direnen kadınlar hala Türkiye’nin hedefinde, ama diğer taraftanda kadınlar öncülüğünde bir sistem inşa ediliyor ne demek istersiniz bu konuda.
Kuzey ve Doğu Suriye halkı korku duvarını yıktı. Al-Nusra’ya, BAAS rejimine ve DAİŞ’e karşı savaştı bu nedenle bu saldırılar onları korkutmuyor. Uçak ile vuruyorlar halk yürüyüş yapıyor. Bu durum tarihte çok az görülmüştür. Tank, topa karşı halk kadın ve çocuklar ile direniyor. Bu yöntem de devrimci halk savaşıdır.
Kadınlar direniyor ama buna karşı kapitalizm diyor “başta kadınları vurun” bu nedenle de DAİŞ geldi önce kadınlarda sistemini yürütmek istedi. Kadınları çarşafa koydu, katletti, haklarından mahrum bıraktı, recmetti ve vurdu. Bu saldırılarda özgür öncü kadınlar hedeftir. Kuzey ve Doğu Suriye’de birçok kadın böyle katledildi. Reyhan Amude, Yusra Derweş ve Heval Rojna…
Eğer kadınlar devrime bu kadar çok sahip çıkmasaydı devrimin garantisi olmazdı. Birçok ülke devrimini koruyamadı, ayaklanmalarını devam ettiremedi çünkü kadınların rolü zayıflatıldı. Hatta bu konuda Süleyman Soylu, “Özgürlük hareketinin fedai gücü, yüzde 56 kadındır” dedi. Bu büyük bir itiraftır. Ondan sonra tek tek kadınlar katledilmeye başlandı. Zelal Zagros silahsız bir kadındı ve 8 kurşun ile katledildi. Yine Nagihan Akarsel Süleymaniye’de, en son olarak da Zelal Zagros devrimci Kürt kadınıydı ve Kerkük’te katledildi. Tüm bu kadın katliamların planlayışı MİT olduğunu biliyoruz.
Kadınlar devrimi evrenselleştirdi. Kadınlar kendilerini devrime göre örgütlüyorlar, sistemlerini örüyorlar, eğitiyorlar. Yaşamlarını devrime göre yürütüyorlar. Zihniyetini eğitiyorlar. Bu tamamen özgür kadın ruhunun sonucudur. İşgalciliğin gölgesinde yaşamak istemiyorlar. Faşizm bu saldırılar ile halkın iradesini kıracağının rüyasını görüyor. Artık ulus devletin tanrı olarak görüldüğü dönem bitti. Devlet her şeyi yapar, yaratır süreci geçti. Artık kadınların dönemidir. Örgütlü kadınların ve özgürlüğünü isteyen halkların sürecidir. Biz bu süreci yaşıyoruz.
Son olarak başta Kobanê olmak üzere genel olarak Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınların, kadın örgütlülüğün durumu, toplumsal değişim ve dönüşümde oynadıkları role değinebilir misiniz? Mesela yakın zamanda onaylanan Toplumsal Sözleşme var. Kadınlar bunun neresinde, kadınlar için anlamı ne?
Devletlerde anayasalar vardır kadınların hakları yoktur ya da sınırlıdır. Hatta insan diyebilir ki birçok ülkede bu yasalar ile kadınlara zulüm yapılıyor özellikle hukuksal ve ekonomik açıdan. Toplumsal Sözleşmede bunun tam tersidir. En demokrat ülkede bile kadınların yüzde 46’lık temsiliyet hakkı var ama Toplumsal Sözleşmede yarı yarıyadır. Kadınların hakları korunuyor. Adalet sistemi devlet hukukuna göre yapılmıyor. Ahlaki ve hukuki bir toplum sistemi üzerinden yapılıyor. Bugün Toplumsal Sözleşme’de kadınların hakları tam anlamıyla varsa, kendi haklarını koruyorlarsa, toplumsal, politik, hukuksal ve ekonomik açıdan rolünü oynuyorsa o zaman bu kadınların yaratımıdır.
Kuzey ve Doğu Suriye’ de kadınlar örgütlüdür. Hem özgün hem de genel kurumları var kadınların. Genel kurumlarda eşbaşkanlık sistemi var. Dünyada eş başkanlık sistemi yok, bu sistem ile toplumun tamamı bu sistem içerisinde söz sahibi oluyor demektir. İktidar sistemine hizmet etmiyor. Bu nedenle toplum bu sistemi korumaya çalışıyor. Kadınlar bu sisteme katıldıklarında kendilerini korumuş oluyorlar. Varlığını, özgür fikri bu sistem içerisinde görüyorlar. Bu nedenle korumak için her şeyi yapıyorlar. Kadınlar siyaset ile ilgileniyor, savunmaya katılıyor. Toplumsal ekonomi ile ilgileniyor. Kadınlar komünal toplumsal ekonomiyi oluşturuyor.
Kadınlar sadece korumayı kendini fiziki açıdan korumak olarak görmüyor aynı zamanda zihniyet ve kültürel soykırıma karşıda bir korunma durumu söz konusudur. Bugün kadınlar zihniyetini değiştirmek ve demokratik toplum zihniyetini korumak istiyorlar. Kadın komünleri oluşturuluyor, kadın meclisleri kuruluyor, birçok örgüt çatısı altında ve partilerde kadınlar örgütleniyor. Kongra Star içerisinde ve birçok yapı içerisinde Ermeni, Süryani, Arap ve Kürt kadınları örgütleniyor. Bu Kuzey ve Doğu Suriye kadınları için çok önemlidir. Bu nedenle kadınların katılımları coşkulu ve morallidir. Özgür bir şekilde kadınlar kendilerini ifade edebilirler. Kapitalist sisteme karşı demokratik özerk bir sistemin ilan edilmesi işgalciliğe karşı direnişte, kadın özgürlüğünde ve varlıkta ısrar etmektir.