Wells, 1862'de Holly Springs'teki küçük bir çiftlikte köleliğin içinde doğdu. Hem öncü bir siyah gazeteci hem de öncü bir kadın olarak Wells, kendi insanları için savunuculuğunu ve muhabir olarak rolünü birbirine yakından bağlı gördü
Ida B. Wells'in yaşamı, ölümcül ve hızla yayılan bir salgın tarafından tamamen değişti.
Geleceğin gazeteci, oy hakkı savunucusu ve sivil haklar lideri, sarıhumma virüsü 1878'de Memphis'te ve Mississippi'nin bazı bölgelerinde hızla yayılmaya başladığında sadece 16 yaşındaydı. Etkilenen şehirler arasında olan Ida'nın memleketi Holly Springs’de Mississippi mahkeme binasının şehirdeki ani ve can yakıcı ölümler için derme çatma bir morga dönüştürüldüğünü gördü.
Ölenler arasında Wells'in ebeveynleri, James ile Elizabeth ve erkek kardeşlerinden biri de vardı. Diğer kardeşleriyle birlikte yetim kalan Ida'nın bir trajedisidir bu. Bir genç olmasına rağmen Ida Wells, geriye kalan ailesini bir arada tutmaya kararlıydı ve ailesine destek olmak adına bir öğretmen olarak iş bulmak için üniversiteden ayrıldı.
Wells'in torunu Michelle Duster, Women's Media Center'a anlattı; "Artık hepimiz bu düzeyde bir trajedi ve salgın tehlikesinin bir topluluğu nasıl tahrip edebileceğini düşünebiliriz. Bence bu durum, onun bu tür bir kayıptan lider olmaya giden gücünü ve cesaretini gösteriyor."
Duster, kısa süre önce yeni biyografisi Ida B. the Queen: The Extraordinary Life and Legacy of Ida B. Wells'i (Ida B. Kraliçe: Ida B. Wells'in Olağanüstü Yaşamı ve Mirası) yayınladı, burada büyük büyükannesinin sivil haklar ve kamu politikasını şekillendirme konusundaki çığır açan aktivizmini inceliyor.
Wells, Jim Crow ayrımcılığına dair yazılar yayınlamak için kullandığı Lola takma adıyla bir öğretmen iken sivil haklar hakkında yazmaya başladı. Bir gazeteci olarak, Wells’in ülke genelinde siyah Amerikalıların linç edilmelerine ilişkin devrimci haberi, linçin beyazlar tarafından siyahların terörist ilan edilmeleri ve tehditler yoluyla sindirilmeleri için nasıl bir yöntem olarak kullanıldığını gösterdi. Wells, bu türden şiddetin aynı zamanda siyah toplulukların zenginlik ve sosyal sermaye gelişimini engellemenin bir yolu olduğunu gördü ve beyazlar bunu tehlikeli buluyordu.
Wells'in ırksal adalet için savaşmaya olan bağlılığı, kariyerinin her alanında görülebilir. NAACP'nin, Ulusal Renkli Kadın Kulüpleri Birliği'nin (National Association of Colored Women's Clubs) ve Negro Kardeşlik Ligi'nin (Negro Fellowship League) kurucularından biri olarak kendini, politika oluşturmaya geldiğinde siyahların masada bir yerde oturmasını sağlamaya adamıştı.
Ida B. Wells, I. Dünya Savaşı sırasında askeri mahkemeye çıkarılıp asılmış bir grup siyah askeri anmak için yarattığı düğmeyi takıyor. (Fotoğraf: Chicago Üniversitesi Kütüphanesi)
Ancak Ida B. Wells, yaşamı boyunca Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en tanınmış siyah kadınlardan biriyken, birçok Amerikalı bugün onun hayatına ve geride bıraktığı mirasına aşina değil. Duster, "Ida B.'yi yazmak istememin sebebi; büyük büyükannem Ida B. Wells'i genç bir nesille ve hayatını bilecek yeni insanlarla tanıştırmaktı. İnsanların onun yıldönümlerini kutlamasını ve onun cesaretinden ilham almasını istedim" dedi.
Wells, 1862'de Holly Springs'teki küçük bir çiftlikte köleliğin içinde doğdu. Babası, İç Savaş'tan sonra yerel bir siyah kolejinin marangozluk işinin sahibi olacaktı ama sonradan bu işi kaybetti. Duster, kitabını araştırırken, Ida’nın değişim yaratma ve topluluğunu organize etme arzusunun çoğunun ebeveynlerinden geldiğini fark etti. "Babası çok ilkeli bir adamdı. Kendini savunmak için her şeyi kaybetmeye istekliydi” dedi Duster ve James Wells'in marangozluk işini kaybetmesine neden olan eski köleleştiricisi tarafından kendisine talimat verildiği şekilde oy vermeyi reddettiğini ekledi. Duster: "Ama sonra babası yılmadı, devam etti ve işi yeniden kurdu. Bence o ortamda büyümesi büyük büyükannem için haksızlığa karşı ayağa kalkmaya ve ödün vermemeye etkendi."
Ida B. Wells'in siyah Amerikalıların tam vatandaşlığı için savaştığı çalışmalardan biri, ülke çapında maruz kaldıkları linç ve diğer korkunç şiddetlere son verme çalışmasıydı. Wells, bir linç karşıtı yasaya acil ihtiyaç duyulduğu üzerine 1900'de yaptığı bir konuşmada: "Ülkemizin ulusal suçu linç etmektir. Bir saatlik yaratık, kontrol edilemeyen öfke patlaması ya da çılgın bir çetenin anlatılamaz vahşeti değildir bunlar. İnsanları yemin altında, juri yargılamadan, savunma fırsatı vermeden ve haksız olarak ölüme mahkum eden 'yazılı olmayan bir yasa' olduğunu açıkça görebiliyoruz" dedi.
Hem öncü bir siyah gazeteci hem de öncü bir kadın olarak görevinde olan Wells, kendi insanları için savunuculuğunu ve muhabir olarak rolünü birbirine yakından bağlı gördü. Linç karşıtı savunuculuğu, Memphis merkezli siyah gazetesi Free Speech and Headlight için 1890'lardaki yerel cinayetler hakkında bir dizi köşe yazmasıyla başladı. Bu, Ida B. Wells'i daha sonra gazetenin bir parçası yapacak ve onu kendi topluluğunda da önde gelen bir işletme sahibi yapacaktı.
Wells'in en ünlü makalelerinden birinde, birçok linç olayının sözde gerekçesi siyah erkeklerin beyaz kadınlara tecavüz etmesi konuluydu. Wells, çoğu beyaz kadınların toplum tarafından dışlanmamak için siyah partnerlerini tecavüzle suçladığını yazdı. Wells, Mayıs 1892'de yazdığı makalesinde "siyah erkeklerin beyaz kadınlara tecavüz ettikleri şeklindeki eski, yıpranmış yalanı ifşa etti."
Duster, "Neler olup bittiği gerçeğini ortaya çıkarmak için gazeteciliğini bir tür aktivizm olarak kullanıyordu. O zamanlar yaygın olan linç etmeyi, siyah topluma karşı toplu katliam ve çete şiddetini haklı çıkaran yanlış anlatılara karşı çıkıyordu” dedi.
Ancak bu sütunların yayınlanması, Wells ve gazetedeki meslektaşları için, özellikle beyaz meslektaşlarının yol açtığı bir kaosa neden oldu. Mayıs 1892'de tecavüz iddialarıyla ilgili köşe yazısını yayınladıktan sonra, bu haber beyaz gazetelerde kınandı ve Özgür ve Aydın Konuşma ofisi (Free Speech and Headlight) beyaz isyancılar tarafından tahrip edildi.
Wells, New York Age adlı Afro-Amerikan gazetesinde çalışırken Harlem'e taşındı. Ayrıca 1890'larda linç olaylarını kınayan birkaç broşür yayınlarken, aynı zamanda hem Birleşik Devletler hem de Büyük Britanya için konuşma turlarına devam etti.
Wells'in aktivizmi, hayatını ve geçimini sürekli riske atıyor ve bir tehdit olarak görülen Wells, kolluk kuvvetlerinin tepkisini çoğu kez çekiyordu.
Wells, otobiyografisinde, 1917'de I. Dünya Savaşı sırasında askeri mahkemeye çıkarılıp asılmış bir grup siyah askeri anmak için buton rozetler oluşturduktan sonra FBI tarafından ziyaret edildiğini yazarken, Duster, onun bir FBI dosyasının olduğunu keşfettiği kitabını araştırmaya henüz başlamamıştı.
Duster, "Aslında FBI dosyalarında onun nasıl ‘tehlikeli bir siyah provokatör’ olarak tanımlandığını görmek gerçekten ilginçti. Bu beni gerçekten etkiledi çünkü yaşamı boyunca sahip olduğu gücün boyutunu gösteriyordu" dedi.
Duster, ailesinin nesiller boyunca Ida B. Wells'in 1931'deki ölümünden bu yana mirasını layıkıyla anmayı savunduklarını belirtiyor. Chicago şehri, 2018'de Congress Parkway'in bir parçasını Wells'in anısına yeniden adlandırdı ve onu 30 yıl yaşadığı Chicago mahallesi Bronzeville’de bir anıtla anmak için başka bir çalışma da sürdürülüyor. Wells'in ölümünden sonra ölüm ilanını vermeyen New York Times, ihmal ettikleri tarihi şahsiyetlere adanmış "Artık Göz Ardı Etmek yok" dizisinin bir parçası olarak 2018'de kendisi için resmi bir ölüm ilanı yazdı.
Nihayetinde Duster, Wells’in çalışmalarını ilk kez keşfedenlerin, bugün tüm insanlık için, insan hakları mücadelesinin nasıl sürdürüleceğini düşüneceklerini umduğunu söylüyor. Duster "Büyük büyükannem, hayatının büyük çoğunluğunu insanların linçin ne olduğunu anlamaları için savaşarak geçirdi çünkü o bu ülkedeki siyah insanların birinci sınıf vatandaşlar olduğuna, bu yüzden de yasalar tarafından korunmamız ve bu ülkedeki diğer herkesle eşit fırsatlara sahip olmamız gerektiğine inanıyordu. Ida B. The Queen adlı bu kitapla umudum, insanların bu dersleri alıp adalet ve eşitlik için savaşmaya devam etmeleridir" dedi.
*Çeviri: Mizgin Tekin
*Kaynak: https://womensmediacenter.com/news-features/new-biography-explores-the-life-and-many-legacies-of-ida-b-wells?s=08