Bilmiyorum en acısı parçalanmış evladının cenazesini teşhis etmek mi; hayat arkadaşının gözlerinin önünde linç edilerek katledilmesi mi? Çocuğunun parçalanmış mezar taşı ile karşılaşmak mı, yoksa on yıllarca arayıp da bulamamak mı?
15 Mart 2011'de Suriye iç savaşın başladığı, bütün devletlerin pazarlık halinde olduğu bir süreçte Avrupa Konseyi, Sözleşme'yi ülkelerin imzasına açtı. Türkiye de ilk imzalayan ülke olarak süreci avantaja çevirmeye çalıştı, fon almayı garantiledi
Dünyanın birçok yerinde, neoliberalizmin yükselişini ve ölüm odaklı programını durdurmak için feminist, anti-kapitalist ve ırkçılık karşıtı mücadeleye ihtiyaç var. Kadın hareketinin gücü feminizmi yeni bir toplum inşasında temel perspektif haline getiriyor
Newal El Saadawi... Yazıları yasaklandı, hapis cezası aldı. Sürgüne gitti. Ancak hep mücadele etti... "Daha agresif olmayım. Çünkü dünya daha agresif hale geliyor. Adaletsizliklere karşı yüksek sesle konuşan insanlara ihtiyacımız var..."
Arap Baharı’ndan on yıl sonra, Souad Mahmoud muhafazakârlık ve metalaştırma ile karşı karşıya kalan kadınların mücadelelerini yazdı: "Bahar" özellikle feminist olmasa da biz kadınlar onu vatandaşlık sorununu gündeme getirmeye zorladık
İstanbul Sözleşmesi askıda kalsa da kadınların erkeklere şiddet yoluyla itaatini daimi kılmanın mümkün olmadığı çoktan ortaya çıktı. Yani bundan sonrası hepimizde, tüm kadınlarda, direnişimizde...
8 Mart’tan Newroz’a uzanan zaman diliminde diktatöryal güçler her yönden saldırılarını tırmandırdı, coşkunun ve cesaretin bulaşıcılığını engellemeye çalıştılar. Fakat koronadan daha hızlı bulaşan, toplumsallaşan coşku ve cesaretin önünü kesemediler
Kim mi bu saygın oldukları için katledilen, itibarsızlaştırılmak istenen kadınlar. Sizin büyük büyük büyük babalarınızın alt edemediği, şu anda sokaklarda İstanbul Sözleşmesi'ni geri almak için kavga veren kadınların büyük büyük büyük anneleri