"Çok korkuyorum ve bana ne olacağını kestiremiyorum. Nereye gideceğim? Nasıl hayatta kalacağım? Bütün kadınlar gibi ben de güvende değilim, çünkü bir kadınım ve Taliban'ın, aileleri kızlarını savaşçılarına eş olarak vermeye zorladığını biliyorum"
18 ülkeden 100 kadının katıldığı konferansta sonuç metinin kabulünün ardından kopan slogana bütün kadınların coşkuyla eşlik etmesi ise bölgede (ve aslında dünyaya yayılarak) feminist devrimin dilinin Kürtçe olduğunu gösteriyordu: Jin Jiyan Azadi!
“Arap kültüründe utanç, insanların hikâyelerini paylaşmalarını engelleyen bir örtü görevi görür... Sessiz kalmanın artık bir seçenek olmadığını göstermek istedim... Kuveyt toplumu ilk kez feminizm, ataerkillik gibi terimlerle karşılaşıyor”
Yılmadılar, elleriyle kardıkları çamurdan, ‘holik’ diye adlandırdıkları ilk özgün örgütlenme mekânlarını oluşturdular. Dünyada ilk değildi belki... Ama Maxmur’da kadınların dünyasında değişen bir şeyler vardı ve bu sadece evden çıkmakla ilgili değildi
Memur-Sen ve Kamu-Sen’den farklı, KESK olarak ısrarla dile getirdiğimiz; TİS masasının erkeklerden oluşan eril yapısının son bulması, kadın emekçilerin özgün sorunlarının kadın temsiliyetiyle, ayrı başlıkta ele alınması taleplerimiz görmezden gelindi
Yokluk-yoksulluk, işsizlik-çaresizlik insanların kucağına atılmış, herkes karın doyurma derdine düşerken iktidarın beslediği çeteler elinde silah-sopa-pala, sürüler halinde sokaklarda dehşet saçıyorlar. Ankara'da mültecileri, Konya'da Kürtleri hedef alıyor
Yıllar sonra Têlî'nin stranı Fatma tarafından tekrar seslendirilir ve aynı ilgi ile dinlenir. Sonra ataerkil gelenekler nedeniyle bir kadın olarak şarkı söylemesine izin verilmez... Eğer devamı gelebilseydi kim bilir kaç kilam-stran daha onun sesiyle yankılanacaktı