Bugün Taliban ile AKP’nin dini açıdan farklarının olmadığı üzerinden şekillenen siyaseti, üç yıl önce Afrin’e girilirken orduya eşlik eden cihatçıların Afrin’de kadınlara örtünme zorunluluğu getirmesinden bağımsız düşünemeyiz
1981 ve 2000 yılları arasında barış kampı yerlilere geri verilirken; 70 binden fazla kadın dans ederek, şarkı söyleyerek gözetleme kulelerini dağıttı, çitleri indirdi. Bu direniş 1900’lü yıllardaki kadınların oy hakkı için yürüttükleri mücadeleden sonraki en büyük protestoydu
Abhanpur’da ‘cadı olduğu için’ bütün bir köy tarafından yakılan bir kadının haberini okuyordum... 3 oğul bütün bir köye annelerinin cadı olduğunu ve çeşitli büyüler hazırladıklarını söylemişlerdi. Fakat gerçek farklıydı...
Cassie, tıpkı karanlık çağlarda, ‘cadı’ diyerek yakılan kadınlar gibi katlediliyor. Uçan dumanlar ise bize bu mücadelenin en kötü şartlarda bile bitmeyeceğini söylüyor. Cassie ve Nina, erilliğin egemen olduğu bu dünyada bizim bir gölgemiz oluyor
Dört bir yandan etrafımızı saran neoliberal faşist kuşatma kimi zaman Kürtlere, Alevilere, kimi zaman LGBTIQ+’lara, kadınlara, ormanlara, mültecilere yöneliyor olsa da aslında şiddetin geldiği ideolojik dünya tek tip; yağmacı, sömürgeci, patriyarkal ve ırkçı
Barış türkülerde sevda, çocuklara verilen isim oldu. Adalet ve özgürlük için barış, ekmek ve su kadar temel bir ihtiyaçtır. Mücadelesi kadınların öncülüğünde Ortadoğu’da veriliyor
Kadınların, ne savaşa giden süreçte ne barış müzakerelerinde muhatap alındığı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ifade edilmeyip, bu eşitsizliğin sonuçlarının ortadan kaldırılmadığı, kadın özgürlüğünün sağlanmadığı yerde barıştan söz etmek mümkün değil