İstanbul Sözleşmesi'ni iptal ederek kadın katliamlarının önünü açmak isteyenlere karşı mücadele eden biz kadınlar, ilk yazılı tabletlerde adalet tanrıçası Nanshe’den; devletin adaletini bekleyen kadınlar konumuna nasıl getirildiğimizin tarihini merak ediyoruz
ben de diyorum ki sevgili fatma; seni o karakola götüren öfkeni ve kana bulanmış beyaz çiçekli tülbendini yerden toplayıp yola devam edeceğiz…
Devletin cezasızlık politikasına yüzde yüz sırtını dayamış olanlar, henüz Ağustos ayında yaşadığımız İpek Er ‘cinayetinde’, Musa Orhan’ın serbestliğinden güç alanlar… Bu yönelimin açık ve net bir sömürge faaliyeti olduğu ortadadır
bugüne kadar görebildiğimiz kadarıyla tacizci erkekler teşhir edildiklerinde iki yol seçiyor: birincisi mutlak inkâr, kadını suçlama... ikincisi, özür. bu adamların bir kısmı, bir basın ve halkla ilişkiler danışmanı bulunacak bir servet ve ünün sahibi
Cinsler arası eşitsizlik politikası milyonlarca kadını istihdamdan uzaklaştırdı. 11 ayda işini kaybeden kadın oranı % 45,3 oldu. Çalışmayan kadın sayısı bir yılda 5 kat arttı. Kadın katliamları iş yerlerinde de devam etti; yaşamını yitiren 2032 emekçiden 111'i kadındı
2020 yılında kadın gazetecilerin maruz kaldığı 701’den fazla şiddet olayı belgelendi. En az 138 kadın gazeteci sahada çalışırken fiziksel saldırıya uğradı, üç kadın gazeteci öldürüldü, 97 gazeteci gözaltına alındı ve bunların 51'i tutuklandı
“Kırık Şehir” feministlerin ezeli gündemi kadına yönelik erkek şiddetinin bir süredir bütün toplumun gündemine dönüştüğü bugünlerde feminist zihin jimnastiğine imkân veren bir roman. Romanın yazarı Raşel Meseri’yle ikinci romanı üzerine söyleştik