Jîna şahsında tüm dünyada yankı bulan Jin, Jiyan, Azadî sloganı esasında tüm gerici, totaliter, ulus-devletçi kapitalist erkek egemen zihniyete karşı meydan okuyan dünya kadın özgürlük hareketleri açısından da önemli sonuçları olan büyük bir manifesto niteliğinde
Küresel sömürgeci güçler, Kurdistan’ı -içindeki ve üzerindeki her şeyle, insanı, doğası ve değerleri ile birlikte- hâlâ yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Yeniden dizayn politikalarına karşı büyük bir direniş de söz konusu. Kurdistan’da imha, inkâr ve asimilasyon politikasını dayatan ulus-devletin kurucu belgesi olan Lozan’ın 100. yılında, yani içinden geçtiğimiz 2023 yılında, demokratik toplum ile devletli uygarlık muazzam bir hesaplaşma içinde. Asimilasyon ve saldırı altındaki coğrafyamızın her yerinden an be an kadınlar öncülüğünde gelişen toplumsal bir direniş var. Erkek egemen (ataerkil) zihniyete ve sisteme karşı, kadın direnişi büyük bir yükselişte.
Bu direnişin bilimi olarak Jineolojî, yeni bir soluk ve bilinçle sistem krizlerini ve saldırılarını aşarak özgür yaşamı geri kazanmanın ve yaratmanın yol ve yöntemlerini araştırıyor. Kadınlar, halklar, inançlar, kültürler ve tüm ezilenler; ulus-devlet ve küresel sömürü sisteminin referans aldığı cinsiyetçiliği, milliyetçiliği, dinciliği, bilimciliği ve bu ideolojilerin daha da derinleştirdiği sınırları yıkarak ortak, özgür ve eşit bir yaşamı mümkün kılıyor. Bölen, bölüştüren, parçalayan, karşıtlaştıran ulus-devlet ideolojisine karşı; kadınların bütünleştiren, buluşturan ortak ve özgür iradesi ise yaşama güzellik ve anlam katmaya devam ediyor…
İdeolojik kaynağını kadın düşmanlığından alan ve son yüzyılda zirveye ulaşan böl-parçala-yönet stratejisine ve toplumsal değerlerin yok edilmesine karşı yapmamız gerekenler var. Bunun için bu stratejinin dört parçaya böldüğü Kurdistan’da kadınların ahlaki ve politik gücünün, direniş biçimlerinin, etik-estetik ölçülerinin, Kurdistan’ın kültürel zenginliğinin, kadın ve yaşam etrafındaki değerlerinin yeniden açığa çıkarılması, geliştirilmesi ve toplumla buluşturulması ihtiyacının, hâlâ büyük bir anlam ve önem taşıdığına inanıyoruz. Bu inançla da yerelden evrensele, evrenselden ilmekler atarak Ortadoğu Kadın Devrimi’ne ve Dünya Demokratik Kadın Konfederalizmi’ne giden yolu örme sürecine katılıyor ve Jin, Jiyan, Azadî ile özgürlük umudunu bir kez daha yeşerten Rojhilat’a çeviriyoruz yönümüzü.
Rojhilat’ta kadın öncülüğünde gelişen direnişin birinci yılı doluyor. Bilindiği üzere 16 Eylül 2022’de Kürt kadın Jîna Êmînî, saçlarının göründüğü gerekçesiyle ahlak polisleri tarafından katledildi. Bunun ardından ise başta Rojhilatê Kurdistanê olmak üzere İran’da ve tüm dünyada protestolarla başlayan ve dalga dalga yayılan kadın öncülüğünde gelişen enternasyonal muazzam bir direniş görüyoruz tam bir yıldır. Tüm baskılara, saldırılara, yüzlerce insanın ölümüne, yüzlercesinin yaralanmasına ve kapatılmalara rağmen Rojhilat hâlâ isyanını sürdürüyor.
Bu direnişin bu denli büyük bir etki alanı olması hâlâ tartışılırken bizler de bu soruları sormaya devam ediyoruz: Kürde ve kadına düşman mezhep despotizmi ve dinci diktatörlüğe karşı yükselen Jin, Jiyan, Azadî sihirli formülünün yarattığı sinerji, halklar ve bütün dünya kadınları için ne vadediyor? Jîna’nın bir tutam saçı, bu rejim için ne ifade ediyor? Kadınların cesaretle rejimden hesap sormasını ve bütün tehditlere rağmen vazgeçmemesini nasıl anlamamız gerekiyor? Jin, Jiyan, Azadî sloganı nasıl ve neden bu denli hızla yayıldı ve bir harekete dönüştü?
Bu direnişin gücü kadınların siyasi ve politik bir varoluş olarak isyanı örgütlemesi ve harekete adını veren Jin, Jiyan, Azadî formülünde yer alıyor.
Jîna şahsında tüm dünyada yankı bulan Jin, Jiyan, Azadî sloganı esasında tüm gerici, totaliter, ulus-devletçi kapitalist erkek egemen zihniyete karşı meydan okuyan dünya kadın özgürlük hareketleri açısından da önemli sonuçları olan büyük bir manifesto niteliğinde. Biz biliyoruz ki, bu direnişe adını veren Jîna’nın kadın olması, kürt kimliği ve Jin, Jiyan, Azadî sloganının tarihsel-toplumsal kaynakları “saç kesme protestolarına” indirgenemeyecek denli güçlü ve derin bir kökten geliyor. Slogan; demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmanın bir formülü olarak toplumsal özgürlüğün tam da “21. yüzyıl kadın özgürlük yüzyılıdır” iddiasının rotasını oluşturuyor.
Kadın özgürlükçü bir yaşam özleminin ve ihtiyacının yakıcılığının bir diğer adı olarak ortaya çıkan bu sloganın ve hareketin etkisi öyle bir noktaya geldi ki artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı apaçık. Bu bir yıllık süre gösteriyor ki direniş yeni aşamalarla kendini sürdürecek. Bu sadece Kürtleri ve Kurdistan’ı değil bütün bölgeyi ve dünyayı etkileyecek bir ısrar.
Abdullah Öcalan’ın vurguladığı gibi “Tüm merkeziyetçi çabalarına rağmen, alttan alta adeta bir Federal İran da yaşanmaktadır. Demokratik uygarlık unsurlarıyla federalist unsurlar (Azeriler, Kürtler, Araplar, Beluciler, Türkmenler) buluştuğunda, İran Demokratik Konfederasyonu projesi anlam kazanabilir ve rahatlıkla çekim merkezi olabilir. Kadın özgürlük hareketi ve komünal geleneklerin de bu proje kapsamında önemli rolleri olacaktır.”
Demokratik bir İran’ı oluşturmanın önündeki engelleri kaldıracak olan öncü güçlerin birliğinin kadın etrafında sağlanıyor olması tabii ki tesadüf değil. Jin, Jiyan, Azadî toplumsal devrim sürecini hazırlayan ve geliştiren koşullar, esasında Rojhilatê Kurdistanê’de kadınların tarihsel-toplumsal gerçekliklerinde saklı.
Bu gerçeklik; neolitikten, kadın devrim çağı olarak tanımladığımız 21. yüzyıla kadar, Rojhilat’ın kültürel ve politik direniş tarihini ve bu tarih içerisinde sistemin ve dinci, gerici hükümlerin cezalandırma-baskı-beden politikalarının ideolojik-tarihsel arka planını, kadınların bundan etkilenme düzeyini, kadınların karşı direnişini ve bu direnişin gerekçelerini gözler önüne seriyor.
Buradan hareketle, dünyada yükselen Jin, Jiyan, Azadî sloganının yaratıcı kaynağı ve bu kaynaktaki kadınların hakikati; Rojhilat’ta direnen kadınların sesi, sözü ve deneyimleri ile var ediyor kendini. Haliyle bizim de Jîna’nın katledilişinin yıldönümünde direnişi çoğaltma ve büyütme sorumluluğu, tam karşımızda duruyor. O halde Rojhilat’ta gelişen ve tüm dünya kadın hareketlerini bir slogan etrafında buluşturan bu hareketin birinci yılında kadın öncülüğünde toplumsal özgürlüğün imkânlarını yaratma ve bu yüzyılı kadın özgürlük yüzyılı yapma zamanıdır!