AKP iktidarı, toplumu yeniden dizayn eden cinsiyetçi politikalarla kadın ve çocukların kazanılmış haklarını tek tek gasp ediyor. Aileye hapsolmuş, şiddete razı ve makbul kadınlar yaratmak isteyen iktidar, bakın yıllar öncesinden bugüne hangi adımları atmış?
2021 Türkiye'de, baskı ve hak gasplarının arttığı, yoksulluğun ve ekonomik krizin derinleştiği, çoklu krizlerin yaşandığı bir yıl oldu. İktidarın hedefinde ise en çok kadınlar, LGBTİ+'lar ve Kürtler vardı. Ancak tüm baskılara rağmen yıla damgasını kadın mücadelesi vurdu...
Afganistanlı kadınlar, 20 yıl önceki Taliban iktidarının ellerinden aldığı tüm hakları savaşarak geri kazanmışken, şimdi yeniden şeriat sevdalısı Taliban’ın hedefi... Kadınlar, yaşadıklarını Yeni Yaşam Kadın ekine anlattı
TÜGVA'nın devlet kadrolarına torpille binlerce kişiyi yerleştirdiği konuşulurken, bir yandan da milyonlarca yurttaş işsiz. İşsizlerin başında ise genellikle kayıt dışı ve güvencesiz çalışan kadınlar geliyor
Eşbaşkanlık sistemi ile tekçi yerel yönetimler anlayışını ters yüz eden, kadınlara yönelik ürettiği ekonomik ve sosyal politikalar ile kadın dostu kentleri hedefine alan belediyelere atanan kayyumların hedefi de bu kadın politikaları oldu
Devrimin inşası için atılan en önemli adımlardan biri de Rojava Toplumsal Sözleşmesi oldu. Bu sözleşme ile BAAS rejimin erkek şiddetine yol veren yasalarının yerine, 'erkek adalet değil, gerçek adalet' söyleminin pratiği sergileniyordu
“90’larda köy boşaltmaları sırasında bomba attılar, evimizi yaktılar biz de korktuk ve Suriye’ye geçtik. Suriye’de de evimiz yakıldı ve tekrar Türkiye’ye döndük. Çok çok zordu. Burada da ev başımıza yıkıldı. Bizim gördüklerimizi kimse görmedi”
Diyarbakır'da yaşanan Nahide Opuz'un 1996 yılından 2002'ye kadar verdiği yaşam mücadelesinden doğdu İstanbul Sözleşmesi'nin hikâyesi. 2009’da kabul edildi ve 2011'de yürürlüğe girdi. Peki 2021'e nasıl geldi...
"Şiddet öyküleri, hikâyeleri hepsi aynı. Şüpheli olarak adlandırılan kadın ölümlerinde kadınların birçoğu şiddete maruz kalmış kadınlardır. Bu veri bile bize intihar denilen ölümlerin şüpheli olduğunu düşündürtüyor."
Fatma Tokmak, 300'ü ağır, bin 400'ün üstünde hasta tutsaktan sadece biri. Gün aşırı 32 ilaç alan ve her gün kan kaybeden Fatma Tokmak her şeye rağmen direniyor, ancak daralan zamana karşı duvarları yıkacak tek şey dayanışma
1938'de 'Dersim'in kayıp kızları’ olmamak için Efrin'e göç etmiş kadınlar bugün aynı zulmü yaşıyor... Kayıp onlarca kadının akıbeti bilinmiyor... Ve dün IŞİD'e karşı verdikleri mücadele ile alkışlanan Kürt kadınları bugün Efrin'de yalnız bırakılıyor