Kadıneki Yazı,

Haksız tahrik indirimi erkeklere hak verme çabaları için kullanılıyor


Mehtap Sert-15 Tem 2022

İktidarın siyasi politikalarıyla doğru orantılı cezasızlık, uzun yargılama, haksız tahrik indiriminin uygulanışı ve ispat konuları erkek failleri aklarken yaşam hakkı elinden alınan kadından haklı olduğunu ispat etmesi bekleniyor

16 Temmuz 2020 tarihinde hakkında kayıp başvurusu yapılan ve Cemal Metin Avcı tarafından vahşice katledildiği anlaşılan üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’in davasında erkek faili aklayan eril yargı, “haksız tahrik” indirimi ile 23 yıl hapis cezası verdi. 26 yaşındaki Sedef Berberoğlu, 13 Eylül 2013’te Muğla’nın Marmaris ilçesinde evli olduğu Lütfi Sefa Berberoğlu tarafından öldürüldü. Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi, müebbet hapis cezasını “tahrik” indirimi yaparak 24 yıla düşürdü. 27 yaşındaki Duygu Kadakal, 14 Nisan 2017’de İstanbul’un Ümraniye ilçesinde evli olduğu Hayri Kadakal tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Hayri Kadakal’ı “haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimi ile 20 yıl hapse mahkûm etti; ceza 2021’de Yargıtay tarafından bozularak müebbet hapis cezasına çevrildi.

Maddi ve manevi bütünlük hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, ifade özgürlüğü hakkı gibi özünde insan hakları ihlali olan kadınlara yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitliğinin önünde en önemli engel olup kadını kamusal alanın dışına itmektedir. Ceza yargılamaları, “kadın hakları hukuku” açısından en sorunlu alanlardan biridir. İktidarın siyasi politikalarıyla doğru orantılı cezasızlık, uzun yargılama, haksız tahrik indiriminin uygulanışı ve ispat konuları erkek failleri aklarken yaşam hakkı elinden alınan kadından haklı olduğunu ispat etmesi bekleniyor. “İyi hal indirimi”, “haksız tahrik indirimi” ve alt sınırdan ceza tayini erkek failler lehine kullanırken aslında 2005 yılında ceza kanunda eşitlik sağlanması için yapılan değişikler kağıt üzerinde bırakılmış oluyor. Haksız tahrik indirimi erkek failleri anlama, hak verme, aklama çabaları gibi kullanılıyor. Bu da toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesine neden oluyor.

Ceza kanununda “haksız tahrik”, “haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 18 yıldan 24 yıla ve müebbet hapis cezası yerine 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde yer almaktadır. Suç ve cezada indirim hukukun doğası gereğidir. Ancak hangi fiilin haksız sayıldığını değerlendirirken cinsiyetçi bir değerlendirme sorundur. Gerek Pınar Gültekin dosyasında gerekse birçok indirim yapılan şiddet dosyalarında kadın eşit olarak görülmeyip ikinci sınıf vatandaş olarak değerlendirilip toplumsal cinsiyet rollerine uygun hareket etmemişse şiddeti hak ediyor gibi cezalar verilmiştir. Simone de Beauvoir'in “Kadın doğulmaz, kadın olunur” sözüyle de işaret ettiği gibi kadın olmak doğal bir gerçek değil, medeniyet tarihinin bir ürünüdür. Doğuştan gelmeyen, sonradan tanımlanan yemek yapmama, cinsel ilişkiyi reddetme, giyim, gezme gibi yaratılan gerekçeler haksız tahrik sebebi kabul edilemez, varoluşun doğasına aykırıdır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, TRT sanatçısı Hatice kaçmaz dosyasında “Maktulden ayrılmayı aklından geçirmeyen, tersine maktulle bir an önce evlenmeyi arzulayan sanığın, kendisiyle evlenmeyi kabul etmeyen ve ayrılma düşüncesini kendisine hissettirip açıklayan maktule duyduğu hiddetle yanına tedbiren aldığı bıçağı, maktulle konuşmalarının olumlu geçmesi hâlinde kullanmayacağı düşüncesiyle sağ bileğine bağladığı, maktulün kendisinden ayrılma konusunda ısrarcı olması üzerine kapıldığı hiddet duygusunun etkisiyle maktule vurduğu birden fazla defa bıçak darbesi ile ölümüne sebep olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin aralarında geçen görüşme sonunda isteğinin kabul edilmemesinden kaynaklanan duygusal çöküntü ve hiddetin etkisi altında soğukkanlı bir şekilde düşünmesini engelleyecek şekilde aniden gerçekleştiği, telefon görüşmeleri ve buluşmaları arasında yaklaşık bir saatlik zaman dilimi olduğu, tasarlamanın kabulü için gerekli makul bir sürenin geçmediği, diğer yandan olay yerine evlenme isteğinin reddedilmesi ihtimaline bağlı olarak suçta kullandığı bıçağı sağ bileğinin içerisine bağlayarak gelen ve bu nedenle şarta bağlı olarak hareket eden sanığın eyleminde tasarlamanın koşullarının oluşmadığı ve kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir” gerekçesiyle 14'e karşı 5 oyla erkek lehine bir karar verdi. 14 üyenin erkek olması ise aslında tesadüf değil, eril yargının yıllara yayılan çabasının sonucudur.

Ceza Genel Kurulu'nun söz konusu kararının atfettiği önem, bağlayıcı karar olmasıdır. Bu da önceden duruşmada "saygılı tutumundan iyi hal" indirimi alan erkek faillere cezasızlık sağlarken şimdi haksız tahrikle bir cezasızlığın yolunu açacak olmasıdır. Emsal kararla birlikte vicdani kanıyla verecekleri haksız tahrik indirimi için teknik delile bile ihtiyaç duyulmaması hukuksuz uygulamaların yolunu açacaktır. Nitekim Pınar Gültekin dosyasında tam da bu oldu. Pınar’ı katleden fail sorgu aşamasında “Pınar Gültekin benim evli olduğumu öğrendi. Benden menfaat talep etti. Şantaj yaptı. Bu yüzden öldürdüm” dedi. Ancak bu söylem eylemin şiddeti ile doğru orantılı olmadığı için duruşmada “Eve gittik, konuşuyorduk. O esnada çantasından bir bıçak çıkardı. Kendimi korurken bıçak koluma geldi. Panikledim. O yüzden öldürdüm. Bıçak çekmeseydi öldürmeyecektim” dedi. Ancak dosyadaki delil durumuna göre ne bıçak vardı ne de kolda bıçak yarası… Sanığın daha infial yaratacak bir iddiada bulunması gerekiyordu.

Mahkemeye bir mektup yazarak “Beni sarhoş etti. Hemcinslerimle videomu çekti. Şantaj yaparak menfaat talep etti. O yüzden öldürdüm” iddiasında bulundu. İddia üzerine Pınar Gültekin’in geriye dönük iki yıllık telefon kayıtları istendi. Yapılan siber incelemede iddiayı doğrulayan hiçbir veri bulunamadı. Pınar’ın telefonunda iddiayı doğrulayan video bulunamadığı gibi sanıkta herhangi bir kayıt ibraz edemedi. Gerek hazırlık soruşturmasında gerek kovuşturma aşamasında birbirinden çok farklı beyanlarda bulunan bir sanık hakkında kurulan hüküm gerekçesinde yerel mahkeme tarafından neden sanığın son beyanına itibar edildiğine, bunun hangi maddi delille desteklendiğine dair en ufak bir veri bulunmuyor. Çünkü üç farklı iddiayı da somutlaştıran hiçbir delil sanık tarafından sunulamadı. Tersinden yaşam hakkı elinden alınan Pınar Gültekin’in cezalandırılması için delil bulunmaya çalışılıyor. Aslında yerel mahkeme vahşice katliam yapan sanığı değil bir kadını yargıladı. İşlenen suçla illiyet bağı olmamasına rağmen 27 yaşında bir kadının yaşamı, kıyafeti, arkadaşları sorgulandı, delilmiş gibi tartışıldı. Tartışma konusu yapılması gereken husus sanık beyanlarının dosyadaki delilerle örtüşmemesi idi. Pınar’ın gülüşü, oturuşu, giydiği tişört değil, tüm dosya bir bütün halinde değerlendirildiğinde ne ulusal ne de uluslararası hukukta sanık Cemal Metin Avcı’nın vahşice katliam yapmasına neden olacak bir tahrik söz konusu. O yüzden Pınar Gültekin için adalet istiyoruz.

*HDP PM Üyesi


Etiketler : Erkek adalet, Pınar Gültekin, Pınar Gültekin davası, Haksız tahrik indirimi,


...

Mehtap Sert