Kadın Nefretinin Mantığı isimli kitabında Kate Manne yeni bir kavram olan ‘himpathy’ sözcüğünü ‘cinayet işleyen ya da kadınlara şiddet uygulayan erkeklere duyulan sempati’ olarak tanımlıyor. Himpathy birçok şekilde kendini açığa vurabilir
Geçen hafta evli olduğu Ruth’u öldüren Anthony Williams 5 yıl hapis cezası aldı. Cezanın arttırılmasını isteyen ve duruma tepki gösteren feministler, erkeklere sağlanan hoşgörünün dışarıya ‘kadınları öldürmek ağır bir suç değildir’ mesajı verdiğini söylediler.
Ruth’u boğarak ölümüne neden olan Williams işlediği cinayetin tüm sorumluluğunun kendisinde olmadığını iddia ederek pandeminin, yaşadığı anksiyete ve depresyon problemlerini kızıştırdığını söyledi.
Olay, yaşattığı dehşetin dışında daha büyük bir probleme sahip. İngiltere ve Galler’de her üç günde en az bir kadın eski ya da şu anki partneri tarafından katlediliyor. Ben bunu femicide (kadın katliamı) olarak adlandırıyorum. Femicide sözcüğü 17’inci yüzyılda sadece kadın olduğu içi bir erkek tarafından katledilen kadının cinayetini tanımlamak için kullanılmaya başlandı.
Kadın Adalet Merkezi geçtiğimiz hafta bir rapor yayımladı. "Öldüren Kadınlar: Devlet kadınları nasıl suçlu kılıyor" başlıklı rapor şiddete ve tacize maruz kalan yüzlerce kadının partnerleri tarafından öldürüldüğünü, erkekleri öldüren az sayıdaki kadının (öldürülen erkek tarafından şiddete ve tecavüze maruz kalan) büyük çoğunluğunun bunu yapmaya zorlandığını ortaya çıkardı.
Ayrıca ev içi şiddet sonucu 2008 ila 2018 yılları arasında 840 kadın İngiltere ve Galler’de eski ya da o anki partnerleri tarafından öldürüldüler. Ve pandemi boyunca kadınlara yönelik şiddet ve cinayet olaylarında ciddi oranda artış yaşandı.
Suçbilimi uzmanı Profesör Jane Monckton-Smith, artan kontrol etme isteği ve intihar tehdidi dahil, erkeklerin kadınları öldürmesini 8 ayrı aşamada ele alıyor. Pandemi ya da karantinanın cinayete neden olmadığını söyleyen Monckton-Smith "Covid bazı tehlikeli istismarcıları gölgelerden çıkarıyor ve bu farklı’ ifadelerini kullanıyor.
1990 yılında ‘Kadınlar için Adalet’ platformunu şiddet gördüğü erkeği öldürmekten suçlu bulunan kadınları savunmak ve öldürdükleri kadınların sadakatsiz olduğunu söyleyerek cinayet suçlamasından kurtulan erkeklerle mücadele etmek için kurdum.
Bir kadının bir erkeği öldürdüğü nispeten nadir olan durumlarda kadına ‘Uğradığın şiddet çok ağırsa neden ayrılmadın?’ diye sorulur. Ama birlikte olduğu kadını ‘sadakatsiz olduğu ya da dır dır ettiği için’ öldüren bir erkeğe asla ‘neden ilişkiye devam ettin?’ sorusu sorulmaz.
Yıllarca süren feminist kampanyalara rağmen aile içi şiddetin bir sonucu olarak ölümler söz konusu olduğunda neden bu kadar az şey değişti? 1991 yılında ‘dır dır’ etiği için evli olduğu kadını öldüren Joseph McGrail’in davasını hatırlıyorum. Ve bu davada katile hapis cezası verilmedi. Bu olaydan 10 yıl sonra bir kadını öldüren Les Humes isimli erkeğe sadece 7 yıl hapis cezası verildi. Katilin cevabı ise şuydu: Beni terk etmeyi planlıyordu. Kendimi kaybettim.
Kadın Nefretinin Mantığı isimli kitabında Kate Manne yeni bir kavram olan ‘himpathy’ sözcüğünü ‘cinayet işleyen ya da kadınlara şiddet uygulayan erkeklere duyulan aşırı sempati’ olarak tanımlıyor. Himpathy birçok şekilde kendini açığa vurabilir. Erkekleri trajik kurbanlar olarak resmetmek ve bunun sonucunda da ölen kişiyi başına gelenlerden ötürü sorumlu tutmak himpathye örnek olabilir.
2012 yılından beri öldürülen kadınları sayan Counting Dead Women platformunun kurucusu Karen Ingala Smith, 10 yıldır takip ettiği cinayet oranlarında hiçbir değişimin olmadığını söyleyerek erkeklerin kadınları öldürmeye devam ettiğini belirtti. "Hala aynı bahaneleri duyuyoruz" sözlerini kullanan Smith, "Erkekler sürekli: Beni buna o itti, maddi meseleleri düşünüyordum, kendimi kaybettim… diyorlar" dedi.
Kadınları öldüren erkeklere duyulan sempati hayatlara mal oluyor. 2003 yılında Lana Clarkson’ı öldüren Phil Spector aynı yıl hayatını kaybettiğinde BBC’nin manşeti onu ‘yetenekli ama kusurlu fabrikatör’ olarak tanımlıyordu. Spector’un kusuru bir kadını öldürmek ve başkalarına dönük uzun süreli tacizde bulunmaktı. Spector, ölmeden önce 4 kadına silah doğrultmuştu. Çünkü kadınlar onu reddederek ‘kızdırmışlardı’.
Sally Challen gibi kadınlar soğukkanlı birer katil katilmiş gibi lanse edilerek haksız yere ağır cezalara maruz kalırken, kadınları canice öldüren erkekler bu şiddetlerine her zaman bir bahane buluyorlar. Kurumsallaşmış cinsiyetçilik çok sayıda kadının ölümüne neden olurken hükümetler biran önce harekete geçmeli. Sesimizi erkek şiddetine karşı yükseltmenin tam zamanı. Kadınların yaşamı buna bağlı.
*Çeviri: Mehmet İnanç
*Kaynak: https://www.standard.co.uk/comment/sympathy-men-domestic-abuse-anthony-williams-murder-wife-b921219.html