Pandemi ve çevresel kriz, ekonomik sistemimizin acımasızlığını açığa çıkardı. Feminist bir yaklaşım cevap olabilir
Feminist ekonomistler, bir ekonominin amacının, yaşamın her biçimiyle hayatta kalmasını ve gelişmesini desteklemek olduğunu uzun süredir savunuyorlar. Bu apaçık görünebilir, ancak örtük olarak zıt nedenselliği varsayan hakim görüşü tersine çevirir: “Ekonomi, yalnızca insan aktörlerin saygı duyması gereken kendi yasalarına göre çalışır." Bu piyasa köktenci perspektifte, ekonomi, refah veya yıkım sağlayabilen ve kendi adına yapılan fedakarlıklar da dahil olmak üzere, her türlü önlemle yatıştırılması gereken potansiyel öfkeli bir tanrıdır.
Yine de ekonomi, piyasaları ve kurumsal biçimleri ile demokratik iradeye göre düzenlenebilen ve yeniden biçimlenebilen insan yaratımlarıdır. Bu demektir ki, ekonomi politikaları sosyal ve çevresel hedeflere uygun hale getirilebilir ve getirilmelidir.
Bu, eskiden son derece boş bir ümit, hatta tuhaf bir bakış olarak görülürdü. Fakat pandemi ve iklim değişiklinin ortaya çıkardığı tehditler ve diğer ekolojik yıkımlar, bu görüşe yankı kazandırdı. Yine de, temel fikir biraz karışık ve yapılandırılmamış gibi görünebilir, çünkü uygulama için pratik stratejilerden ziyade iyi niyetle dolu.
Bakım işi ve çevre sınırsız değil
Birleşmiş Milletler Kadınları, ekonomiye feminist bir yaklaşımın çıplak kemiklerine çok ihtiyaç duyulan eti koyan "Sürdürülebilirlik ve Sosyal Adalet için Feminist bir Plan" üretti. Plan, ekonominin işleyişine dair problemleri yeniden gündeme getirmekle kalmayacak, politikalar için yerel, ulusal ve uluslararası net esaslar da belirleyecek. Bu, insan potansiyelinin doğayla uyum içinde adil bir şekilde gelişmesini sağlama hedefine dayanırken, herkes için sürdürülebilir geçim kaynakları da temin ediyor.
Ekonomi politikalarının, sürdürülebilir hizmete, toplumsal cinsiyete ve sosyal adalete göre belirlenmesi kabul edildiğinde, devamı nasıl gelecek? Öncelikle, ücretsiz bakım işi ve çevre (bu zamana kadar etkili bir şekilde olduğu gibi) ücretsiz olarak kullanılabilecek ve maliyet veya sonuç olmadan tüketilebilecek sınırsız kaynaklar olarak ele alınamaz.
Ekonomik kuruluşlar ve politikalar bakım işinin ve doğanın katkılarını tanımalı, bununla da kalmayarak, onları toplumsal olarak değerli kılmaya ve gelişecekleri koşulları sağlamaya yönelmelidir. O zaman, ekonomik politikanın bir önceliği, bakım, agro-ekoloji (ekolojik tarım) ve merkezi olmayan yenilenebilir enerji gibi stratejik yeşil sektörlerde kaliteli işlerin yaratımına döner.
Bakım işine, bir mal veya aile zorunluluğunun kişisel bir seçimiymiş gibi değerlendirmeden yatırım yapmak kesinlikle çok önemli. Daha ziyade, bakım işi, bu işi yapan işçilere tatmin sağlayacak olan ekonomik ve kaliteli bakım hizmetinin genişletilmesiyle birlikte, uygun fiyatlı ve yeterli kaynak sağlanacak ve düzenlenecek kolektif bir iyilik olarak görülmeli. Ücretsiz bakım hizmeti verenlere, ücretsiz aile izni ve evrensel çocuk ödenekleri verilmeli, sosyal ve finansal destek de artırılmalıdır.
Sistemi yeniden inşa etmek
Toplu sözleşme hakkı, geçim maaşı, iyi çalışma koşulları ve sosyal koruma dahil, emekçiler için temel koruma sağlayan kuruluşlar ve yönetmelikler güçlendirilmeli, yapılar ve sistemler cinsiyete daha duyarlı hale getirilmeli. Gayri resmi ekonomide işçi hakları özellikle önemli çünkü kadınların, küçük ölçekli çiftçiler, ev içi işçiler, evden çalışan endüstriyel taşeron işçiler, atık toplayıcıları, küçük perakendeciler ve gıda satıcıları olarak sayıları hızla artıyor. Cinsiyete duyarlı sosyal koruma sistemlerinin genişlemesi, çevresel krizin derinleşmesinin de yol açtıkları dahil olmak üzere, gelecekteki sarsıntılara karşı daha büyük bir sosyal direnç sağlarken bile, talebin artırılmasına dair makroekonomik avantaj sağlar.
Hem sağlıksız, hem de çevresel anlamda feci ve ekonomik olarak eşitsiz durumda olan küresel gıda sistemi ise çöküşte. Bu noktada, sistemin, çeşitli mahsul üretimlerini, yerel, ulusal ve bölgesel pazarlar için sürdürebilir yollarla desteklemek, herkes için gıda güvenliği sağlamak, biyolojik çeşitliliği teşvik etmek ve özellikle, kadınlar da dahil küçük üreticilere geçim güvenliği sağlamak için aşağıdan yukarıya yeniden inşa edilmesi gerekiyor.
Eli kulağında çevresel felaketin önüne geçmek için ihtiyacımız olan şey, üretim ve tüketimin sürdürülebilir modellerine hızlı bir geçiş yapmak. Merkezi olmayan, yenilenebilir enerji sistemleri artık daha uygulanabilir durumda. Ayrıca bu sistemler, kadınlar için daha fazla iş sağlarken, çevreyi kirleten, ekolojik hasara yol açan geleneksel pişirme yakıtlarına alternatif sunuyor ve ücretsiz bakım işinin angaryasını azaltıyor.
Yatırımın önemi
Bütün bunlar, ekonomik toparlanmayı sağlamak ve yapısal dönüşümün temelini atmak için büyük bir kamusal yatırım hamlesi gerektiriyor. Bu da ulusların, ilerici makroekonomik politikalar ve çok taraflı işbirliği yoluyla, özellikle çok uluslu şirketlerin ve en zengin insanların en fazla katkıyı yapmasını sağlayan, vergi iş birliği yoluyla, “mali alanlarını” genişletmelerine izin veren küresel bir mimari gerektiriyor. Bakım işi ve çevreyi korumayı destekleyen kamu harcamaları, “yardım” veya tüketimden ziyade, küresel kamu yatırımının bir parçası olarak görülmeli.
Bugünlerde ne zaman ortaklıktan bahsedilse, odak noktası devletlerin riskleri üstlendiği ve kurumsal yatırımın maliyetlerini sübvanse ettiği “kamu-özel ortaklığı” oluyor. Ancak bunların, Covid-19 aşı deneyiminin aksine, insanları ve çevreyi kârın üzerine koymayı öncelik haline getirmesi gerekiyor.
Aynı zamanda, devletlerin yaşam ve doğaya ilişkin tüm alanlarda, yeniliği teşvik edebilmeleri için hükümetlerin muhatap olarak ailelere, toplum kuruluşlarına ve küçük işletmelere odaklanması önemli.
Bu tür gelişmiş katılım, devletlerin, ulusal sınırların içinde ve ötesinde devlet dışı aktörlere daha çok hesap verebilme sorumluluğu ile birlikte, daha fazla sorumluluk sahibi ve duyarlı olmasını gerektiriyor. Feminist hareketler ve sivil toplum kuruluşları, hem devlet hem piyasa gücünü dengelemek ve ötekileştirilen ve dışlanan gruplara ses olmak konusunda esastır ve birlikte çalışmaları gerekir.
*Çeviri: Derya Doğan