Soma ve Ermenek madencileri, son iki aydır verdikleri mücadele ile gündemde. 'Öyle mi alay komutanı' isyanı her geçen gün büyürken, direnişin içinde yer alan Emel Tunçdemir ile 'yer altında' kadın olmanın zorluklarını ve direnişini konuştuk
Direnişleri, yaşadıkları, saldırılar, hakları ve sözleri çok konuşuldu, çok sahiplenildi. Bütün Türkiye onlara hak verdi, yanlarında oldu. İşte o direnişçilerden biri de Emel Tunçdemir. Emel, "ezberlerin" aksine eline kazmayı almış bir maden mühendisi. 'Yapamaz' diyenlere, 'direnemez' diyenlere inat 70 günü aşkın bir süredir madencilerle alanda. Mütevazi mi mütevazi ve en önemlisi kararlı mı kararlı bir kadın. Direnişini dünya gördü, duydu ancak kendisi fazla göz önünde değil. Emel ile direnişini, yaşadıklarını ve bir kadın olarak mücadele etmenin hissettirdiklerini konuştuk.
* Öncelikle bize biraz verdiğin bu mücadeleden ve kendinden söz eder misin?
Karaman ili Ermenek ilçesine bağlı Cenne Linyit Kömür İşletmelerinde 7 yıldır çalışıyorum. 2019 Aralık ayında maaşlar yatmadigi için iş bırakma eylemi yapmıştık ve ondan sonra patron bizleri aklınca cezalandırmak için ocakta üretimi durdurdu. Mart 2020'de iş yerinden çıkış aldım ve 31 ağustos 2020'de 14 ay maaş alamadığımız için eyleme başladık.
İşçi arkadaşlarım beni de aradılar "bu direnişe katılır mısınız" diye. Ben bu arkadaşlarımla yerin altında ölümle burun buruna çalışmışım ve bu mücadeledeyi de onlarla birlikte yürütmek elbette benim için gurur verici. Öyle başladı yani.
* Cinsiyetlendirilmiş meslekler vardır ve bazı meslekler için "Bu kadınlara göre değil' denir. Sen de tam böyle bir meslek yapıyorsun; bunu seçmek ve sürdürmek zor olmadı mı senin için? Nasıl tepkilerle karşılaştın?
Bugün bile hala şaşkınlık içinde tepkiler alıyorum; "Sen de iniyor musun yeraltına" sorularına gülümsüyorum. Tam 7 yıl emek verdim yeraltında. 'Yapamazsin' dediler, 'kadın bu yapamaz' dediler. Ama kadın isterse yapamayacağı şey yoktur.
* Türkiye'de bir işçi olarak hak aramak zor, fakat bir kadın işçi olarak hak aramak daha da zor olmalı. Bu konuda sen ne düşünüyorsun?
Türkiye'de kadın erkek farketmeksizin işçilerin haklarını almaları oldukça zor. Ve bu süreç yüzyıllardır devam etmekte. Her sektörde olduğu gibi maden sektöründe daha fazla sömürü, kölelik ve hadi hadi sistemi var.
Kadın işçi olarak madende çalışmak özellikle de yer altında çalışmak oldukça güç çünkü erkek çoğunluklu bir iş kolu olduğu için daha fazla eril davranış biçimlerine maruz kalabiliyorsun, sözlü tacizler, fiziksel tacizler oluyor, bunlara karşı kadınlığımı unutup erkek gibi davranış biçimine girebildim çünkü kendimi bu şekilde korumayı düşündüm. Aslında işçilerin tacizlerinden ve baskılarından daha çok patronların baskısı hep üzerimde oldu bununla mücadele etmek beni daha da zorladı.
* Direnişin süresince tek kadın olarak nasıl tepkilerle karşılaştın?
Aslında maden iş kolunda çalışan çoğu erkek işçi olduğu için bir kadın mühendis olarak benim bu direnişe katılmam işçi arkadaşlarımın eşlerinin de direnişe katılmasını sağladı. (Aslında kadın evde sabah 4'te kalkar işe gönderir eşini, nasıl zorluklarla işe gittiği bilir ve bu mücadeleye katılmaları onlar için zor olmadı.) İşçiler açısından ilginç ve şaşırtıcı gelmiş olabilir çünkü beyaz yakalıydım, amirleriydim benim de direnişe katılmam onlara güç verdi. Mücadeleye daha sıkı bir şekilde sarılmalarına sebep oldu. Ailem bu konuda çok destek verdi çünkü haklı bir mücadele yürütüyoruz.
* Peki direniş nasıl gidiyor, 70 günden fazladır sen de alandasın yılmadan. Ailelerle, arkadaşlarla ve zorlukları nasıl?
Moralimizi yüksek tutuyoruz. Sohbet, tiyatro, şarkı söyleme, kitap ve sendika uzmanlarının ve genel başkanının birlikte kesintisiz bir şekilde bizimle olmaları bizi motive ediyor. Bu direnişe başladığımızda "ölmek var dönmek yok" dedik. Jandarma tarafından darp edildik, biber gazına maruz kaldık ama yıkılmadık.
* Ankara'ya yürüyüş girişminiz engellendi ve yeniden yürümeyi planlıyor musunuz?
Bugün 77. gün ve direnişimizin süresince çalmadığımız kapı kalmadı; belediye başkanları, kaymakamlık, valilik, Enerji Bakanlığı hepsine derdimizi anlattık. Bizler sadece alın terimizin karşlığını istiyoruz. Sanki sadaka istiyormuşuz gibi muamele görmek bizleri üzüyor. Açıkçası sadece bir tane adamın karşında durması gereken devlet, hakları gasp edilen emekçilerin karşısında duruyor. Çözüm sürecinde olduklarını söylüyorlar, çözüm olmazsa Ankara'ya ne pahasına olursa olsun yürüyeceğiz.
* Son olarak şunu sormak istiyorum; Her geçen gün büyüyen bir destek var mücadelenize, bu sence nasıl mümkün oldu? Karşınızda ciddi de bir "güç" varken hem de.
Karşımızda duran güce karşın Türkiye'nin her yerinde emekçiye değer veren emeğe saygı duyan milyonlar var onlar sayesinde dimdik ayaktayız. Çünkü biliyoruz ki biz 50 kişi yürürken arkamızda emekçi insalar var . Bizim kimseden korkumuz yok ve bu direnişi birleşe birleşe kazanacağız.