Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
No Result
View All Result

Yeni 15-16 Haziran’lar Mayalanıyor

Oya Açan Oya Açan
15 Haziran 2025
Yazı
0
Yeni 15-16 Haziran’lar Mayalanıyor
0
SHARES
50
VIEWS
Facebook İle PaylaşTwitter İle Paylaş

“Düş değil bu hayal değil
 Yetmiş bin dev işçim kalktı yürüdü.
 Kokuşmuş düzene sahip çıkanın
 Alnın çatına baktı yürüdü…

 Nasırlı elinde gürz gibi kini,
 Güneş tepesinde kızıl bir sini,
 Sağır beyinlere ayak sesini
 Paslı çivi gibi çaktı
 Yürüdü yürüdü yürüdü”

—Âşık İhsanî

15-16 Haziran, Türkiye işçi sınıfı tarihinin en kitlesel, en görkemli direnişlerinden biridir. O, “Türkiye’yi Sarsan İki Uzun Gün”dür. İşçi sınıfının bu görkemli tarihsel eylemi, burjuvazinin sendikalar kanunuyla toplu sözleşme, grev ve lokavt kanunlarını değiştirmeye kalkması üzerine patlak verdi. Yapılmak istenen değişikliklerle işçilerin sendika seçme özgürlüğü yanında TİS ve grev hakları da kuşa çevrilmek isteniyordu.

Sınıfın buna tepkisi beklenmedik ölçüde sert oldu. İstanbul’un yanı sıra Gebze ve İzmit’teki fabrikalarda üretim durmakla kalmadı, işçiler on binler halinde caddelere aktılar, yolları ve meydanları zapt ettiler. DİSK’in çağrısıyla 15 Haziran günü 70 bin civarında işçi harekete geçti. Eylemler 16 Haziran’da da devam etti. İki gün süren eylemlere 150 bin kişi katıldı.

15-16 Haziran, 1960’lı yılların başlarından itibaren yıldan yıla yaygınlaşarak yükselen bir eylem grafiğinin doruk noktasıydı. 15-16 Haziran; Kavel, Demirdöküm, Ülker, Singer gibi öncü ve militan çıkışlar üzerinden yükseliyor, önüne geçilmez bir dalga gibi sürekli büyüyordu.

Burjuva devlet cephesi

“Telefonlar, telsizler çalışıyor, gözlemci olarak yollara çıkarılan görevliler, amirlerinin odasına ceketlerini düğmeleyerek, kravatlarını düzelterek giriyor ve değişik haberleri, soluk soluğa heyecan duyarak bildiriyorlardı:
 ‘Fabrika avlusunda beşi bir araya geldi, fısıldaştılar, ayrıldılar, az sonra bütün dairelerde işler durdu, ‘oturma grevi’ başladı. Ama bununla da yetinmediler, ‘Kanun değişinceye kadar direneceğiz’ diye bağırarak cümle kapısını açtırdılar, sokağa çıktılar.’

‘Maden-İş, Lastik-İş, Kimya-İş, Gıda-İş sendikalarının temsilcileri hareketi başlatmış efendim… Fabrika müdürlerinin beyanı bu efendim. Basın-İş ile Hür Cam-İş sendikaları da üyelerini sokağa çıkarmış efendim… Hayır efendim, henüz hiçbir vukuat yok efendim. Yalnız postanelere yüzlerce telgraf verilmiş efendim. Sayın Cumhurbaşkanı’na, Başbakan Beyefendi’ye, bir de Millî Güvenlik Kurulu’na efendim, protesto telgrafları vermişler efendim. Memurlar telgrafları çekmeden müdürlerine göstermişler efendim. Hayır efendim, hiçbir hakaret, hiçbir suç unsuru yokmuş telgraflarda… Peki efendim, bendeniz Kartal-Gebze bölgesine hareket edeceğim efendim…’

‘Kartal’da Başbakanımızın biraderine ait olduğu söylenen Haymak Fabrikası’nda çatışma oldu efendim. Türk DemirDöküm, Sungurlar, Otosan, Singer, Arçelik, Hover, Rabak, Profilo, Philips, Elektro-Metal, Uzel Traktör, Magirus, Gıslavet, AEG-Eti, Türk Kablo, Aygaz, Grundig, Simko, Auer, Çelik Endüstri… İşçi sayısı mı? 70-80 bini bulur efendim…’”

Direnişçi işçilerin dilinden…

“İzmit’ten işçiler yürüyordu. İstanbul’da DemirDöküm, Sungurlar, Auer, Pancar Motor… yarımşar saat arayla yürüyüşe çıktılar. Haliç’i düşün… Tüm fabrikalar birbirlerine haber vererek gidiyordu. Bir tanesi boşaldı mı, arkasından öbürü, öbürü diye devam ediyordu. Mevcut düzene karşı bir mücadeleydi bu. İlk önce DemirDöküm ve karşısında Elektrometal çıktı yürüyüşe. DemirDöküm’ün karşısındaki gecekondu bölgesindeki işçiler indi; karısı, çoluğu çocuğuyla… Bahariye Mensucat, Balata Fabrikası, Rabak… İşçilerin hareket edeceği yerler biliniyordu. Kâğıthane işçileri hareket edecek, biz bilirdik; DemirDöküm işçileri öncülüğü yapıyorsa birçok fabrikayı sokağa dökerlerdi. Kablo fabrikaları, Singer var, Gebze işçileri var. İki yakanın işçileri birleşmesin diye köprüyü kaldırdılar. İzmit’ten gelen işçilerle bu taraftan Topkapı’dan ve Alibeyköy’den gelen fabrikaların birleşmemesi ve büyük bir güç hâline gelmemesi içindi bu. Biz Sungurlar’dan çıktık yürüyüşe. Kelimelerle anlatılamayacak bir duygu. Bu sistemin karşısında mutlaka bizi esenliğe çıkaracak bir sistemin olduğunu düşünüyorduk.”

Bembeyaz önlükleriyle dalgalanan işçi kadınlar

“Beyaz önlük ve ayakkabılarımızla ‘haydi’ lafını duyar duymaz çıktık. İşçileri temsilcileri olarak biz yönlendiriyorduk. Topkapı’daki ampul fabrikasının önüne gelince ‘oturun’ dedim, bembeyaz önlükleriyle insanlar dalgalanıp oturdular. Polis kordonuna alındık. Geri dönmek üzereyken ‘biz buradan geçeceğiz’ diye karar verdik ve kadın-erkek el ele, kol kola kenetlenip polisi yardık. Askerleri de geçtik. Bunları nasıl yaptık, hâlâ anlamış değilim!.. Keşke 17’sinde de yürüseydik…”
 — Nurten Arıcan, Abdi İbrahim İlaç Fabrikası işçisi, Kimya-İş işyeri temsilcisi.

“…Çelik yığını hâlindeki bir tank, akan insan nehrinin yatağındaki son gediği de ağır ağır ilerleyerek kapatmak üzere. Tankla burun burunayız! Yüzlerce el, çelik paleti tutuyor. Tankın üstünde askerler, ellerinde silah, parmakları tetikte! Kara önlüklü bir işçi kadın attı kendini tankın önüne! ‘Çiğne beni, çiğne!’ Bir an duraksıyor tank. Saliselik bir süre. İşçiler uçtu mu, sıçradı mı, şahlandı mı? Elleri tetikteki askerlere sarılıveriyorlar. Kara önlüklü genç kadın paletin önünde. Şimşek gibi bir kadın sesi: ‘Çiğne beni, çiğne!’”
 — Kemal Yalçın

“Kitaplarda, romanlarda okuduğun ama bizden önceki kuşakların hiçbir şekilde bu çapta tanık olamadığı birçok şeye biz tanık olduk. Belki bir devrimin olabileceğini, bir hayalin dışında bu gücü görmek… Gerçekten bir şeyin yapılabileceğini ve bunun bir hayal olmadığını hissettik.”
 — Jülide Aral

İşçilerin kararlılığının dindirilememesi üzerine İçişleri Bakanı, Vali ve DİSK yöneticileri İstanbul’da toplantı yaptı. 16 Haziran akşamüstü İstanbul ve Kocaeli’de sıkıyönetim ilan edildi. Yirmi bir DİSK yöneticisi gözaltına alınırken, 5 binin üzerinde işçi önderi işten atıldı. Yasa değişikliğine direnen pek çok fabrikanın işçisi üretimi durdurma eylemine devam etti. Bu nedenle bazı sanayi bölgeleri askerî birlikler tarafından denetim altına alındı.

O günkü DİSK’in yerinde bugün yeller esiyor

70’lerin ikinci yarısından başlayarak üretim örgütlenmesi farklılaştı. Üretim binlerce parçaya bölünerek küçük ve orta boy işyerlerinden bir tedarikçi çevreleyen firmalar ağı yaratıldı. Yarı zamanlı, çağrı ile çalışma, eve iş verme ve fason üretim, tek bir işyerinde bile toplu pazarlık zeminini ortadan kaldırdı. Başından beri sendikalı ve sendikasız işçiyi, vasıflı ve vasıfsız işçileri, kadroluyla taşeron işçiyi, çalışan ile işsizi, erkek işçiler ile kadın ve çocuk işçileri, Türk işçiler ile Kürt ve göçmen işçileri birbirinin karşısına diken burjuvazi, sınıfın öfkesini birbirine yöneltmede yol aldı. İşçi sınıfı paramparça edildi.

Sınıfın taşeronlaştırma ve özelleştirme ile başlayan ve mevcut sendikal anlayışın da buna paralel olarak iyice çözülüp sarılaşmasıyla derinleşen örgütsüzleştirme hâli, neredeyse tüm tarihsel kazanımların el konulmasına suç ortaklığı eder hâldedir. Sınıfın örgütsüzleşmesinin derinliği büyüdükçe saldırılar da tırmanıyor.

Fakat şimdilerde, sendikasızlaştırma ve sınıfın onuruna yönelik saldırıların ayyuka çıktığı günlerde bu örgütsüzlük hâlinin dip noktasından yeni bir arayış filizleniyor. Son dönemde yaşanan direnişlerin ezici bir kısmı çıkışını sendikalaşma ve buna yönelik kıyımlardan alıyor. Temel Conta, Toros Tarım, Queen Çiçekçilik, Aroma işçilerinin direnişi, DYO Boya, Portakal Plastik grevleri… Uzayıp giden bir liste var.

Bu listeden de anlıyoruz ki, tüm kazanımları elinden alınan işçi sınıfı, kendisini bu cehennemî koşullardan çekip çıkaracak öz örgütlülüklerinden başka bir gücün olmadığını yaşayarak görüyor ve şu ya da bu şekilde yeniden örgütlenme yönelimine giriyor. Kaderini eline almak, nasıl bir sendika istiyorsa onu kendi elleriyle yaratmak için direniyor. İstanbul’dan Amed’e, Urfa’dan Bursa’ya… Dört bir yanda işçiler, emekçiler hakları ve kazanımları için direnmeye devam ediyor. Yeni bir 15-16 Haziran ihtiyacı her geçen gün daha da yakıcılaşmış biçimlerde kendisini hissettiriyor. Sınıfın mevcut bilinç ve örgütlülük düzeyi bunu gerçekleştirme noktasından henüz uzak gibi görünüyor; ne var ki gerek 15-16 Haziran, gerek Gezi, gerek Metal Fırtına, gerekse son halka olarak 19 Mart sonrasının gençlik isyanı, görünürde hiçbir belirti hatta umut işareti yokken “olmaz” diye düşünülenin görkemli bir gerçek olarak karşımıza çıkabileceğini gösteriyor.

Elbette sadece bu umut ve güvene yaslanarak bekleyemeyiz. Alttan alta mayalanan dip akıntıyı hızlandırmak için elimizden geleni fazlasıyla yapmak zorundayız. Mayalanmakta olan yeni 15-16 Haziran’lar, tıpkı tarihsel öncülü gibi yerleşik anlayış ve alışkanlıkları altüst edecektir. İçten içe çürümüş olanı bir kenara süpürecektir. O zaman olduğu gibi günümüzde de işçi sınıfının var olup olmadığını sorgulayan ya da onun gücüne güvensizliği teorize edenlere “Ben buradayım, vardım, varım ve var olacağım!” diyecektir.

Etiketler: 16 haziran dünya ev işçileri günüDemirdökümİşçi kadınlarİşçi SınıfıKadın DayanışmasıKadın MücadelesiKavelSayı 120SingerÜlker
Önceki İçerik

Kadınların Politik Yürüyüşü: Toplumsal Barış ve Demokratik Çözüm

Sonraki İçerik

Demokratik Toplumu Düşünürken; Kuram-Eylem Olarak Sivil İtaatsizlik ve Kadınlar*

Sonraki İçerik
2013’te Nusaybin'de Suriye sınırına yapılan 'güvenlik duvarı'nı protesto eden Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan

Demokratik Toplumu Düşünürken; Kuram-Eylem Olarak Sivil İtaatsizlik ve Kadınlar*

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.