Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
No Result
View All Result

İranlı Kadınlar, Sivil İtaatsizlik ve Mahsa Amini’nin Ölümünden Sonra Yaşanan Değişimler

Ilaria Larusso, Margherita Ceserani, William Kingston-Cox, Shahin Modarres - Iran Team Ilaria Larusso, Margherita Ceserani, William Kingston-Cox, Shahin Modarres - Iran Team Ilaria Larusso, Margherita Ceserani, William Kingston-Cox, Shahin Modarres - Iran Team Ilaria Larusso, Margherita Ceserani, William Kingston-Cox, Shahin Modarres - Iran Team
15 Haziran 2025
Çeviri
0
İranlı Kadınlar, Sivil İtaatsizlik ve Mahsa Amini’nin Ölümünden Sonra Yaşanan Değişimler
0
SHARES
46
VIEWS
Facebook İle PaylaşTwitter İle Paylaş

Yıllar boyunca İranlı kadınlar, haklarını savunmak için zorluklara göğüs germiş ve sivil itaatsizliği mücadele yöntemi olarak benimsemiştir. Amini’nin ölümü, eşit haklar, ifade özgürlüğü ve baskıcı yasaların kaldırılması taleplerini yenileyen bir kıvılcım olmuştur. Ancak bu çabalar devletin sert tavrı ile karşılaşmış; kadınlara yönelik sistematik saldırılar ve ifade özgürlüğünün kısıtlanmasıyla yanıt bulmuştur

Giriş
16 Eylül 2022’de İran ahlak polisi (Rehberlik Devriyesi) 22 yaşındaki İranlı kadın Mahsa Amini’yi, hükümetin zorunlu kıldığı başörtüsünü düzgün şekilde takmadığı gerekçesiyle gözaltına aldı. Gözaltı sürecinde, İran yetkilileri Amini’nin kalp krizi geçirdiğini ve bu nedenle hayatını kaybettiğini açıkladı. Ancak birçok tanık, Amini’nin yoğun fiziksel şiddete maruz kaldığını ve ölümünün doğrudan İran polisi tarafından uygulanan şiddetin sonucu olduğunu bildirdi.

Mahsa Amini’nin ölümü, ülke genelinde geniş çaplı protestoların ve toplumsal hareketliliğin başlamasına yol açtı; bu süreç, genel olarak “Mahsa Amini protestoları” olarak anılmaktadır. Bu hareketin savunucuları, İran rejiminin devrilmesini, kadınların sivil ve siyasi haklarının yeniden güvence altına alınmasını, zorunlu başörtüsü ve diğer dini ahlak yasalarının kaldırılmasını ve Rehberlik Devriyesi’nin feshedilmesini talep etmektedir. Ancak Amini’nin ölümü, İran’daki sisteme karşı direnişte yaratıcı bir güçten ziyade katalizör işlevi görmüştür.

Bu bağlamda, bu makale zorunlu başörtüsü yasalarının yürürlüğe girdiği 1979 yılından itibaren İran’daki kadın hareketinin tarihini ve İranlıların hükümete karşı sivil itaatsizlik tarihini inceleyerek, Mahsa Amini’nin ölümünden bu yana herhangi bir değişiklik olup olmadığını değerlendirmeyi amaçlamaktadır.

1979’dan Sonra İran’da Kadın Hareketi
1979’da Humeyni liderliğinde teokratik rejimin iktidara gelmesi, İran’da köklü dönüşümlere yol açtı. Özellikle kadınlar açısından 1979 Devrimi sonrası hayatın her alanında ciddi değişiklikler yaşandı. Şah döneminde uygulanan ve kadınların bazı kazanımlarını içeren Beyaz Devrim süreci, devrim sonrası Şeriat yasalarının katı yorumlanmasıyla büyük ölçüde geriledi. Örneğin, Humeyni iktidara gelir gelmez 1967 tarihli Aile Koruma Yasası yürürlükten kaldırıldı; kadınlar ve annelerle ilgili haklar ortadan kaldırılarak ataerkil normlar yeniden tesis edildi.

Öte yandan, kadınların haklarının kısıtlanması, bu gerilemeye karşı seslerini yükseltmelerine yol açtı. Devrim sonrası ilk kadın protestosu, 1979 Uluslararası Kadınlar Günü’nde zorunlu başörtüsü uygulamasına karşı sembolik olarak gerçekleştirildi. İran’daki kadın hareketlerinin özgünlüğü, cinsiyet eşitliği savunusunun hem İslami hem de sosyalist-liberal temellere dayanmasında yatar. İran feminizminin yerel özgünlüğü; farklı ve bazen çelişkili fikirlerin kadın özerkliği ve gerçek güçlenme hedefi etrafında birleşebilme kapasitesinde kendini gösterir. 1930’ların ikinci yarısında Şah’ın peçe yasağına karşı gerçekleştirdikleri protesto sembolik bir anlam taşımaktadır; çünkü devrim sonrası dönemde aynı hareket, tamamen zıt bir sebeple sokaklara çıkmıştır.

İslam Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında kadınlar, yeni rejimle ellerinden alınan bazı kamusal alanları ve yargı haklarını yeniden kazanmak için mücadele etti. 1980-1988 İran-Irak Savaşı sırasında kadınların aktif katılımı din adamları tarafından takdir edildi. Ancak 1989’dan sonra Ayetullah Hamaney’in sert dini yönetimi, kadınlar aleyhine cinsiyet eşitsizliklerini artırdı. 1992’de kurulan Zanan dergisi gibi kadın temelli yayınlar, özgürlük ve hak taleplerinin yayılmasında önemli rol oynadı. 1997-2008 yılları arasında reformcu ve muhafazakâr hükümetler arasında dalgalanmalar yaşandı. Muhafazakâr lider Ahmedinejad, cinsiyet eşitliği konusundaki sert tutumuyla tanındı; Zanan dergisini kapattı ve “Bir Milyon İmza” kampanyasına katılan aktivistleri tutukladı. 2009’daki tartışmalı seçimler sonrası sosyal hareketlerle hükümet arasındaki gerilim zirveye çıktı; bu dönemde kadınlar, Yeşil Hareket’in sokak eylemlerinde önemli rol oynadı. Kadınların desteklediği şiddet içermeyen protestolar devlet tarafından sertçe bastırıldı; Neda Agha-Soltan gibi siviller hayatını kaybetti, binlerce kişi gözaltına alındı ve işkence gördü.

2013’te başlayan Ruhani dönemi, kadın hareketi açısından kısmi yasal kazanımların yaşandığı ancak köklü değişimlerin gerçekleşmediği bir dönem olarak değerlendirilebilir. Çok sayıda aktivistin hapis cezalarına çarptırılması, Sahar Khodayari’nin futbol maçı izlediği için tutuklandıktan sonra intihar etmesi gibi olaylar, İranlı kadınların zorlu koşullarını gözler önüne sermektedir. Bu nedenle, Eylül 2022’de Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından gözaltına alınmasının ardından patlak veren yeni isyanlar sürpriz olmamıştır.

Mahsa Amini’nin Ölümünün Ardından İranlı Kadınlar
 Mahsa Amini’nin ölümünün ardından başlayan protestolar, İranlı kadınların sesini hem ülke içinde hem de sosyal medyanın gücüyle küresel ölçekte duyurma kapasitesini bir kez daha göstermiştir. 16 Eylül’den itibaren yakılan başörtüsü simgesi, ülkede hızla yayılan bir politik değişim arzusunun sembolü haline gelmiştir. Her kesimden kadın aktivist, kanun önünde eşitlik, kamusal alanda özgürlük — bu özgürlük kapsamında kıyafet seçme hakkı da dahil — ve siyasi hayata eşit katılım talebiyle mücadele etmektedir. “Kadın, Yaşam, Özgürlük” hareketi, belirli bir kesimi değil; dini ya da laik, her cinsiyetten bireyi kucaklamakta ve hükümete İran nüfusunun önemli bir bölümünün mevcut katı rejime karşı olduğunu açıkça iletmektedir.

Resmi olarak zorunlu başörtüsü uygulaması tam anlamıyla sıkı şekilde uygulanmasa da Kasım 2022’den itibaren kadınlara yönelik sistematik saldırılar yaşanmıştır. BM’ye göre 1200’den fazla genç kızın etkilendiği okul zehirlenmeleri bunlardan biridir. Devletin bu olaylara tepkisi, protestolar sırasında personel seferberliğinin aksine oldukça yavaş ve yetersiz kalmıştır. İran İçişleri Bakanı’nın aktivistlerin mücadelesini sınav stresine indirgemesi de bu durumu yansıtmaktadır.

İfade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar hızla artmış; özellikle feminist aktivist, gazeteci ve avukatlar hedef alınmıştır. Bunlardan biri, Mayıs ve Temmuz 2023’te düzensiz şekilde yargılanan Niloofar Hamedi ve Elaheh Mohammadi’nin tutuklanmasıdır. Sekiz ay gözaltında kalan bu kadınlar, Amini’nin ölümünü ifşa etmek ve protestoları kışkırtmakla suçlanmıştır. Hukuk, İranlıları sindirmek, hareketten uzak tutmak ve feminist bilinç oluşumunu engellemek için araç olarak kullanılmıştır. Birçok gazetecinin de aktivistlerin sesini duyurmak isterken hayatını kaybettiği rapor edilmiştir.

Daha yakın zamanda İran hükümeti, “İslami giyim kuralları”nı içeren bir yasa tasarısı sunmuş ve 13 Ağustos’ta parlamentodan geçmiştir. Şimdi Koruyucu Konsey’in onayını beklemektedir. Bu yasa uygulamaya konulursa, kamusal alanlarda cinsiyet ayrımcılığı, zorunlu başörtüsünü doğru takmayan kadınlara ve bu kadınları ağırlayan iş yerlerine para cezası, 5-10 yıl hapis cezası ve iş yeri sahibinin gelirinin 3 aya kadar düşürülmesi gibi yaptırımlar getirebilir.

Kadın bedeni meselesi giderek daha politik bir konu haline gelmektedir; zira Mart 2024’te İran’da seçimler yapılacak ve yakılan başörtüsü demokratikleşme talebini simgelemektedir. Ancak bu hareketin resmi bir siyasi partiye dönüşmesi ya da mevcut partilerin feminist reform taleplerini üstlenmesi gerçekçi görünmemektedir.

Sonuç
Eylül 2022’de Mahsa Amini’nin trajik ölümü sonrası İran’da önemli bir dönüşüm yaşanmıştır. Bu makale, 1979 Devrimi’nden bu yana İranlı kadınların direniş ve cinsiyet eşitliği mücadelesi tarihini ortaya koymuştur. Yıllar boyunca İranlı kadınlar, haklarını savunmak için zorluklara göğüs germiş ve sivil itaatsizliği mücadele yöntemi olarak benimsemiştir. Amini’nin ölümü, eşit haklar, ifade özgürlüğü ve baskıcı yasaların kaldırılması taleplerini yenileyen bir kıvılcım olmuştur.

Ancak bu çabalar devletin sert tavrı ile karşılaşmış; kadınlara yönelik sistematik saldırılar ve ifade özgürlüğünün kısıtlanmasıyla yanıt bulmuştur. İslami giyim yasası tasarısı ise bu endişeleri artırmaktadır. Kadın, Yaşam, Özgürlük Hareketi daha eşit bir sistem için umut taşımakta ancak resmi bir siyasi oluşuma dönüşmesi beklenmemektedir. Mahsa Amini’nin trajedisi, sadece İranlı kadınları harekete geçirmekle kalmamış, aynı zamanda küresel ölçekte kadın hakları ve değişim gerekliliği üzerine bir diyalog başlatmıştır.

Sonuç olarak, Amini’nin ölümü İranlı kadınları cesaretlendirmiş, adalet arayışlarını ve dirençlerini görünür kılmıştır. Onların mücadelesi, eşitlik ve özgürlük için süren tarihsel bir yolculuğun güncel bir parçasıdır

Link:

https://www.itssverona.it/iranian-women-civil-disobedience-and-what-has-changed-after-the-death-of-mahsa-amini: İranlı Kadınlar, Sivil İtaatsizlik ve Mahsa Amini’nin Ölümünden Sonra Yaşanan Değişimler

Çeviri: Zilan Turgut

Etiketler: İran Devrimiİran'da kadın haklarıİran'da kadın mücadelesiJin jiyan azadîJîna Mahsa EmînîKadın DayanışmasıSayı 120Sivil İtaatsizlik
Önceki İçerik

Kadınların Politik Yürüyüşü: Toplumsal Barış ve Demokratik Çözüm

Sonraki İçerik

Demokratik Toplumu Düşünürken; Kuram-Eylem Olarak Sivil İtaatsizlik ve Kadınlar*

Sonraki İçerik
2013’te Nusaybin'de Suriye sınırına yapılan 'güvenlik duvarı'nı protesto eden Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan

Demokratik Toplumu Düşünürken; Kuram-Eylem Olarak Sivil İtaatsizlik ve Kadınlar*

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.