Dünya genelinde yapılan bazı araştırmalara sayı olarak baksak da bu sayıları oluşturan çocukların hepsi her şeyden habersiz güvenli alan olarak nitelendirdikleri yerlerde ihmal ve istismara uğramışlardır. Kimisi tarikatlara peşkeş çekilmiş yurtlarda “bir kereden bir şey olmaz” denilerek istismar edildi. Kimisi için aile ortamında en yakınları tarafından savunmasızca katledildikten sonra “görmemesi gereken bir şeyleri gördü” denildi. Kimisi de her şeyden habersiz hayvanlarını otlatırken gelen bir havan mermisi ile bedeni parçalanırcasına katledildi
Küçük bir çocuğun dünyası ihmalden, şiddetten ve istismardan nasıl etkilenir? Küçük bedeni ve beyni bunları nasıl algılar? En önemlisi de beyninde nasıl bir tahribata yol açar ve bu beyin iyileştirilebilir mi?
İhmal ve istismar çocuklarda uzun süre psikopatolojiye yatkınlığı arttırmaktadır. Ayrıca zedelenmiş cinsellik, ihanet duygusu, güçsüzlük duygusu ve damgalama konusunda ciddi travmatik etkiler yaratmaktadır. İstismara uğrayan çocuklarda gelişim dönemine bağlı olarak depresyon, kendine zarar verici davranışlar, aşağılık duygusu, sosyal çevreden uzaklaşma, içine kapanma ve kendine zarar verme gibi düşük benlik algısına neden olur. Aynı zamanda istismara maruz kalan çocuklarda geleceğe dair umutsuzluk olumsuz düşünce ve kendine zarar verme davranışları ortaya çıkar. Cinsiyet açısından baktığımızda oğlan çocuklarında bu belirtiler genelde saldırganlık, zorbalık ve kendine zarar verme biçiminde görülürken kız çocuklarında sessizlik, aşağılık kompleksi ve asosyalite olarak kendini gösterir. Ortak olarak kaygı ve uyku bozuklukları korku ve fobiler ortaya çıkar. Öfke, kızgınlık, hiperaktivite ve hipomani (çoşkulu, taşkın ve enerjik bir ruh hali) belirtileri de özellikle cinsel istismara maruz kalmış çocuklarda sıkça görülür.
İhmal ve istismar yaşayan çocuklarda duygusal, gelişimsel ve bilişsel bazı değişimler kendini göstermeye başlar. Derslerinde başarısızlık, arkadaş ilişkilerinde duygularını ifade edememe, terk edilme ve yalnız kalma anksiyetesi gibi birçok belirti bu travmanın tepkisi olabilir.
Dünya Sağlık Örgütüne göre; çocuğa karşı kötü muamele daha genel ve kapsayıcı bir ifade olmanın yanı sıra, çocuk istismarı ve ihmali daha özel ve teknik tanımlamalar olarak açıklanmaktadır. Çocuğa karşı kötü muamele; çocuğun sağlığına, gelişimine ve onuruna karşı gerçek veya potansiyel tehlike oluşturan her türlü fiziksel, duygusal ve cinsel şiddet, ihmal ve çocuğun sömürülmesi için yapılan davranıştır.
Dünya Sağlık Örgütünün yayınlamış olduğu verilere göre; “dünyada 1-14 yaş grubundaki 40 milyon çocuk, çocuk istismarı ve ihmaline maruz kalmakta ve desteğe ihtiyaç duymaktadır. Sadece 2008 yılındaki raporlarında dünyada 53.000 çocuk katledilmiş ve okul çağındaki çocukların %20-65’i sözlü veya fiziksel istismara uğramış, 18 yaş altındaki 150 milyon kız, 73 milyon erkek çocuk zorla cinsel ilişkiye veya cinsel şiddete maruz kalmış, 1,8 milyon çocuk fuhuş ve pornografiye zorlanmış olduğunu bildirilmişlerdir. Raporda bunun yanı sıra 275 milyon çocuk ev halkı tarafından şiddete maruz kalmış; 126 milyonu tehlikeli işler olmak üzere 218 milyon çocuk, çocuk işçiliğine tabi tutulmuş, 1,2 milyon çocuğun da insan ticaretine kurban olduğu bildirilmektedir.
Yine Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan bir araştırmada, araştırmaya katılan kadınların yüzde yirmisi ve erkeklerin yüzde beşi çocukken cinsel istismara uğramış, kız çocuklarının ise yüzde yirmi beşi ile ellisi arasında bir rakamın fiziksel şiddete maruz kaldığını rapor edilmiştir. Çocuklarda yaşamları boyu olumsuz etkiler bırakan kötü muamelenin çocukların fiziksel, duygusal gelişimini olumsuz etkilediği, okul başarısını düşürdüğü, iş ve aile yaşamında iletişim sorunlarına neden olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, çocuklara karşı kötü muamele tüm insanlığın yaşam kalitesini düşüren, ekonomik ve sosyal gelişmesini olumsuz olarak etkileyen yaygın bir sorundur”[1].
Çocuklar, sahip oldukları özelliklerden kaynaklı olarak korunmaya en çok ihtiyacı olan gruptur. Çocuk için en güvenli ortam olduğu düşünülen aileden yönelen ihmal ve istismarın yaşattığı travmanın, dışarıdan kaynaklanana göre daha ciddi sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. Çocukluklarında aile bireylerinden biri tarafından ihmal ve istismara uğramış bireylerin, bu yaşantının ağır ve süreğen travmatik etkilerini yaşamları boyunca taşıdıkları bilinmektedir. İstismarcılar olayı gizlemek ve kendilerini korumak için, çocukta büyük korku ve endişeye neden olacak cümleleri sıklıkla kullanırlar. İstismarcının güvenilen ve sevilen herhangi bir erişkin olması veya toplumca çok değerli görülen bir yerde olması, aradaki güç dengesizliğini ve çocuğun çaresizliğini vurgulamaktadır. Çocuklar için koşullu veya koşulsuz gördüğü sevgiyi ve aile güvenliğini kaybetme korkusu, herhangi bir tehdit ve şiddetten daha korkutucudur. Narin Güran cinayetinde aile bireyleri tarafından katledilen bir çocuğa 80 milyonun içerisinde yaşayan tüm çocukların şahit olması ve bunu sokaktaki oyunlarına bile taşıyarak güvende olmadıklarını, sokakta ve parkta oynadıkları oyunlarıyla ifade etmeye çalışması tam da bu korku ve şiddet ortamında çocukların ruhsal durumunu açık etmektedir. Çocukların gelişim dönemlerine uygun olarak bazı durum ve kavramlardan onları uzak tutmaya çalışmak onların güçlü benlik algısı ve sağlıklı bir ruhsal gelişimle büyümeleri için çok önemlidir. Örneğin gündemde olan travmatik bir yaşantıyı ya da yas kavramlarını farklı yaş gruplarındaki çocuklara farklı şekillerde anlatırız. Bir istismar ya da ihmal meselesi her şeyden önce buna maruz kalan kişinin gizli kalma hakkının ihlal edilmesidir. Bununla birlikte ihmal ve istismar vakalarında çocukları bu durumdan korumak ve çocuğun üstün yararını gözetmek tek yol arkadaşımız olmalıdır. Çocuklarla bu meseleleri konuşmamak ve onların zihinlerini bilmedikleri ve anlamlandıramayacakları bir mesele ile karıştırmamak önemlidir.
Yasal olarak da bir çocuğun bu anlamdaki şahitliğine ihtiyaç varsa bu mutlaka bir adli psikolog eşliğinde tek seferde yine uygun metodolojiyle gerçekleştirilmelidir, örneğin oyun terapisi.
Dünya’da ve Türkiye’de çocuk ihmal ve istismarı gün geçtikçe artmaktadır. Çocuklar için güvenilir sayılabilecek ortamlarda ihmal ve istismarın artması elbette kapitalist düzenin ve tekçi iktidarların kendi varlığını cezasızlık, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddete dayalı politikalarla sürdürmesiyle yakından ilişkilidir. Çünkü hem kapitalist düzen hem de anti demokratik iktidarlar toplumu bütün ahlaki ve demokratik değerlerinden kopararak toplumu çürütmeyi hedeflemektedir. Böylece itiraz etmeyen, bencilleşen, baskılanan ve şiddete uğradığı için şiddete eğilimli bireylerden oluşan bir toplum yaratılmaktadır. Kapitalist düzen ve tekçi iktidarların yarattığı böylesi bir ortamda çocukların güvenliği elbette risk altındadır. Dünya genelinde yapılan bazı araştırmalara sayı olarak baksak da bu sayıları oluşturan çocukların hepsi her şeyden habersiz güvenli alan olarak nitelendirdikleri yerlerde ihmal ve istismara uğramışlardır. Kimisi tarikatlara peşkeş çekilmiş yurtlarda “bir kereden bir şey olmaz” denilerek istismar edildi. Kimisi için aile ortamında en yakınları tarafından savunmasızca katledildikten sonra “görmemesi gereken bir şeyleri gördü” denildi. Kimisi de her şeyden habersiz hayvanlarını otlatırken gelen bir havan mermisi ile bedeni parçalanırcasına katledildi.
Uyuşturucu ve fuhuşa zorlanan çocukların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bununla birlikte çocukları uyuşturucuya ve fuhuşa zorlayan faillerin değil de bu failleri ortaya çıkaran ve çocukları savunanların ceza alması diğer bütün çocukların travmatize edilmesi ve korumasız hissetmelerine neden olmaktan öte değildir. Bu çocuklar, korku ve şiddet döngüsünden çıkamayıp yaşanan şiddeti ve istismarı reddetmeye başlar. İnsanlığın çocuk istismarı üzerine kurulu olması ise dissosiyatif bozuklukları gündeme getirdiği bazı araştırmalarca açıklanmıştır. Elbette erken yaşta başlayan ve kronik olarak devam eden çocuk istismarı ve ihmaline katlanmak ancak dissosiyasyon ya da dissosiyatif savunma sistemleri ile mümkün olabilir. Çünkü erken yaşlarda travmaya karşı verilebilecek uygun bir tepki ya da başka savunma biçimi yoktur. Sadece eğer gücünüz varsa kaçabilirsiniz veya savaşabilirsiniz fakat gücünüz yoksa ya boyun eğersiniz ya da donakalırsınız. Kronik olarak istismar edilen birey intihar edebilir veya istismarcısını öldürür ya da bu istismar sürecini dissosiye ederek (unutarak; yok farz ederek) yaşamına bir şekilde devam eder.
Çocukların savunma geliştirememesinin nedenine bakacak olursak, karşılaşılan her durumu, bu olumlu veya olumsuz olabilir, zihinlerine kaydederler ve bu kaydedilenlerin etkisi erişkinlikte ve uzun vadede görülür. İşte bu yüzden çocukluk dönemi deneyimselliğe asla uygun bir dönem değildir.
[1] Özgentürk, İ. (2014). Çocuk istismarı ve ihmal. International Journal of Human Sciences, 11(2), 265-278. doi: