Gültan Kışanak döneminde (2014-2016), Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın Politikaları Başkanlığı bünyesinde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Müdürlüğü, Kadın Eğitim Müdürlüğü ve Kadın Ekonomisini Geliştirme Müdürlüğü olmak üzere üç müdürlük kuruldu
Toplumun en küçük birimi olan aileden, en geniş örgütlü kurumu olan devlet oluşumuna kadar tüm toplumsal alanlar erkek egemen anlayışa göre şekillendirilmek istenmiştir. Tarih, erkek egemen aklın yapılanmasından toplumsal cinsiyet rollerine kadar nasıl bir evrim geçirerek bugünkü haline ulaştığını göstermektedir. Kadınlar kültürel, siyasal, ekonomik ve toplumsal birçok alandan dışlanmış ve yok sayılmış durumdadır. Kadınların komünal değerlerle inşa etmiş olduğu yaşamı, kadının deneyimlerinden-birikimlerinden oluşturulan tüm değerler alaşağı edilmiştir. Tamamlayıcı-toparlayıcı konumundan yetersiz-başarısız konuma düşürülmüştür. Kadının baş aşağı gidişinin giderek derinleştiği bir kölelik hali ortaya çıkmıştır. Bu değişimler toplumsal cinsiyet ilişkilerinde farklılaşmalar, özellikle de kadının statüsünde geriye gidişler yaratırken erkek güce dayalı ayrıcalıklarını sürekli derinleştirmenin yol ve yöntemlerini bulmuştur. Artık erkek akıl için kadın bir meta, sermaye, çocuk doğuran makine ve evinin hizmetçisidir. Aile içerisine hapsedilen kadın mutfak, temizlik ve çocuk bakımıyla sınırlı tutularak kadına yaşamın önemli alanlarında yer verilmemektedir. Toplumsal kodlar ve feodal anlayışlar kadını kendi belirledikleri alanlarda konumlandırmaktadır. Bu alanların dışına çıkmaya çalışan, direnen kadınları ise toplumda dışlayarak kendi denetimleri altına almaktadır. Günümüzde toplumu en çok etkileyen kurum ve kuruluşlar erkek aklın tekeline girmiş durumdadır. Kadınlar bu kurum ve kuruluşlarda kabul görülmek için eril akıl ile benzeşmektedir. Bugün Türkiye’de ekonomik ve sosyal hayatta var olan kadınlar, siyasette ve yerel yönetimlerde söz hakkına sahip değildir. Kadınlar Türkiye’nin birçok yerinde özellikle seçim zamanlarında erkeklerle birlikte görev aldıkları ve siyasi partilerin kadın kollarında aktif olarak çalıştıkları halde parti yönetiminde yeterince temsil edilememektedirler. Partilerin aday listelerinde çoğunlukla seçilemeyecek bir yerde gösterilen kadın adaylar, demokratik söylemin yalnızca bir göstergesi haline dönüşmektedirler. Bütün bunlarla birlikte parti yönetimlerinin karar ve uygulamalarında da kadınların söz haklarının yok denecek kadar az olması ve erkek egemen yapının varlığı, toplumda halâ kadına karşı ayrımcılığın varlığının birer göstergeleridir. Ancak dünyada ve ülkemizde bu anlayışa karşı mücadele veren pek çok kadın hareketi vardır. Kadın hareketlerinin verdiği mücadelenin ortaya çıkardığı mirastan güç alarak kendisini geliştiren hareketlerden birisi de Kürt kadın hareketidir. Bugün gelinen aşamada Kürt kadın hareketi kadın mücadelesinde yol katettiren bir yerdedir. Kadın şahsında toplumda önemli değişim-dönüşümler yaratan, cins bilincini geliştirme ve aşılmasında, kimlik bilinci ve daha birçok alanda farkındalıkların oluşumlarında önemli rol oynamıştır. Bu mücadelenin somut örneklerinden ve kazanımlarından biri olan eşbaşkanlık sistemi yerel seçimlere gidilirken bu kazanım için büyük mücadeleler verildiğini tekrar tekrar hatırlamak ve bu konuya değinmek gerekiyor. Çünkü eşbaşkanlık sistemi kadına yerelden genele irade olabilme, cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele etmede dayanak olmuştur. Kürt kadın hareketinde büyük bedeller ödeyerek kadın mücadelesinin öznelerinden biri olan Gültan Kışanak eşbaşkanlık sistemine dair “Eşbaşkanlık, bir kadın ile bir erkeğin belediye başkanlığı görevini -iktidarı- paylaşma görevi değildir. Eşbaşkanlığı kadın bakış açısının yerel yönetimlere yön vermesi ve kentlerimizin, yaşam alanlarımızın toplumsal cinsiyet eşitliği hedefine göre yönetilmesi amacıyla eşit temsiliyet ve kolektif yönetim anlayışının hayata geçirilmesi olarak tanımlayabiliriz. Bu da öyle teknik bir düzenleme ya da siyasi bir karar değil, bir zihniyet devrimi gerektiriyordu.”[1] diyerek yol arkadaşlarıyla değişim ve dönüşüm için yola koyulmuştu. Kürt kadın hareketi 2004’te yerel seçimler sürecinde kadınların ve kadın politikalarının yerel yönetimlerde etkin hale gelmesinin ilk tohumlarını atmışlardı. Böylelikle kadın kotasının uygulanması kararı alınarak cinsiyet özgürlükçü, ekolojik katılımcı modelin ilk adımlarını atmış oldular. Bu dönemde biri il olmak üzere dokuz yerde kadın belediye başkanı seçilmiş ve kadın belediye meclis sayıları artmıştır. Kürt kadın hareketinin bu başarısı kültürel, siyasal, ekonomik ve toplumsal açıdan birçok farklılığı beraberinde getirmiştir. Kürt demokratik siyaset zemininde kadının varlığı, renginin olması ve yerel yönetimlerde de irade olması; yalnızlaştırılan, baskı altında tutulan kadınların daha çok sesi olunabilecek ve bu çözüm üretilebilecektir. Kadınlar açısından bu önemli bir zemin ve gelişmeydi. Daha başlangıç dönemi ve kadın katılımı sınırlı da olsa yönetim düzeyinde kadınların alanlarda çalışmalara katılmaları sağlanmıştı. Artık kadın en ön saflarda yerini almaya başlarken sorunlarını kendi özgünlüklerinde çözebilmenin imkanını yaratmış oldular. Toplumda önemli etkisi olan eşbaşkanlık sistemi erkek egemen zihniyete kabul ettirmek elbette kolay olmamıştı. Örneğin program planlamalarında önemli ve kitlesel programlara erkekler, önemsiz küçük programlara kadınlar öneriliyordu. İtiraz edildiğinde ise gerekçe olarak “Halk istiyor” savunması yapılmaktaydı. Toplumsal zeminde halk “bahane” edilerek bu durumu kendi lehine kullanma anlayışı ortaya çıkmaktaydı. Aynı akıl, yerel yönetimleri altyapı hizmetleri, yol yapımı gibi dar görevlere sıkıştırarak kadınların belediye hizmetlerinden anlamadığını, “erkek işi” diyerek hem halkta hem de görev almak isteyen kadınlarda önyargı oluşturmuştur. En çarpıcı anlayış ise kadınların ekonomi bilgisinin yetersiz olduğu öne sürülerek “Ekonomi, bütçe yönetimi erkek işidir” denilmesidir. Genel geçer bir ifadeyle “Hesap kitap erkekten sorulur” anlayışı hakimdir. Esasta devletin ekonomik değerler üzerinden kendi egemenliğini kurmayı hedeflediği, erkek egemen anlayışın burada da kendini göstermesi elbette şaşırtmadı. Oysa toplumsal oluşumun yaratıcısı, yürütücüsü olan kadın; ekonomiyi yaratırken aynı zamanda emeği toplumun hizmetine sunmuş ve toplumun zihniyetini emek üzerine inşa ederek yaşam kurallarını buna göre belirlemiştir. Bu toplumsal hafızanın taşıyıcısı olan kadınlar, temsil ettikleri şehrin ekonomik sorunlarını ve ihtiyaçlarını gözeterek birçok alanda kooperatifler kurmuş ve projeler geliştirmiştir.
Kürt siyasi tarihi yerel yönetimler alanında kadın belediyeciliğinin hep yukarıya doğru bir ivme ile gelişimini yazar. Kadınlar istikrarlı bir şekilde gelişimi, yeniliği temsil eder. Belediyeciliği binalara sıkıştırmaz sokağa, mahallelere yayar. Mevzuatların daraltan yanını engel olarak görmez, yaratıcılıkla yeni kurumlaşmalara gider. Resepsiyon ve salon toplantıları erkek devlet aklının topluma akıttığı zehrin dermanı değildir. Atölyelerle, panellerle, çalıştaylarla, konferanslarla kadınları özneleştirip, yönetimin parçası haline getirir. Gültan Kışanak da bu konu da buzu kırıp yolu açmıştır. 2014-2016 yılları arasında görev aldığı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde projeleri hayata geçirerek kayyım atamasına kadar görevini kararlılıkla sürdürmüştür. Kadın eksenli politikalar uygulamada yerini alırken Diyarbakır başta olmak üzere Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerinde Kadın Politikaları Daire Başkanlıkları kuruldu. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın Politikaları Başkanlığı bünyesinde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Müdürlüğü, Kadın Eğitim Müdürlüğü ve Kadın Ekonomisini Geliştirme Müdürlüğü olmak üzere üç müdürlük kuruldu. Bu müdürlükler bünyesinde kadınların ekonomik hayata katılımı sağlandı. Ekolojik tarımı teşvik etmek amacıyla organik gübre oluşturma projeleri başlatıldı. Toplumsal cinsiyet rollerine meydan okuyan modeller hayata geçirildi.
Eşbaşkanlık sistemiyle birlikte belediyelerdeki kadın yönetici sayısı da istikrarlı bir şekilde artış gösterdi. Kadın yönetici sayısının artmasıyla beraber, belediyelerdeki kadın istihdam oranında çok önemli artışlar gerçekleşti. Kadınlar düşündü, kadınlar kararlaştırdı ve kadınlar hayata geçirdi. Bu hem bir zihniyet değişimine tekabül ediyor hem de siyasal tarihe yeni bir model inşasını “Kadın Belediyeciliği” armağan ediyordu. Devlet aklının yüz yıla yakın süredir istikrarlı bir şekilde paramparça etmeye çalıştığı bir coğrafyada topluma dayatılan gerici kodları yırtıp atmak zordu. Başarı için cesaret, yetenek ve yüzde yüz başarılı pratiklere ihtiyaç vardı. Ve bu gerçekleşti. Son çeyrek yüzyılda aşama aşama katedilen yol eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet ile emsali olmayan ideal bir forma ulaştı. Önce oluştu, sonra gelişti, gelişmeye devam etti. Bu oluşum ve gelişim süreci için çalışıldı, bedeller ödendi, hala da ödeniyor. Emsalsiz olanı yaratma yolunda çalışan, yaratan, direnen kadınları sevgiyle, minnetle anıyor, mart seçimlerinde hepimize başarılar diliyorum.
[1]Gültan Kışanak, Kürt Siyasetinin Mor Rengi