Umut; yolda, insanda, hakikat köklerinde gizlidir. Bu sırrın öznesi insanın kendisidir. Xızır aynı zamanda sürekli mücadele demektir, her demde sürekli kendini devriye etmektir
Ya Xizir ti keş tenge de Meverde!
Gulbange Xızıri:
Ya Xizir ya Xizir ti esta ya Xizir
Ya Heq, ya pîr, ya qilawuzê jîyar u dîyaru
Ya qilawuzê pîr u rayberu
Hardo Dewres, Asmeno Kewe, Tîja Homete
Sima estê sima raştê
Ya Xizir na roza bimbareke de Bextê binê linganê to de rîme ya Xizir
Ti bê re comerdîye Bextê binê linganê to de rîme ya Xizirê Tuzike
Tenga ma de birese ya tîja homete
Raverî can u roy de wa u biray de! Ded u derezayî de xal u werezayî de
Dar u kemer de vergê yavan de
Dime kî ma yê nêçaru de ya Xizir
Çeverê şerî ca de çeverê xêrî ra ke
Ma raşta qusuru me ke! Şer werte miletê na dîna ra veze bere
Ya Xizir ya Xizirê sata tenge
Ti tenge de birese dest vera ke Neq qusur dûr bere
Keş bêkeşîye de meverde! Xane ma re meyman be
Ya Xizir ti esta ti bêre comerdîye ya Xizir
Na dîna nurê xo ra roşta xo ra morim meke
Çilê ma bivêsê ser ba jîyar u dîyarunê ma
Çilê ma bivêsê ser ba pîr u rayber u mûrşîdunê ma
Çilê ma bivêsê ser ba des u di Uzaxunê ma
Çilê ma bivêsê ser ba royê merdunê ma!
Çilê ma bivêsê ser ba na Rawa ma…
(Firaz Yalvaç Ana)
Xızır Gulbangı:
Ya Xızır! Ya Xızır, sen varsın
Ya Haq, Ya Pir Evliyalarımızın nuru, Pirlerimizin kılavuzu
Kutsal toprak, mavi gökyüzü, cümle canlının nuru güneş
Siz varsınız, siz gerçeksiniz
Ya Xızır! bu kutsal günde darda zorda olana sen yetiş
Ya Xızır cömertliğini biliriz carımıza sen yetiş
Cümle canlıların nuru olan güneş
Önce cana, tene, bacı kardeşe, eşe dosta, dayı yeğene, dağa taşa, kuşa kurda, börtü böceğe ver, En son biz fakirlerini de unutma Ya Xızır
Acıları, kederleri, kötülükleri, hastalıkları uzak götür!
Sağlık, mutluluk, bereket getir Ya Xızır
Ya Xızır! Sen bu dünyayı nurundan ışığından mahrum etme
Uyansın Çerağımız, kutsal doğamız ve evliyalarımızın nuru aşkına
Uyansın çerağımız rehberlerimiz, pirlerimiz ve musahiplerimizin nuru aşkına
Uyansın çerağımız 12 Ocağımızın aşkına
Uyansın çerağımız Hakka yürümüş olan cümle canlarımızın nuru aşkına
Uyansın çerağımız yolumuzun aşkına
Dil bizden, nefes Ana-Pirlerimizden, evliyalarımızdan ola.
Firaz Yalvaç Ana’dan aktarımla aldığım bu Xızır Gulbang’ı, bize Xızır’ın bir bilinç etrafında örüldüğünü açıkça göstermektedir. Zamanların; yani gelmiş, geçmiş ve anın yanı sıra; iyinin, güzelin kısaca doğru olan her şeyin onda sırlandığı da malumdur. O, hakikatin bilgisine sahiptir. Aşkın özüdür o. Xızır hakikatine erişmek sanıldığı kadar kolay değildir. Ona erişmek ve onda erimek için, insan yüreğinde sevginin olması gerekir. Yoksa, Xızır hakikatine nail olamaz!
Kâmillerimiz, porsorlarımız, rûsıpilerimiz, pirlerimiz, analarımız der ki: “Xızır’ın olmadığı gün, Hakk’ın olmadığı gündür. Xızır’ın olmadığı gün, hakikatin olmadığı gündür.”
Xızır’ı bilen kendini bilir. Xızır’ı bilmeyen kendini bilmez. Xızır’ın dokunduğu her şey yeşerir, canlanır, hayat bulur. Xızır ayı, aynı zamanda Çaranasırın ikrarlaşmasıyla uyanışın, mevsimsel döngüde doğuşlar silsilesinin başlangıç ayıdır. İlk cemre düştüğünde diğer cemrelerin de sıralı doğumu gerçekleşir. Cemrenin düşmesiyle tabiat ana yeniden kendi doğumunu hazırlar. Xızır aklı, en çok kendini dişil prensipte, kadın aklında var etmiştir, dersek yanlış olmaz. Yeşermek, aynı zamanda bolluğu bereketi temsil eder. Bu minvalde baktığımızda çetin kış aylarından çıkıp bahara evrilen süreci takiben, cemrenin düşmesi ve doğanın doğumu ile bolluk bereket gelir.
Xızır anda ve mekânda hazır ve nazırdır. Xızır bir yönüyle de hafızadır. Bu anlamda da öğretici ve Kâmil’dir. Bugün Alevilikte hafıza yitimi varsa dilimizde Xızır’ı eksilttiğimiz içindir. Otantik zamanlara dönersek cem u cıvatlarımızla Ya Xızır diye yakarırdık. Bugün baktığımızda cem u cıvatlarımızda neredeyse Xızır’ı anmaz olduk. Anmaz olduğumuz gibi adeta gönlümüze almayı da unuttuk. Bu bir hafıza yitimi olduğu gibi, aynı zamanda Xızır aklından ve ruhundan da uzaklaşmışız, demektir. Gönlümüzde, dilimizde Xızır’ı canlı ve diri tutmalıyız ki Xızır kılavuzluğunda yol alabilelim. Annem hep, Zimane me zimane Xızır’e, der. Yani, Dilimiz Xızır’ın dilidir. Biz anadilimizi konuşamazsak, Xızır dilimizden de, gönlümüzden de yitip gider. Xızır, Reya Heq yolunun en büyük değeridir. Aynı zamanda diğer süreklerde de kutsallığı, anlamı büyüktür. Reya Heq, toplumu için manası daha derinliklidir.
“Xızır’ın olmadığı gün, Hakk’ın olmadığı gündür” sözü tam da Alevi inanç toplumlarının yaşadığı bu demde, Xızır ve hakikat arayışının kendisini hissettirdiği; insanlığın darda, zorda olduğu bu dönemi anlatmaktadır. Aynı zamanda, Xızır’ın kılavuzluğuna ve birbirimizin Xızır’ı olma ihtiyacını da dile getirmektedir. Rıza toplumsallığı bakış açısına göre, herkes birbirinin Xızır’ıdır. Böyle bir toplumsallıkta, Xızır bilinç ve aklın mevcudiyetini net bir şekilde görebiliyoruz.
Bugüne dönersek; gerek yaşadığımız coğrafyada gerekse küresel ölçekte Hakk ve Hakikat düşmanlığının en derin ve yıkıcı yaşandığı süreçlerden geçmekteyiz. Öyle ki zulmün, ölümün, yıkımın olmadığı, neredeyse tek bir an yaşanmaz olmuştur. Zulüm, tahakküm edenlerce sadece insandan insana değil, insandan cümle varlığa da yöneltilmiştir. Küresel ölçekte yaşatılan yıkım, tüm canlı yaşamını yok etmenin eşiğine getirmiştir. Çünkü hakikatten, Ana’dan, Ana Yolundan bir kopuşla insanlık zulmata düşürülmüştür. Günümüzde kadın cinayetleri, masum-u pak olan çocukların istismarı had safhadadır.
Tüm bunların üstesinden ancak ve ancak özümüzü dara çekip, Hakk duruşa ererek, toplumsal ikrarlaşmayla, birbirimizin Xızır’ı olarak gelebiliriz. Xızır’ı, Xızır aklını sürekli yazıp konuşmak fakat yaşamımızda, duruşumuzda bu hakikate yer vermemek Xızır hakikatini ve onun kadim kültürel değerlerini aşındırmaya yol açar. Kendi kendimizi değerlendirmek, teste tabi tutmak bize yol gösterici olabilir. Bu ise kendimize soracağımız şu sorularla açıklığa kavuşur: Xızır aklı ve rehberliğini esas alıyor muyuz? Xızır aklına göre kendimizi güncelleyebiliyor muyuz? Xızır’la anılan Jiyar ve diyarlarımızı aşkla duyumsuyor, toplumsallaşmamızı derinleştirip güçlendirebiliyor muyuz? Kendi inançsal, toplumsal, kültürel hafızamızı ne kadar sahiplenip koruyor, yaşıyor, geleceğe taşımak için güncelin-dönemin ihtiyaçlarına cevap olabiliyoruz?
Görülüyor ki; Xızır toprağın, kültürün, hafızanın dili, öğretisi ve yaşam umududur. Kendi toplumsal varlığımızdaki anlamını-karşılığını daha derinlikli bilince çıkarmamız, Xızır hakikatini gönlümüzden çıkarmamamız, adını dilimizden düşürmememiz gerekir.
Xızır aklı ve duygusunu dışımızda görmekten çok, içimizde bulmak, kendimizde yaşatmakla hakikate daha doğru yaklaşmış olacağız!.. Xızır’ı, özgür yaşam arayışı ve umudu dışında tutmak, Alevileri daha da büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakacaktır. Kurtuluş umudunu kendisinde görmeyen, sürekli başkasından ‘kurtuluş bekleyişi’ içinde olanlar yanılgıya düşerler. Böyle bir tutum, zaten tarihsel gerçekliğimize de aykırıdır.
Umut; yolda, insanda, hakikat köklerinde gizlidir. Bu sırrın öznesi insanın kendisidir. Xızır aynı zamanda sürekli mücadele demektir, her demde sürekli kendini devriye etmektir.
Xızır duruşu ve aklına dayananlar doğru umudu ve yolu temsil etmişlerdir. Pir Sultanlar, Seyit Rızalar, Baba İlyaslar, Mazlumlar, Xızır aklıyla en koyu karanlıklardan geçerek, kendi delillerini kendi elleriyle yakarak, kendi nurunu yaratmış, ışık olmuş, o dönemin Xızır’ı olmuşlardır. Xızırî duruş özgür yaşama, rıza toplumsallığına götürür. Xızırî duruşun somut sonuçları Alevilerin tarihsel-kültürel direnişlerinde görülebilir. Alevi yolu ve toplumsallığı, bu direnişlerle tüm bedellere rağmen bir özgürlük süreği olarak günümüze taşınabilmiştir. Günümüzde ise ne yazık ki Xızır aklından ve onun toplumsal kerametinden kopuş yaşanmaktadır. Yaşanan bu kriz hali ise aşılamamaktadır. Oysaki tarihsel bir tecrübe ve hafıza vardır. Alevi Ana-Pirleri, aydınları bu miras üzerinden yol açabilir, yol gösterebilirler.
Reya Heq yol rehberleri, tarihsel gelenek ve hafızadan, mücadele deneyimlerinden koptukları, modernist zihniyetin ufkuyla sınırlandıkları için sürece cevap olamamaktadırlar. Aleviler olarak, yaşamakta olduğumuz kriz ve kaos halini aşamamamız, bu durumun kanıtıdır.
Oysaki Xızır aklı dardan, zordan çıkış aklıdır. Her çağda rehberdir o. Aleviler, yaşanmakta olan süreci görmekte, bilmekte fakat tarihsel geleneklerine uygun bütünlüklü bir duruş sergileyememektedirler. Direniş için etkili ve doğru yöntemler geliştirememektedirler.
Xızırî akıl, her zaman bir yol gösterir. Öğretimiz, ahlaki-politik geleneğimiz, her dem fiziki ve kültürel direniş mirasımız, yaşamakta olduğumuz bu zorlu döneme de cevap olacaktır. Yolumuzu ve toplumsal varlığımızı yaşatmamız, ancak dünü bilir ve oraya bağlı kalırsak; geçmişten geleceğe bir bağ kurarsak mümkün olabilir. Ancak o zaman, Hakk bildiğimiz insanlık ve cümle varlıkla rızalı-ikrarlı bir yaşam biçimine ulaşabiliriz.
Ya Xızır! Ya Ana Fatma! İnsan-i kamilden, sırrı hakikaten ayırma bizi!
*Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) 3. dönem Eş.Gen. Bşk. /Alevi Kadın Aktivisti