Komünal yaşamın kadınların yaşamlarında birçok önemli etkisi olmuştur. Enerjinin yoğunlaşmış hali olan öznelleşmede kadınlar karar alma süreçlerine katıldığı, meclisler ve meşguliyet alanları aracılığıyla elde etmektedirler. Böylece toplumun öznesi tekrardan yerini yaşam alanlarında bulmaktadır. Bu yaşam alanlarından biri olan ekonomide bunu somut olarak görmekteyiz
2016 sonrası ekonomik kriz, artan savaş maliyetleri ve dış politika gerilimleriyle birlikte devletin bu kez uluslararası mafya ağları, uyuşturucu rotaları ve yasa dışı bahis sistemleri üzerinden yeni bir özel savaş konsepti geliştirdiği görülmektedir. Kürt gençliği bu kez sokak çeteleri aracılığıyla suç ekonomisine çekilerek kriminalize edilmiştir
Başlangıçta var olan eşitsizliklerin, dezavantajlı konumda olanların yararını gözeterek giderilebileceğini ve bunu adalet kuramında hakkaniyet ile açıklayan John Rawls ancak böylelikle toplumsal düzen etik bir sorumluluk alanına dönüşür der
Mahallelerde doğrudan yönetim olarak oluşturulan komünlerden, ilçe–kent düzeyinde meclislere, kanton ve Özerk Yönetim meclisleri şeklinde örgütlendirilir. Eşbaşkanlık sistemi ayırt edici özelliği olarak öne çıkarken, yönetimlerde yüzde 50 kadın kotası, kadın meclisleri ve kadın savunma güçleri de alametifarikasıdır. Ekolojik ve kooperatif ekonomi sistemi, toplumsal cinsiyet özgürlüğü, çok dilli, çok kimlikli bir yönetimi benimserken; halk savunması da düzenli ordunun dışında halktan oluşan...
Shoshana Zuboff’un “gözetim kapitalizmi” dediği bu çağda, kadın bedeni hem bir veri kaynağı hem de bir tüketim nesnesidir. Estetik uygulamalar, dijital bakım rutinleri, sosyal medya performansları… Hepsi kadınları görünür tutar, ama aynı zamanda sistemin içine hapseder. Kadın artık yalnızca “seyredilen” değil, aynı zamanda “hesaplanan” bir varlık hâline gelir