Birçok belediyede, duygusal, fiziksel, cinsel, kültürel ve ekonomik şiddete uğramış ve uğrama riski taşıyan kadınlara yönelik psikolojik destek verildi. Kadın sağlığı seminerleri düzenlenerek köylerde, mahallelerde sağlık taramaları yapıldı. Büyükşehir ve Bağlar Belediyesi bünyesinde iki sağlık merkezi kuruldu
Kadınların yerel yönetimlerde temsiliyeti, 1999 seçimleri ile görünür oldu. O dönemde varlık gösteren Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) devamı olan partilerin seçime girmesiyle birlikte kadınların kadın bakış açısıyla siyasal yaşama katılımı gerçekleştirdi. Türkiye genelinde tartışılan en iyi öneri olan cins kotaları DBP’de eşit temsiliyete dönüştü. Kota ve pozitif ayrımcılık ile birlikte, bu süreçlerde, kadın belediye başkanları, kadın belediye meclis üyelerinin sayıları da eş düzeyde artmaya başladı. 1999 seçimlerinde 3 belediyede kadın belediyecilik ile başlayan bu deneyim bugün eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemiyle siyasette yerini almıştır. Bu deneyim de göstermiştir ki eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet kadınların siyasete katılımını hızlı bir şekilde sağlama konusunda en etkili adım olmuştur. Politikaların hayata geçirilmesi ve bu politikaların genele yayılması için konferans kararları alınıp uygulamaya konuldu. Bu kararlardan bir tanesi de her belediyenin bir kadın merkezi açmasıydı. Kentlerde kadının yaşamını daraltan, kadını özel alanlara kapatan yaklaşıma karşı, kadınları evden çıkararak kamusal ve toplumsal alana dahil etmeye çalıştık. Toplumsal ve kamusal alanın eşit ve özgür bir şekilde yaşanmasını sağlamayı amaçladık. Kadına karşı şiddetle mücadele etmek, kadınların sosyal, siyasal hayata aktif katılımını sağlamak, merkezlere gelen kadınların yerel yönetimlerle bağını güçlendirmek ve katılımını sağlamak için 2001 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı DİKASUM kuruldu. DİKASUM’dan sonra kadın sığınağı da açtı büyükşehir. Şiddet gören ve can güvenliği tehdidi ile gelen kadınlar için alternatif yaklaşımlar sunan ve kadın odaklı çalışmalar yürüten bu sığınak çokça deneyim de biriktirdi ve biriktirecekti. Daha sonra Bağlar, Van, Akdeniz, Kayapınar’da açılan sığınaklar, DİKASUM’un deneyiminden faydalanarak daha fazla geliştirildi ve yöntem konusunda birçok tartışmalar yürütüldü.
Kadınlar için özgür yaşam alanları
Bu deneyimlerden yola çıkarak, kadınları korkutan sığınak değil de kadınları özgürleştiren “Özgür Yaşam Alanları” yaratılmasını planladık. Bu uzun soluklu politik bir hedefi olan yaklaşımdı. Kürdistandaki tüm kadın yapılarıyla uzun uzun tartışmalar yapıldı. Yürüttüğümüz bu fikirsel tartışmayı biraz olgunlaştırdıktan sonra daha geniş katılımlı bir çalıştayla somutlaştırmaya çalıştık. Atölyelerde birbirinden farklı fikirler ortaya çıktı. Sığınak yaklaşımlarımızın ve deneyimlerimizin gözden geçirilmesi, sorgulanması için görüşmeler yapıyorduk. Sığınakta çalışanlarla 45 günlük periyotlarla bir araya geliyorduk. Burada deneyim aktarımları yapıp daha çok yaklaşımlarımızı güncelleyerek tartışmalar yürütüyorduk. Çünkü sığınak deneyimi olanlar bilirler ki bir süre sonra kadınlara karşı yaklaşımlar değişiyordu. Bazen öfke bazen de kadın merkezli olmaktan çıkıp kurum merkezli yaklaşımlara dönüşmektedir. Burada hedeflenen ise daha etkili ve kadınların güçleneceği alternatif sığınak yaklaşımları oluşturmaktı. En önemlisi ise yerelin gücü, yerelin dinamiği sorun çözmede daha etkili olabiliyordu çoğu zaman. Kadına yönelik şiddet giderek artan toplumsal sorunların başında yer alıyor. 2009 yılında kadına yönelik şiddette yüzde bin 400 artış olduğu kamuoyuna yansıdıktan sonra aslında gerçekler toplumun gündemine bir kez daha girdi. Ancak bu oranların toplumun gündemine büyük bir olay olarak düşmesinin ardından, gelen tepkilere karşılık iktidar şiddet verilerini kamuoyuyla paylaşmama kararı aldı. Buna alternatif olarak kadın kurumları, şiddetle mücadele merkezleri kendi verilerini tutmaya başladı. Ancak devlet kendi resmî kurumlarına yansıyan şiddet, taciz, tecavüz, kadın katliamı verilerini gizli tuttuğu için yalnızca basına yansıyabilen boyutuyla veri tutulabiliyordu.
Her iki kadından biri şiddete maruz kalıyor
Yine 2011 yılında Bağlar Belediyesi kent genelinde yaptığı bir anket çalışmasında her iki kadından birinin şiddete maruz bırakıldığına dair bir veri paylaştı. Bununla beraber birçok çalışma yürütüldü. Kadın çalışmalarında yer alan ya da eşit temsiliyetle karar mekanizmalarında yer alan bütün kadınların ortak sorunuydu şiddet. Şiddetle mücadelede yapılması gereken ne varsa kadın birimleri, kadın müdürlükler, meclisler, parti kadın kolları yapıyordu. Bu yapılar dört dönemde kadın sorunları üzerine toplantılar, konferanslar, çalıştaylar, seminerler düzenleyerek bu devasa soruna çözümler aradılar. Bu bağlamda belediyelerin kadın müdürlüklerine bağlı Şiddetle Mücadele Birimleri’nin ve Alo Şiddet Hattı’nın açılması gibi birçok proje ortaya çıktı. Sadece DTP belediyesinde olan İlk Adım istasyonu açıldı. Üçü Diyarbakır’da, bir Van’da ve bir de Akdeniz Belediyesi’nde olmak üzere 5 sığınağımızın açılışını yapmıştık. Kayapınar Belediyesi’ne bağlı sığınak çalışmasının tüm hazırlıkları tamalanmıştı. Şiddetle mücadelede bir hayli deneyim kazanan yerel yönetimlerimiz bu deneyimi daha da güçlendirerek örnek olmuşlardır.
Kadınların ihtiyaçları çalışmalarımızı belirliyordu
Derin yoksulluğun yaşandığı birçok mahalle veya evler vardı. Çamaşır makinası olmayan birçok ev vardı. Ev içinde iş yükünün kadınların sırtında olduğu bilinmektedir. Çok çocuklu ailelerin iş yükü tamamen kadınların omuzundaydı. Pratik çözüm olarak çamaşır evleri açıldı. Çamaşır evlerine elbiselerini yıkamaya gelen kadınlar başka etkinliklerden de faydalanıyordu. Ve bu hizmet kadınların çok hoşuna gidiyordu. İlk defa belediyelerden doğrudan faydalandıklarının mutluluğunu yaşıyorlardı. Birçok yerde çocuk oyun odaları açıldı. Kadınların mesleki kurslara katılımı bazen zorlaşıyordu. Çocuklarını bırakacakları yerleri olmaması nedeniyle çocuk oyun odaları ihtiyaçtan dolayı açığa çıktı ve bu odalar yaygınlaştırıldı. Bütün belediyelerde esas benimsenen perspektif; çocukların kendi yerelinde kendi öz kimliğiyle, kendi kültürel farklılıklarıyla ve kendi anadiliyle aktif şekilde yaşama katılmasını sağlama amacıyla çalışmalar yürütüldü. Kent yaşamında ekmek ihtiyacının karşılanması neredeyse tümüyle fırınlar eliyle oluyor. Yerelin ihtiyacı ise kendin pişir kendin ye şeklindeydi. Kadınlar bu nedenle çoğu zaman boş buldukları arazilere giderek ekmek yapıyorlardı. Yaptığımız mahalle çalışmalarında da tandır ihtiyacı açığa çıkmıştı. Belediyeler bu duruma da bir çözüm olarak bazı mahallelerde tandırlar açarak bu sorunu da bu şekilde çözmüştü.
Dayanışma örneği olan Günışığı Yardımlaşma ve Dayanışma Mağazası adıyla Bağlar Belediyesi büyük bir mağaza açtı. Buraya her yerden gelen eşyaları ihtiyacı olana ulaştırdık. Bu çalışmayla en az beş bin kadına ulaştık ve kadınların sosyo-ekonomik kayıtlarını tuttuk. Kadınlarla çocuklar buradan doğru başka ihtiyaçlarını belediyeye iletmek için bir köprü niteliği de taşıdı. Yine mesleki eğitim kursları açılmıştı ve her yaşta kadınlar bu merkezlere gelerek istediği kurslardan faydalanıyorlardı. Daha çok hangi alanda ihtiyaç var, kadınlar neye ilgi duyarlar üzerinden yoğunlaşıyorduk ve talepler doğrultusunda açılan kurslar bazen rağbet görürdü bazen de görmezdi. Buna göre düzenlemeler yeniden yapılırdı. En çok tercih edilen kurslara daha fazla ağırlık verilirdi. Dikiş, kuaförlük, dil ve beceri kursları, el sanatları, bilgisayar, şoförlük gibi döneme ve ihtiyaçlara göre de kurslar yıllık değişebiliyordu. Stratejik planlara ekleniyordu. Kaç kadının bu kurslardan faydalanması hedefleniyorsa o hedef doğrultusunda çalışmalar yürütülüyordu.
Toplumsal Cinsiyet atölyeleri
Birçok belediyede, duygusal, fiziksel, cinsel, kültürel ve ekonomik şiddete uğramış ve uğrama riski taşıyan kadınlara yönelik psikolojik destek verildi. Kadın sağlığı seminerleri düzenlenerek köylerde, mahallelerde sağlık taramaları yapıldı. Büyükşehir ve Bağlar Belediyesi bünyesinde iki sağlık merkezi kuruldu. Bu merkezlerde faydalanıcılar çoğunlukla kadınlardı. Toplumsal cinsiyet rollerinin sorgulandığı ‘toplumsal cinsiyet’ eğitimleri ile yüzlerce mahalle ve köyde eğitimler düzenlendi. Özellikle yerel yönetimlerde ve parti organlarında yer alan ve almak isteyen tüm bireylere toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri verildi.
Belediyelerimizin kadın ekonomisi üzerine projeleri kapsamında kadınları üretime katmaya yönelik yerelde uygulanabilir, toplumsal ekonominin kadın eksenli örülmesine yönelik birçok üye belediyemizde kadın semt pazarları, sera çalışmaları, organik tarım çalışmaları ve kooperatifçiliğin öğrenilmesi ve yaygınlaştırılması çalışmaları yürütüldü. Kadın dostu kentler bağlamında kadın parkları, kadın dinlenme evleri, kadın spor tesisleri, kadın semt pazarları açıldı. Sonuç olarak; kadınların siyasal hayata katılımının en kolay ve ilk adımı olan yerler yerel yönetimlerdir. Toplumun yarısını oluşturan kadınların, toplumsal yaşamdaki tüm alanlar gibi yerel yönetim mekanizmalarına da eş katılımı ve temsiliyeti yerel demokrasinin oluşmasında önemli bir adımdır. Toplumsal sorunların başında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin geldiğini ve sonuçlarıyla da mücadele etmenin perspektif ve program dahilinde yaklaşmak gerektiği bilinciyle hareket edilmiştir.