Anneliğe atfedilen devasa kutsallığın aslında makbul annelik sınırları dışına çıkıldığında nasıl tersine döndüğü, Barış Anneleri, Cumartesi Anneleri ve erkek -devlet şiddetine ses çıkaran, tüm kadınların-annelerin, maruz kaldığı cins kırımının, şiddetin farkında olarak, Anneler Günü’nü savaş karşıtı, barış ve özgürlük mücadelesiyle buluşturmalıyız
Kapitalist toplum yapısında anneler günü ne anlam ifade ediyor?
Anneliğe yüklenen kutsallık, sandığımız kadar masum mudur?
Cennet gerçekten annelerin ayakları altında mıdır?
Annelik eşit bir statü müdür?
Annelik içgüdüsel midir?
Anneliğin dini, dili, milliyeti var mıdır?
Her kadın anne olmak zorunda mıdır?
Anneliğin doğal formu var mıdır?
Aslında bu sorular çoğaltılabilir ve her bir sorunun yanıtı muhtemelen farklı cevaplar bulacaktır okuyucuda…
Sadece annelik üzerine düşünmenin kendisi bile, erkek merkezli kapitalist sanayi toplum yapısının, her niteliği her ilişkilenmeyi nasıl kullandığı, özünden koparıp vahşi kapitalist çarklar arasında nasıl sayısız forma soktuğu anlaşılabilir kanımca.
Bilindiği üzere her mayıs ayının ikinci pazar günü birçok ülkede Anneler günü olarak kutlanır (farklı tarihlerde kutlayan kültürlerde vardır). Tarihte ilk 'Anneler Günü'nün Antik Yunan ve Roma halklarının kutladığına dair bilgiler var, kaynağını Mitolojide 'Tanrıların Anası' adı verilen Rhea adına düzenlenen bahar festivallerinden aldığı düşünülüyor.
İngiltere'de 17.yy. da kutlanmaya başlanan Anneler günü, ABD'de ilk kutlamaları 1873'te aktivist- yazar Julia Ward Howe düzenliyor 'Anneler Günü Bildirisi' ile barışa adanan bir gün olarak ifade ediyor. "dünya barışı eylemleri' adıyla kutlamalar yapılıyor. Daha sonra bugünün dünya geneline yayılmasını sağlayan kadın Anna Jarvis olarak kabul ediliyor.
Anna’nın annesi Ann Maria Reeves Jarvis Batı Virginialı savaş karşıtı aktivist bir öğretmendir. Amerikan iç savaşı sırasında yaralılara yardımcı olarak barışın sağlanmasına yönelik ciddi çabalar gösteren Ann, iç savaştan sonra anneler için 'Arkadaşlık Günü' adı altında bir gün bulur ve bunun barış için önemine vurgu yapar. Ann bir gün kızının da aralarında olduğu öğrencilerine 'umuyorum ki birileri insanlığa yaptığı yardımlarla dolayı unutulmaz bir anneler gününde anılır' demiştir. Ann 1905 yılının mayıs ayının ikinci pazar günü hayatını kaybeder. Anna Jarvis annesinin 20 yıl öğretmenlik yaptığı kilisede 407 çocuk ve annelerinin katılımıyla 1908 de ölüm yıldönümünde ilk kutlamayı yapıyor. Gelenlere annesinin en sevdiği olan beyaz karanfil dağıtılıyor. Her yıl kutlamalar yayılıyor ve Anna’nın uzun mücadelesiyle ,1914 yılında Amerika'da resmî tatil olarak kabul ediliyor.
Savaş karşıtlığı üzerinden doğan Anneler Günü, kapitalizmin bugünü ticari bir kampanyaya dönüştürüp, icra edilen bir günlük sevgi seremonisinin, ticari meta değeriyle ölçüldüğü kapitalist duygu avcılığına itiraz eden Anna Jarvis buna karşı çeşitli eylemler yapsa da başarılı olamıyor.
Gelinen noktada annelik, her boyutuyla metalaştırılmış olup, erkek merkezli yapılaşmada, makbul kadınlık yansıması olarak, makbul annelik rolleri çerçevesinde doğurganlık, adanmışlık, fedakârlık ön plana çıkarılır.
Doğurmayan eksik kabul edilir doğurma üzerinden kutsallık atfedilerek, kadın dinsel ve kültürel manipülasyonla nesneleştirilir.
Anneliğe atfedilen devasa kutsallığın aslında makbul annelik sınırları dışına çıkıldığında nasıl tersine döndüğü, Barış Anneleri, Cumartesi Anneleri ve erkek -devlet şiddetine ses çıkaran, tüm kadınların-annelerin, maruz kaldığı cins kırımının, şiddetin farkında olarak, Anneler Günü’nü savaş karşıtı, barış ve özgürlük mücadelesiyle buluşturmalıyız.
Ölü çocuklar anneler günü kutlayamaz…
Yaşam hakkını savunan tüm kadınların anneler günü kutlu olsun ????????????