Şüpheli ölüm olarak kayıtlara geçen kadın ölümlerinin faili, kadına başvuracağı bir mekanizma bırakmayan bu iktidardır. Çocuk istismarının önünü açan, kadınları ev içine hapsederek erkeğin kölesi haline getirmek isteyen iktidardır
Evet, bu intiharlardan şüphe duymamız için o kadar çok nedenimiz var ki. Her gün sokak ortasında katledilirken, şiddetin her türlüsüne uğrarken, giydiklerimizle hedef haline gelirken, çocuk yaşta evlendirilirken, kamusal alanın dışına itilirken, emeğimiz yok sayılırken, yoksullukla terbiye edilmeye çalışılırken, adliye koridorlarında adalet arayışımız erkek yargının insafına bırakılırken ve daha buradan sayamayacağımız birçok neden varken elbette ki bu ölümler şüpheli ölümlerdir.
İşte tam da bu yüzden şüpheli kadın ölümleri, kadın cinayetlerinin görünmeyen yüzüdür. Bu cinayetler toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin dayattığı rollerden bağımsız değildir. Bu cinayetler cinsiyetçi, militarist, kadın düşmanı politikaların yansımasıdır. Kadınların intihara sürüklenmesi, intihar süsü verilerek katledilmesidir.
Nitekim İpek Er’in yaşamına son verirken arkasında bıraktığı mektupta “Bana tecavüz etti. Ve inkâr etmiş. Benim hayatımı umutlarımı tüketti” diyerek yazdığı sözler bu gün hala hafızamızda en canlı haliyle duruyor.
2020 yılında sadece kamuoyuna yansıyan bilgilerde 171 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Yine 2020 yılı içerisinde Mardin’de 45 gün içerisinde 7 kadın, Ağrı’da 5 hafta içerisinde 5 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 2021 yılının ilk iki ayında kamuoyuna yansıyan şüpheli kadın ölümü sayısı 24. Ve tarih 4 Mart 2021; Mardin’in Midyat ilçesin de 27 yaşındaki bir kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
Her bir kadın arkasında onlarca şiddet hikâyesi bırakırken, ölüme sürüklenirken Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı “Her şüpheli ölüm kadın cinayeti değildir” diyerek kadına yönelik şiddetin politik olduğu gerçeğini reddetmektedir.
Şüpheli ya da şüphesiz kadın cinayetleri neden mi politiktir? Çünkü erkek egemen iktidarlar kadının kendi yaşamı üzerindeki söz hakkını gasp etmektedir. Çünkü adliyeler kadınlar için adaletsizlik labirentine dönüştürülmüştür. Çünkü bir kadın tecavüze uğradığında tecavüz faili değil kadının kendisi yargılanıyor. Karakollara şikâyete giden kadın şiddet ortamına geri gönderileceğini biliyor.
Şüpheli kadın ölümlerinin nedeni işte bu yüzden şüphesiz politiktir. Bunun temelinde erkek egemen zihniyetin tezahürü olan erkek ve devlet şiddeti vardır. Ve bunun bir diğer adı da kadın düşmanı politikalardır. Yaşamın hiçbir alanında kadınların varlığına, kimliğine tahammülü olmayan, kadına yaşam hakkı sunmayan politikalar.
Şüpheli ölüm olarak kayıtlara geçen kadın ölümlerinin faili, kadına başvuracağı bir mekanizma bırakmayan bu iktidardır. Çocuk istismarının önünü açan yasalar çıkararak, kadınları ev içine hapsederek erkeğin kölesi haline getirmek isteyen erkek egemen iktidardır. Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz suçu işleyenleri serbest bırakanlar, kadın haklarını en kapsamlı şekilde savunan İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açanlardır. Şiddet gördüğünde, istemediği evliliğe zorlandığında başvuracağı kadına yönelik şiddet merkezlerini kayyımlar eliyle kapatanlardır.
Ev içerisinde baba, eş, kardeş şiddetine; kamusal alanda mobinge, siyasette birlikte yol aldığı erkeğin şiddetine, dışarda devletin şiddetine, tacizine, işkencesine, baskısına, fabrikalarda patron şiddetine maruz kalan kadınlar, başvurabilecekleri hiçbir mekanizmanın olmadığı ya da işletilmediği için susturuluyor ya da intihara sürükleniyor.
Altını çizerek bir kez daha belirtmek istiyorum. Şüpheli kadın ölümlerin faili erkek egemen zihniyetin taşıyıcısı olan iktidardır. Ancak iktidar da şunu bilsin ki;
Kendisine dayatılan yaşamı reddeden, boşanmak isteyen, erkek şiddetine isyan eden kadınlar erkekler tarafından ölüme sürüklenirken, katledilirken bu ölümleri kayıtlara şüpheli ölüm diye geçirmenize izin vermeyeceğiz. Bu ölümlerin tüm boyutları ile araştırılması, kadınları intihara sürükleyen nedenlerin ortadan kalkması, faillerin hak ettikleri cezalara çarptırılması için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz.
*HDP Mardin Milletvekili