Newroz alanları aynı zamanda Kürt kadınlarının politikleştiği, kendi özgücünü gördüğü, Binevş Agal gibi öncüleştiği meydanlar olmuştur. Kürt kadınları açısından Newroz bir mitoloji olmaktan çoktan çıkmıştır.
Newroz; aydınlığın karanlığa karşı tarihi zaferi, binlerce yıl öncesine uzanan direniş destandır.
Newroz denildiğinde akla ilk Newroz ateşi ve tüm Newroz kutlamalarının vazgeçilmezi olan o ateşinin üstünden atlamak gelir. Newroz ateşi sıradan bir ateş değildir; o arındıran, direnişleri büyüten, ezilenlerin bir arada durmasını sağlayan, güç veren yaşam ateşidir aynı zamanda. Ateş ve Newroz tekdir, birdir, aynıdır; özgürlüğe yürümenin yoludur Kürtler için. Êzidîlik, Yaresanlık, Reha Heq gibi Kürtlere özgü tüm inançlarda binlerce yıldır ateş kutsaldır. Ateşin bu kutsallığıdır Kürtlerin varlığını, dilini, kültürünü bugünlere taşıyan. Kürtler o kutsal ateş etrafında toplanmış ve böylece kendi varlıklarını koruyabilmiş, binlerce yıllardır tüm soykırım saldırılarına rağmen bugünlere taşımıştır. Evlerimizde hiç sönmeyen ateşgahların sahipleri, koruyucuları ise hep kadınlar olmuştur. Ninelerimiz, annelerimiz evin ocağının sönmemesi için ateşe bekçilik etmiş, sönme aşamasına geldiğinde ise nefesleri ile o ateşi gürleştirmiştir. Her evin ocağında kadınların gürleştirdiği ateş bugün de Newroz alanlarında harlanıyor.
Her Newroz, Kürt toplumu açısından yeniden doğuş anlamına geliyor. Yüzyıllardır geleneklerine en çok sahip çıkan ve onu hep canlı kılan Kürt toplumu, varlığını bugünlere kadar bu geleneklerine sahip çıkarak ortaya koymuştur.
Newroz Direniş Geleneği de Kürt toplumu açısından tarihten bugüne gelen önemli bir mirastır. Kürt toplumu, Kürdistan toplumu yüzyıllarca “Zalim Dehak”ın Dehakların-sömürgecilerin- baskı, katliam ve soykırımlarıyla karşı karşıya kalmış, fakat kaderine boyun eğmeyip varlığıyla Newroz ateşini gürleştirerek, zalime karşı direniş geleneğini sürdürmüştür. Kürtlüğünü yok etmek isteyenlere karşı kimliğini savunmuş ve tarihi direnişlerle varlığını korumuştur.
Newroz ateşi bugünlere taşınan bir direniş geleneğidir, aydınlık ve özgürlüktür, karanlıklardan ışığa, umuda, yeni özgür yaşama çıkışın adıdır, yoludur.
Newroz ateşi içinde doğan “Çağdaş Kawa”lar ve Kadın Özgürlük Mücadelesi günümüzde adeta özgürlük ateşini yeniden gürleştirmektedir. Newroz, her ne kadar baharın müjdeleyicisi, yeni bir doğuşun başlangıcı olarak bilinse de, Kürt halkı için inkâr edilen Kürtlüğe karşı Kürtlüğün, kimliğin ve onurun korunduğu, halk serhildanlarına ve direniş eylemlerine dönüşen bir gün kutlamasına dönüşmüştür, Kürt halkı ve özellikle de Kürt kadınları Newrozlaşmıştır.
Bu bilinçle Amed’de ilk Newrozlaşan kadın Zekiye Alkan olmuştur. 21 Mart 1990 yılında Amed surlarına çıkıp, “Newroz ateşi en iyi insan teninde yanmalıdır” sözüyle bir Kürt kadını olarak yaşamdaki cesaret ve fedakârlığının sınırsız örneğini göstermiş, tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır.
Yine bu direnişin diğer bir sürdürücüsü İzmir Kadife Kale’de kendisini yakan Rahşan Demirel olmuştur. 1992 yılında Kürdistan’da, özellikle Şırnak ve Cizre’de gelişen halk serhildanlarına yönelik devletin saldırılarına henüz 17 yaşındayken, “Ben kendimi Newroz yapıyorum Kadife Kale’de, lastikle olmasa bile canımızla kutlayacağız” diyerek, Newrozlaşan kadınların geleneğini sürdürmüştür. Ronahi ve Berivan ise Alman devletinin yasaklarına karşı 1994 Newroz'unda bedenlerini yekvücut yapıp, “Emperyalizme ve sömürgeciliğe en büyük yanıt bedenleri tutuşturarak verilir” sözleriyle yanıt vermiştir.
Newroz meşalesini göklere kaldıran diğer bir kadın ise 1998 yılı Çanakkale zindanında Sema Yüce olmuştur. “Beynimi, yüreğimi ve bedenimi 8 Mart’tan 21 Mart’a ulaşan ateşten bir köprü yapmak istiyorum" diyen Sema Yüce, kadınların özgürlük mücadelesinin, Kürt halkının kimlik ve hak mücadelesi ile bağını ortaya koymuştur.
Newrozlaşan bu kadınlar bugün özgürleşen Kürt kadınlarını yaratmıştır. Ateşin ve güneşin kızları bugün tüm dünyada kadınların özgürlük yolunu aydınlatan meşaleler olmuşlardır.
Newroz alanları aynı zamanda Kürt kadınlarının politikleştiği, kendi özgücünü gördüğü, Binevş Agal gibi öncüleştiği meydanlar olmuştur. Nasıl ki Newroz bir halkın zalim Dehak'tan kurtulup özgürlüğüne kavuşmasının sembolü ise; kadınlar içinde erkek egemenliğine karşı direnişin sembolü olmuştur. 1990'lı yıllarda Cizre'de, Şırnak'ta Nusaybin'de Newroz'a anlamını katan Kürt kadınlarının direniş cephesinde ve bedenlerinde yaktığı ateş, günümüzde tüm ezilenler için yeni umut olmuştur.
Kelepçelenmiş dil, yok edilmeye çalışılan renklerin isyanında öncülük yapan kadınların direnişi bugün dünyanın en güçlü kadın hareketlerinden birini ortaya çıkardı. Kürt kadınları Newroz ile yeniden doğdu. Newroz; özgür, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü yeni yaşamın sembolü oldu ve bu yeni yaşam kadınların elleriyle ete kemiğe büründü, bürünüyor. Kürt kadınları açısından Newroz bir mitoloji olmaktan çoktan çıkmıştır. Newroz; bir hakikat, yeni yaşam olmuştur.
Demirci Kawa’dan günümüze Newroz ateşi direniş ve özgürlük için yanmaktadır. Elbette özgürlük kolay değildir. Ateşle yeniden yazılan bu tarih, yeni ve özgür yaşamın ta kendisidir.
Bu nedenle özgürlük ve eşitlikten yana olan herkes zalime, zalimlere karşı bir isyan ateşi olan Newroz ateşi etrafında toplanıp, özgürlüğün ateşini harlamalıdır. 2021 yılı Newroz’unu tüm halkların, toplumların kurtuluş Newroz’una dönüştürmelidir.
Bijî Newroz!