Kürt kadın hareketinin örgütlülük tarihine ve orijinine bakmak istediğimizde, çok daha gerilere gitmek gerekir. Birinci Dünya Savaşı’ndan beri kadınlar Kürt hareketinin paydaşıdır. İlk kadın örgütlenme deneyiminin de savaştan hemen sonraki yıllarda gerçekleştiği görülür
Günümüzde Kürt siyasi hareketi içinde ve sivil alanda kadınlar önemli bir yer tutuyor. Türkiye’de, gövdesini Kürtlerin oluşturduğu ve sayısal olarak da geniş bir Kürt kitlesini temsil eden Yeşil Sol Parti’nin 62 milletvekilinden 30’u kadın. Bununla beraber siyasette, kadın hareketi içinde veya sivil alanda çalışma yürüten Kürt kadınları, halk arasında değer gören güçlü figürler.
Türkiye’de 60’ların sonu ve 70’li yıllar boyunca temelleri sağlamlaştırılarak yükselişe geçen işçi-öğrenci hareketinin güçlenmesi kadın hareketini olumlu yönde etkiledi. Dönemin siyasi ortamında kadınlar da alanlarını genişletmeyi başardılar ve Türkiye sosyalist hareketi içinde ayrı bir kadın örgütüne ihtiyaç olmadığını savunan görüşlere rağmen örgütlendiler. Toplumsal değişim umudunun yarattığı dalga, kadınların sol içinde ve özerk örgütlenmelerindeki artışı olağan biçimde Kürt kadınlarında da cereyan etti.
1977 ’de Diyarbakır’da kurulan Devrimci Demokrat Kadınlar Derneği, Kürt kadın hareketi için hem politik hem de sosyal öneme sahiptir. DDKD’nin yoğun çalışmaları sonucu, daha çok erkeklerin söz sahibi olduğu politik alanlarda Kürt kadınlarının görünürlüğü arttı. Bu durum sosyal ilişkileri etkiledi, kadınların kamusal alanda olduğu gibi politik diskur içinde de daha çok yer bulmasının yolunu açtı. Diyarbakır’da kurulan ilk Kürt kadın derneği olan Devrimci Demokrat Kadınlar Derneği’nin yürüttüğü çalışmalar dikkate alındığında çağdaş Kürt kadın hareketi için büyük bir öneme sahip olduğu görülecektir. 70’li yıllara dayanan Kürt kadın hareketinin üstün çabaları, bugünkü siyasi kazanımlara da etki etmiştir.
Kürt kadın hareketinin örgütlülük tarihine ve orijinine bakmak istediğimizde, çok daha gerilere gitmek gerekir. Birinci Dünya Savaşı’ndan beri kadınlar Kürt hareketinin paydaşıdır. İlk kadın örgütlenme deneyiminin de savaştan hemen sonraki yıllarda gerçekleştiği görülür.
1914 ve öncesinde Kürt erkek aydınların paylaştığı ortak görüş, Kürtlerin yaşadığı sorunların sadece Osmanlı Devleti’nin siyasetine bağlı olmadığıyla, bununla beraber ekonomi, eğitimsizlik gibi başlıkların da Kürtler ’in çağdaşlaşması önünde engel olduğu yönündedir. Çağdaşlaşma sürecinde en büyük rolün kadınlara düştüğünü düşünen Kürt aydınları, Kürt sorununun sadece ulusal değil sosyal boyutunu da göz önüne alarak kadın sorununa eğilmişlerdir. Bununla beraber tarih sahnesinde o döneme dek daha çok Kürt erkek aydınların siyasi, entelektüel ve düşünsel alanlarda yer aldığı görülmektedir. Fakat bu dönemle beraber Kürt kadınların, artık erkeklerden bağımsız ve etnik bir örgütlenmeye ihtiyaç duydukları aşikardır. Her ne kadar Kürt kadınların düşünsel alanda söz söyleme, kamusal alanda varlığını görünür kılma çabaları ve belki de ilk örgütlenme deneyimi diyebileceğimiz faaliyetleri Nuriye Ulviye Mevlan ‘ın kurucusu olduğu Osmanlı Müdafaa-i Nisvan Hukuk Cemiyeti ’nin yayın organı olan Kadınlar Dünyası gazetesinde başlamışsa da bu deneyim doğrudan bir Kürt kadın öz örgütlülüğüne işaret etmemektedir. Bedirhan ailesinden birçok kadının yazılar yazdığı bu gazete Osmanlı tarihindeki ilk feminist yayındır. 1913-1921 yılları arasında yayın hayatını sürdüren gazetede, Kürt kadınları yazılarında ulusun ve toplumun ilerlemesinde kadınların önemini özellikle vurgulamışlardır. 1919 yılında ise İstanbul ’da, gövdesini Kürt kadınların oluşturduğu ilk hareketin nüveleri ortaya çıkmıştır.
1919’ da İstanbul ’da Kürt Kadınları Teali Cemiyeti hem Kürt hem de kadın kimliğine sahip ilk dernek olarak kurulmuştur. Kürt kadın hareketinin başlangıç noktası sayılan bu dernek, uzun yıllar boyunca Kürtlere sirayet eden siyasi ve düşünsel sürecin bir sonucudur. Kürt Kadınları Teali Cemiyeti dernek tüzüğünde amacını ‘’Aile hayatında sosyal temelli düzeltmelere gitmek, göç etme ve yerinden etme münasebetiyle sefil bir hale gelen Kürt yetimlerine ve dullarına iş bulmak ve nakdi yardımda bulunmak’’ olarak belirtmiştir. Derneğin üyesi ve dönemin önde gelen Kürt ailelerinden birine mensup Encum Yamulki açılış konuşmasını yaparken derneğin amacına değinmekle beraber Kürt ve kadın kimliğine özellikle vurgu yapmıştır.
Encum Yamulki ’nin konuşmasının bir bölümünde değindiği “Milyonlarca Kürt ve büyük bir Kürdistan’ın varlığı” ibaresinden derneğin katılımcılarının milli duygularla bir araya geldiği anlaşılmaktadır. II. Meşrutiyet Osmanlı ’da kadın hareketinin ivme kazandığı, farklı feminizmlerin ve ekollerinin de oluşmaya başladığı bir dönemdir. Dönemin farklı kadın örgütlerindeki ortak bir özellik ise milliyetçilik akımının etkilerinin görülmesidir. Örneğin; 1919 yılında kurulan Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti ’nin kurucusu Hayriye Melek Hunç, batılı manada feminizm ekolünü reddederek batı dışı, yerel ve milliyetçi bir feminizm anlayışını benimsemekte ve Çerkes kimliğini ön planda tutmaktadır.
Dönemin önemli kadın örgütlerinden biri de Ermeni Kadınlar Birliğ i’dir. Kasım 1919’da EKB’nin resmi yayın organı olan Hay gin, 13 yıl boyunca yayın hayatını sürdürmüştür. Dergiyi yayımlayan Hayganuş Mark, dergi için ‘’bağımsız’’lık vurgusunu dile getirmiş, Hay gin’i kendi taraflarına çekmek isteyen birçok örgüt ve siyasiye her zaman ‘’Hay gin’in altında yaşayabileceği tek bir bayrak vardır, o da kadınlık bayrağıdır.’’ diye cevap vermiştir. (L.Ekmekçioğlu, Bir Milleti Diriltmek 1919-1933 Toplumsal Cinsiyet Ekseninde Türkiye’de Ermeniliğin Yeniden İnşası)
Hay gin, Müslüman haremlerinde alıkonulan Ermeni kadın ve çocuklarla ilgili haberler yayımlamış, Ermenistan’a yardım için kitleleri hareket geçirmiş, kadınların ücretli çalışma hakkı ve cinsel özgürlük gibi pek çok konuyu ele almıştır.
Patriyarkal dünya düzeninin dayattığı koşullar, 1. Dünya Savaşı sonrasında oluşan fiziki ve ekonomik buhran, Osmanlı İmparatorluğu ’nun çözülme süreci diye tabir edilebilecek politik atmosfere rağmen, İstanbul merkezli bu kadın örgütlenmeleri geçmişten bugüne ışık tutması bakımından anlamlıdır. Özellikle etnik kimliklerin kadın hareketleriyle iç içe geçmesinde, kimlik bilincinin çok yönlü şekillenmesinde tarihe projeksiyon tutmaktadırlar.
Kürt Kadınları Teali Cemiyeti ’nin yönetiminde toplam 11 kadın olduğu bilinse de dernek tüzüğünde bu isimlerin kimler olduğuna dair bir bilgi yer almamaktadır. Dernek hakkında detaylı bir araştırma kitabı bulunan Rohat Alakom ’dan referansla, örgütün İstanbul’daki Hanzade, Babanzade, Bedirhan, Zapsu ve Yamulki gibi soylu Kürt ailelerine mensup kadınlardan meydana geldiği bilinmektedir. Bu dönemde kurulan Kürt örgütlerinin çoğunda egemen olan düşünce, Kürt kültürü ve kimliğinin Osmanlı topluluğu içinde eşit koşullarda kabul edilmesidir, Osmanlı ’dan ayrılmak gibi bir fikir hâkim değildir. *(Naci Kutlay, İttihak Terraki ve Kürtler s.243) Kürdistan ’ı Osmanlı ’nın bir parçası kabul eden kurum ve örgütlerden biri de Kürt Kadınları Teali Cemiyeti’ dir.
Encum Yamulki’nin tarihi öneme sahip dernek açılış konuşması ve Şişli Etfal Hastanesi’nde 250 çocuğun ücretsiz olarak sünnet ettirilme etkinliğinden başka cemiyetin bilinen bir faaliyeti olmamıştır. Osmanlı Hükümetinin artan baskıları sonucu bu dernek “zararlı cemiyetler” adı altında, milli varlığa düşman olduğu gerekçesiyle kısa bir süre sonra kapatılmıştır. Bazı kaynaklar derneğin kapatılma tarihini 1920 yılı olarak belirtmektedir fakat ortak kanı derneğin yaklaşık altı ay kadar kısa bir süre aktif çalışma yürütebildiği şeklindedir.
Kürt Kadınları Teali Cemiyeti ve cemiyetin kurucusu olan kadınlar hakkında elimizdeki sınırlı bilgilerle yetinmekteyiz, fakat yüz yıl öncesine dayanan Kürt kadın hareketinin toplumsal ve ulusal mücadelesi tarihsel anlamda bir panorama çizmekte ve Kürt tarihinde kadınların görünürlüğüne katkı sunmaktadır.
Kaynakça: Rohat Alakom, Kürd Kadınları Teali Cemiyeti (1919), Avesta Yayınları
Ekrem Malbat, Kürt Kadınları Teali Cemiyeti ve Nizamnamesi, Nûbihar Yayınları
Mithat Kutlar, Nuriye Ulviye Mevlan ve Kadınlar Dünyasında Kürtler, Avesta Yayınları
Lerna Ekmekçioğlu, Bir Milleti Diriltmek 1919-1933 Toplumsal Cinsiyet Ekseninde Türkiye’de Ermeniliğin Yeniden İnşası, Aras Yayınları