Kürt kadın hareketi; kadınların kurtuluşundan özgürlüğe, özgürlükten hakikat arayışçılığına uzanan ve iyinin, doğrunun güzelliğinin yaratılmasını hedefleyen; bu değerleri kendisine ilke edinen bir harekettir. O güzelliği doğayla uyum ve hakikat olarak tanımlar
Kürt kadın hareketinin etik değerleri ve estetik anlayışı üzerine düşünceler Her hareketin kendi hedefleri ve felsefesi doğrultusunda oluşturduğu ve zaman içerisinde biriken deneyimlerle daha sıkı sıkıya sarıldığı ya da bir kenara bıraktığı doğruları ilkeleri ve kuralları vardır. Bu doğrular, ilkeler ve kurallar söz konusu harekette yer alanların kendileriyle ve başka insanlarla, toplumla, doğayla, içinde yaşadıkları sistemle olan ilişkilerini belirler. Kürt kadın hareketi de ortaya çıktığı günden bugüne böylesi bir değişim geçirmiş kendine özgü bir etik ve estetik olgunluğa erişmiştir.
Bugün gelinen noktada nasıl yaşamalı sorusu etrafında şekillenen etik ve estetik ölçüler, öncelikle nasıl yaşamamalı sorusuna bir yanıt olarak ortaya çıkan kopuş teorisi ile başlamıştır.
Kopuş, Kürt kadınların dilini kültürünü hatta varlığını inkar eden sistemle bağlarını kesmek, onları birer kuluçka makinesi olarak gören ve metalaştıran erkek egemenliğini reddetmek, içerisinde nefes alınamaz hale gelen geleneksel erkekliği ve kadınlığı sorgulamakla başlamıştır.
Bu sorgulamalar Kürt kadın hareketinin aileye yani özel alana da yönelmesini sağlamış, kadınların toplumdaki köleleştirilmesinin yanı sıra aile içerisinde de köleleştirilmelerine karşı bir direniş estetiği oluşturmasına imkan tanımıştır. Bu noktada evlerden çıkıp cezaevleri önlerine, orada miting alanlarına ve özgür alanlara başlayan yürüyüş, kopuşun ete kemiğe bürünmüş halidir.
Direnerek özgürleşme Kürt kadın hareketinin felsefesindeki en temel ölçüdür. Direndikçe kadınlar güçlenmiş, güçlendikçe de özgürlüğe bir adım daha yaklaşmışlardır.
Özgün kadın örgütlülüğü, kadınların kendi öz güçlerini açığa çıkarmasını ve irade olmalarını sağlayan bir yöntem olarak kopuş teorisini pratikleştirmiş ve kadın kurumsallaşmasının da önünü açmıştır.
Bununla beraber resmi ideolojiden, yani feodal toplumsallıktan ve bunlara ait değerler sisteminden kopuş-özgürleşme ilk ve zorunlu adı olsa da insanın doğaya yabancılaşmasıyla başlayan ve oradan kendine yabancılaşmasına kadar uzanan ve de kökleri daha derinlerde olan tutsaklığın ortadan kaldırılmasının yalnızca kopuşla mümkün olmadığı ortaya çıkmıştır.
Bu tespitten hareketle kopuş gerçekleştirilen ailenin, toplumun, sistemin yerine hangi değerlerin konulacağı kendine yabancılaşmanın boyutlarının nasıl açılacağı ve yeniden Doğuş’un nasıl sağlanacağı gibi sorular Kürt kadın hareketini yeni bir evreye taşımıştır.
Abdullah Öcalan’ın oluşturduğu demokratik, ekolojik ve özgürlükçü toplum paradigması ve bu paradigma doğrultusunda oluşturulan kadın toplum sözleşmesi bu yeni evrede kadınların kendileriyle aileyle ve toplumla ilişkilerinin düzenlenmesinde kendileri için belirledikleri pozisyonun etik ve estetik çerçevesini oluşturmaktadır.
Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü toplum paradigması; sistemin her şeyi ve herkesi çirkinleştiren, birbirine benzettiren, arz talep ve çıkar doğrultusunda şekillenen kapitalist modernitenin ölçülerine; onun iktidarcı ve hiyerarşik yapısına yöneltilen güçlü bir eleştiri ve tüm bunlara alternatif olarak ortaya çıkan güçlü bir paradigmadır.
Bugün Kürt hareketinin etik değerleri bu paradigma doğrultusunda oluşturulmuş ve hayat bulmuştur. Peki hangi etik ölçüler söz konusudur? Bu sorunun ilk karşılığı ahlaki, politik ve vicdani bir toplumdur. Buradaki ahlak ne dinlerin ne de kapitalist sistemin kendisine göre yozlaştırdığı ve sömürü için araçsallaştırdığı bir ahlaktır. O, doğru ve özgür yaşamın ölçüsüdür. O, ahlaki ve politik toplumun bir yandan iyilik mutluluk doğruluk ve güzellik diğer yandan özgürlük eşitlik ve demokratiklikle olan özsel ilişkisidir iyilik ve mutluluk zaten ahlakın özüdür.
“Doğruluk hakikatle ilgilidir. Hakikati, ahlaki ve politik toplumun dışında aramak beyhudedir. Ahlaki ve politik olmayan, hakikati bulamaz güzellik ise estetiğin amacıdır ve ahlaki ve politik toplum dışındaki güzelliği güzellik saymıyorum” (Fırat, Ali demokratik modernite). Yani etik, ahlaki ve politik toplumda yaşama; estetik ise güzelliği oluşturma çabasıdır bu da ancak insanın kendisine ve doğaya yabancılaşmasının aşılmasıyla mümkün olabilir.
Kürt kadın hareketi, kadınların kurtuluşundan özgürlüğe, özgürlükten hakikat arayışçılığına uzanan ve iyinin, doğrunun güzelliğinin yaratılmasını hedefleyen; bu değerleri kendisine ilke edinen bir harekettir o güzelliği doğayla uyum ve hakikat olarak tanımlar.
Kürt kadın hareketinin estetik ve etik ölçüleri; dünya çapında markaların büyük paralar harcayarak oluşturdukları beden imajları, yaşam tarzları, iktidarın görkemini göstermek üzerine kurulmuş şekilsiz binalar ve şehir yaşamı, egemenlerin sırf kendilerini toplumun diğer kesimlerinden ayrıştırmak için kullandığı ve sanat adı altında piyasaya sürülen postmodern çirkinlikleri reddeder.
Estetiği bir moda akımı olarak değil yaşamı güzellik ölçüleri ile yeniden düzenlemek olarak ele alır. Sadelik ve doğa ile uyum sıradanlığın reddi ve özgürlük Kürt kadın hareketinin ölçüsüdür.
Botoksla şişirilmiş dudaklar, makyajla pürüzsüzleştirilen takma kirpiklerle ve kıyafete göre seçilen lenslerle oluşturulan bir güzellik anlayış sayesinde birileri zenginleştirip ceplerini doldururken; ötekilerin kendilerini bir an iyi hissetmek uğruna sürüklendikleri sahte yaşama karşı sağlıklı ve doğal olanı esas alan Kürt kadın hareketi aynı zamanda yüksek camlı binaların kadınları ölüme sürükleyen gerçekliğini iyi tanır birbirinden güzel binalarda işleyen sömürü çarkını yakından bilir.
Kürt kadın hareketi, sistemin ortaya koyduğu tüm bu çirkinliklere karşı milliyetçileşmeden ve dokuma haline getirmeden, dilini ve kültürünü korumayı, yozlaşmış ve çirkin olanla anbean mücadele ederek yeniyi yaratmayı en önemli etik değer olarak görür. Kadın dostluğunun, dayanışmasının gücüne inanır onu esas alır. Erkek egemen iktidarın saldırılarına karşı kadınların öz savunmaları direnişin estetiğidir. Özetle söyleyecek olursak Kürt kadın hareketinin etiği; özgürlük, özgünlük ve hakikattir. Estetik ölçüsü ise doğa ile uyumlu bir yaşamdır.
Son Söz:
Ffrat, A. (22. 09 2018). Demokratik Modernite. Abgerufen am 04. 04 2025 von https://demokratikmodernite.org/ahlaki-politik-toplum/