Mücadele ettiğimiz küresel ataerkil sistem oldukça örgütlü hareket etmektedir. Öyleyse bizim de kendimizi en az onun kadar, hatta daha fazla örgütlü kılmamız gerekmektedir. Bunun içinse parçalılıkları aşacak, kadın mücadeleleri ortaklaştıracak, kadının kolektif anlam, karar ve eylem gücünü açığa çıkaracak yeni bir bakışa ve ilişkiye ihtiyaç vardır
Erkek egemen sistemler dünyanın farklı bölgelerinde benzer yöntem ve politikalar ile kadınları cins kimliğinden kaynaklı sömürmekte, ezmekte ve kontrol etmek istemektedir. Kadınlar fiziki ve psikolojik sömürüye, şiddete, tacizlere, tecavüze, yoksulluğa ve işsizliğe maruz bırakılmaktadır. Siyasal ve toplumsal yaşamdan uzaklaştırarak tahakkümünü kurmaya calismaktadir.
Bu eril sistemler küreselleşme adı altında, büyümeye ve tüm dünyada kendi ideolojisini ve sistemini çok daha örgütlü, çok yönlü dayatmaktadır. Bu yaygın ataerkil ittifaklar kadınları ve toplumu kendi sistemi ile sınırlandırmak ve farklı alternatiflerin varlığını yok saymaktadır. Kadınların özgürlük talebinin karşısına kadın düşmanlığı ile cevap vermektedir. Bu politik ve ideolojik dayatmaya karşı direnen, mücadele eden kadın hareketlerini yalnızlaştırmak, bireysel kurtuluş mitlerini dayatmakta.
Kadın hareketi ve feminist hareket dayatılan bu eril sisteme karşı; tüm tarihsel kavşaklarda kadınlar arası dayanışmayı büyüterek, geniş bir yelpazede ortaklıklar, iş birlikleri ve dayanışma ağları kurarak cevap vermişlerdir.
Farklı deneyimlere sahip olan kadın hareketleri farklı sınıfsal, ulusal, etnik ve güç ilişkilerini hesaba katarak bu dayanışmayı ve ortak mücadele zeminlerini oluşturmuşlardır. Bu bağlamda kadın hareketleri, yerellerde iş birlikleri ve ortak eylemlikler kurduğu gibi bu ağları enternasyonal zeminlere taşımayı, tüm dünyada kadınlar arası birlik ve çeşitli stratejiler kurulmasını da önemsemiştir.
Uluslararası kadın konseyi, ulus-devlet sınırlarını aşan eylemsellikler, savaş karşıtlığı ve tüm kadınların birbirini kızkardeşi gibi görerek yardımlaşmaya ve dayanışmaya çağırması ile kadınlar arası dayanışmayı vurgulayan kadın barış partisi, kadınların maruz kaldığı her türlü eşitsizliğe karşı mücadele eden, ırkçılık karşıtı ve anti kapitalist bir uluslararası hareket olan Dünya Kadın Yürüyüşü, Şili’de “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” sloganı ile sokaklara çıkan kadınlar, kadın grevi çağrısı, kadınların mücadelesini ve dayanışmasının küreselleşmesi bakımından oldukça önemli dayanışma örnekleri olmaktadır.
Kadınlar arası dayanışmanın hem ülkeler hem de kıtalar arası yaygın ağlar ile kurulması, verilen her mücadelenin tüm kadınladın ortak kazanımı olarak tariflenmesi ve sahiplenilmesi kadın hareketleri açısından onemli bir başarı olmaktadır. Tüm bu yaygın ağlar ve dayanışma pratikleri açısından hala tam anlamıyla bir forma kavuşturulmamaktadır. Kadınlar arası yeni ilişki ağları ve yeni örgütsel formlara ihtiyaç olduğu dönem dönem tartışılmaktadır. Ama bu açığa çıkan farklı kadın mücadele deneyimleri nasıl daha fazla ortaklıklar kurarak, daha dinamik iş birlikleri ile yeniden tanımlayabiliriz sorusunu Kürt kadın hareketi uzunca bir dönemdir tartışmaya açmaktadır. Kadınlar arası ittifakın ve ittifakların mümkünlüğünü sadece politik tartışmayla ile sınırlandırmadan kimi önemli çalışmalara da öncülük ederek yeni bir perspektif ile ele alıyor. Bu ittifak politikasını hem bölgesel hem de ulusal ve uluslararası zeminlerde daha güçlü hayata geçirmeye çalışıyor. Kadın ittifakı ve ittifaklarının kurulmasına dair yürütülen tartışmalar, elbette Kürt kadın hareketini hem dünya kadın hareketinin açığa çıkardığı tartışmalar hem de kendi özgün koşullarında elde ettiği, deneyimlediği sonuçlar üzerinden kavramsallaştırmaya çalışmaktadır.
Kürt kadın hareketi ilk oluşum zamanlarından itibaren Türkiye kadın hareketi, sol ve sosyalist kadın örgütleri ve feminist hareket ile ortak eylem ve platformlarda yan yana mücadele zeminlerinde bulunmuştur. Barış için Kadın Girişimi, Kadın Özgürlük Meclisi ve Kadınlar Birlikte Güçlü gibi dönemin mücadele hattını belirleyen, erkek egemenliğine, faşizme karşı kadınların mücadelesini belirleyen önemli hareketler ortaya çıktı. Kadınların mücadelesinin ortaklaşması kadar faşizme karşı da Kürt sorununun demokratik çözümü ve barış mücadelesini savunan ve ortaklaştıran, kadınların ortak bir zeminde birlikte mücadele etmesini açığa çıkaran önemli deneyimler de yaşandı.
Kadınlar arası dayanışma ve güç birliği ilk defa Ortadoğu’da ki kadın hareketleri ile bir ittifak zemininde buluşulmuştur. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da kadın mücadelesi veren bir çok kadın örgütünün ve kadın aktivistin katılımı ile Kuzey Afrika ve Ortadoğu Kadın İttifakı (NADA) kurulmuştur.
Kürt kadınlarının politik olarak öncülük ettiği ve ortaklaştırmaya çalıştığı kadın ittifaklar özelikle Ortadoğu coğrafyasında kadınlar arası dayanışma ve kadınların yaşadığı sorunların daha görünür olması, kadın örgütleri arasında gündemlerin ortaklaşması açısından oldukça önemlidir. Kadın ittifakı üzerinde şekillenen bu yeni ilişki biçimi farklı kültürel ve mücadele deneyiminden gelen kadınların birlikte örgütlenme, deneyim aktarma, bu deneyimi kendi mücadele alanlarına taşıma, en önemlisi de ortak bir örgütsel formda buluşabilme imkanını oluşturdu. Kadın ittifakı formu açısından oldukça yeni bir deneyim açığa çıkarmakta. Bu deneyimin kendisi kadınlar arası ittifak politikalarının geliştirilmesi ve yaygın bir küresel kadın ittifakının olabilirliliği üzerine yeni bir bakış sunması açısından da önemli. Kadın hareketlerinin buna mesafeli ve kuşku ile bakması yerine tartışmaları güçlendiren olanakları sağlaması, kadın özgürlük mücadelesine güçlü bir alan açacağı kuşkusuz.
Geçen on yıllarda uluslararası düzeyde kadın hareketlerini bir araya getirmeye dönük çeşitli çabalar gösterilmiş, farklı uluslararası konferans, ağ, federasyon vb. örgütlemeler kurulmuştur. Ancak hiçbiri de gerekli düzeyde kadın mücadelelerini ortaklaştıramamış, etkili ve akışkan ortak eylem ve karar mekanizmaları oluşturamamıştır. Bu, ciddi bir sorundur çünkü yüzyılımızı kadın özgürlük çağına dönüştürmek için günümüzde kendini gösteren tarihsel fırsatları değerlendirebilmek için büyük bir örgütlülük düzeyi şarttır. Mücadele ettiğimiz küresel ataerkil sistem oldukça örgütlü hareket etmektedir. Öyleyse bizim de kendimizi en az onun kadar, hatta daha fazla örgütlü kılmamız gerekmektedir. Bunun içinse parçalılıkları aşacak, kadın mücadeleleri ortaklaştıracak, kadının kolektif anlam, karar ve eylem gücünü açığa çıkaracak yeni bir bakışa ve ilişkiye ihtiyaç vardır.
Kadın ittifakları yerel ile uluslararası, tikel ile evrensel arasındaki optimal dengeye dayalı olarak bütün bileşenlerin kendi özerkliğini ve özgünlüğünü korumakla birlikte ortak mücadelenin içinde aktif yer almasıdır. Bununla birlikte kadınlarının öncelikle temel sorunlarını birlikte tartışıp, bu sorunların çözülmesi için ortak kararlar alması ve bu kararları birlikte pratikleştirmesi demektir. Yani ortak mücadelenin temelinde kadınların kolektif çözüm gücünü açığa çıkarıp uygulamak vardır. Bunun üzerinden küresel düzeyde örgütlülükler yeni stratejiler açığa çıkabilir.
Feminist hareket, ittifak temsil siyasetine mesafeli duruşu anlaşılır olmak ile birlikte bu mesafeyi koruyan ama birlikte mücadele etmenin esnek dönüşümlü zeminlerini oluşturmak gibi bir sorumlulukla karşımızda duruyor. Kadınların açığa çıkardığı deneyim, birikim ve farklı mücadele deneyimleri sadece kadın mücadelesini güçlendirip dönüştürmüyor aynı zamanda kadınları kuşatan bu eril sistemin değişimesi için, toplumsal değişimi zorlayan yeni dinamikleri de açığa çıkarıyor. Ortadoğu’da Latin Amerika veya kuzey Afrika’da, doğu Avrupa’da gelişen toplumsal mücadelenin öncülüğünü ve yeni dinamiğini kadın mücadelesi belirliyor. Kadınların bu toplumsal mücadelede ve kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinde açığa çıkardığı bu deneyim belli sınırlar içinde hapsedilmemeli. Sınırları, mekanları aşan ve yeni bir yaşamın umudunu büyüten bu kadın deneyimi, birbirine uzaktan seslenmek yerine daha fazla mücadelesini ortaklaştıran farklılıklarını koruyarak büyüyen bir zemin oluşturabilmeli.