Kadınlar artık bu kadın kırımı politikalarının erkek-devlet tarafından yeniden ve her gün farklı şekillerde üretildiğini de görerek, erkek faşizmine karşı bir varoluş mücadelesi veriyor
Şiddet, tecavüz, fiziki katliamlar; ‘modern’ kölelik çoğaldıkça kadınlar eksildi. Eril zihniyetin bir soykırım kıskacına aldığı kadın, fiziki olduğu kadar ruhsal olarak da kıyımdan geçirildi, geçiriliyor.
Kadına şaşalı, ışıltılı bir hayat iddia eden kapitalist modernist sistemin vitrinden öteye geçmeyen özgürlük vaadi, bir gecelik aşkları, sonsuz bireyci ve bencilikle dolu yaşamına karşı büyük bir aydınlanma yaşayan kadınlar uzun zamandır kendi özgürlük yolunu çiziyor. Latin Amerikan'dan Avrupa'ya, Afrika’dan, Ortadoğu'ya ve Asya'ya kadar kadınlar, gasp edilen iradeleri, hakları ve bedenleri için meydanlarda özgürlüklerini haykırıyor.
Kadınlar artık bu kadın kırımı politikalarının erkek-devlet tarafından yeniden ve her gün farklı şekillerde üretildiğini de görerek, erkek faşizmine karşı bir varoluş mücadelesi veriyor. Bilinçlendikçe örgütleniyor, örgütlendikçe çoğalıyor, bir nehir misali güçlendikçe akıyor ve özgürlüğe doğru yol aralıyor. Bu hakikat bize, “21. yüzyıl bir kadın yüzyılı olacak” sözünü bir kez daha doğruluyor.
Dünyada kadın mücadelesi
2021'de kadınlar Avrupa ülkelerinde eşit ücret için mücadele ederken kürtaj haklarının da ellerinden alınmasına karşı amansız bir mücadele yürüttü. Bu mücadele sonucu Fransa kürtaj yasasını değiştirdi. İzlanda'da parlamentonun yarısı kadınlara geçti. Fas'ta kadınlar yerel yönetimlerde etkili olmaya başladı. İspanya’da kadın bakan, kadın temsiliyetinin olmadığı yerlerde konuşma yapmayacağını belirtti.
21. yüzyılda bu özgürlük nehrinin ana damarını ise özgürlüğe yürüyen Kürt kadınları oluşturdu ve hâlâ oluşturmaya da devam ediyor. Kürt kadın mücadelesi öncülüğünde kadınlar demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü ideolojiyi toplumun tüm kesimlerine, yaşamın tüm alanlarına yayarak halkı örgütlemeye ve yeni bir toplumsal yapı inşa etmeye çalıştı.
Peki, Rojava'da ete kemiğe bürünmeye başlayan ve tüm dünya kadınlarına ‘Jin, Jiyan, Azadî' dedirten bu kadın özgürlük mücadelesinin temeli nereye dayanıyor? Hangi mücadelenin bir ürünü olarak şekil aldı?
Kadın Kurtuluş İdeolojisi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, 8 Mart 1998 yılında ilan ettiği Kadın Kurtuluş İdeolojisi temelini Kürt kadın gerillaların mücadele deneyiminden alıyor. Kürdistan Özgürlük Mücadelesi içerisinde kadının pek çok deneyim ve tecrübesi üzerinden süzülerek gelen Kadın Kurtuluş İdeolojisi aynı zamanda Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü Paradigma'nın temel yapı taşı olarak Kürt kadınlara özgürlük mücadelesinde yol gösteriyor.
Kadın Kurtuluş İdeolojisi’nin ilk bakışta salt kadın cinsini kapsadığı düşünülse de özünde öyle değildir. Ne salt bir cins ideolojisi ne de salt bir feminist yaklaşımdır. Kadın Kurtuluş İdeolojisi kadın rengi, düşüncesi ve bakış açısıyla tüm toplumsal sorunlara çözümleyici bir yaklaşımı içeriyor. Yani sadece kadın sorununu çözmek ile sınırlı kalmayan, savaşlara, ekolojik yıkıma, kâr hırsına dayalı ekonomi politikalarına çözüm getiren, özgürlüğe dayalı bir barışı mümkün kılmaya kadar varan büyük bir iddiaya sahip.
Kadın Kurtuluş İdeolojisi’nin beş temel ilkesi var. Birincisi; yurtseverlik. Yani doğduğun topraklarda yaşamak, onun için mücadele etmektir. İkincisi; özgürlük. Yani yaşamın boyunca her koşul altında özgürlük için mücadele etmek, özgürce düşünmek, yaşamak ve yaşatmayı bir tarz haline getirmek. Üçüncüsü; örgütlülük. Her koşul altında mutlaka ama mutlaka örgütlü olmak, örgütlü hareket etmek ve bunu yaşamın vazgeçilmezi haline getirmek. Dördüncüsü; mücadele. Beşincisi; tüm bunların estetik, güzellik ile iç içeliği ve bağıdır. Tabi en önemlisi de etiktir. Etik ve estetik birbirini tamamlayan olgulardır.
Kadın Kurtuluş İdeolojisi’nin amacı toplumsal sorunlara kadın eksenli çözüm üretmektir. Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü Paradigma ile salt kadının değil aynı zamanda doğanın, insanlığın yaşadığı sorunlara çözüm olmayı hedefler.
Kadın eksenli bir aydınlanma: Jineoloji bilimi
Tabi ki Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ni, ilkelerini ele alırken bunu yine kadın mücadelesinin başka bir temeli olan Kopuş Teorisi’nden bağımsız olarak ele alamayız.
Günümüzde var olan toplumsal ilişkiler, insanın kendine, özüne yabancılaştığı, mülkiyetçiliğe dayalı ilişkilerdir. Çünkü erkek egemen iktidar anlayışı öncelikle kadını mülkleştirmiş ve varlığını tamamen bunun üzerinden inşa etmiştir. Erkek anlayışı kölecidir, otoriterdir ve hiyerarşiktir. Bu nedenle Kürt kadınları kopuşu salt bir fiziki kopuş olarak değil, her şeyden önce cinsler arasındaki özel mülkiyet mantığının sorgulanması ve bununla birlikte her türden hiyerarşik zihniyetin sorgulanması esası üzerinden geliştirmiş, sürdürmüştür.
Bu sorgulamadaki amaç; öz iradeyi ve öz gücü ortaya çıkarmak, erkeğe güdümlü ilişki ve alışkanlıkları yıkmak kadar kadının ve erkeğin ortak bir paydada eşitlik ve özgürlüğe dayalı bir yaşam anlayışı ile buluşmasını sağlamaktır. Yani kopuş tüm hiyerarşik, tahakkümcü ve ben merkeziyetçi anlayışlardan arınmaktır. Kendi özüne dönmektir. Yani Xwebûn (kendin) olmaktır. Kadının özüne dönüşü ise kadın gerçekliğine dayalı bir araştırma yöntemi olan Jineoloji ile mümkündür. Mevcut sosyal bilimlere alternatif olarak gelişen Jineoloji biliminin sorunu görünür kılmak ve çözmek temelinde iki amacı vardır. Jineoloji bu çerçevede kadının sömürgeleşme tarihinden ekonomik, sosyal, siyasal ve zihinsel sömürgeleştirilmesine kadar konumunun açıklığa kavuşturulmasını esas alıyor. Jineoloji, özünde kadına dayalı, kadın eksenli bir aydınlanma ve değişimi öngörüyor.
Avrupa Kürt Kadın Hareketi’nin 8 Mart hedefleri
Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin 50 yıllık soluksuz mücadelenin sonucu olarak ortaya çıkan ve dünyanın ilk ve tek kadın devrimini açığa çıkaran bu ideolojiden aldıkları güç ile Kürt kadınlar bu 8 Mart'ı her zamankinden daha güçlü ve kitlesel karşılamaya hazırlanıyor. Kürt kadınlar Kürdistan'da olduğu gibi bu 8 Mart'ta Avrupa'da da bir zirve yapmayı hedefliyor, amaçlıyor. Büyük bir bilinç ve tecrübeye sahip Kürt kadınlar Rojava'da ete kemiğe bürünen kadın devrimine ivme kazandırmak, dünya kadınları ile ortaklaşarak kadın devrimini en geniş coğrafyaya yaymak istiyor.
Avrupa Kürt Kadın Hareketi bu 8 Mart'ta ikinci yılına giren 'Kadın Kırımına Karşı; Özgür Kadını ve Toplumu Savunma Zamanı' hamlesi temelinde direniş ve mücadeleyi büyütmeyi önüne koymuş durumda. 1-8 Mart tarihleri arasında Almanya, Fransa, İsviçre, Belçika, Hollanda, İngiltere, Avusturya, İsveç, Danimarka, Norveç ve Finlandiya’nın yanı sıra Kanada, Kıbrıs ve Avustralya’da onlarca merkezde eylem ve etkinlikler düzenleyecek olan Avrupa Kürt kadın Hareketi tüm kadınlara 'Diren, Örgütlen, Özgür Yaşa!' çağrısını yapacak. Kadın kırımına, kadın katliamlarına, zindanlarda işkence ve katliamlarla karşı karşıya kalan kadın siyasi tutsaklara, tüm dünyayı tehdit eden ekolojik yıkıma, emek sömürüsüne ve eril şiddete dikkat çekecek olan Avrupa Kürt Kadın Hareketi, kadınları örgütlü gücünü, özsavunmasını ve ortak mücadelesini büyütmeye davet edecek.