Komünal ekonomi anlayışı olarak kooperatifler; sağlıktan eğitime, çocuk yetiştirilmesinden kültüre, kültürden spora, beslenmeden sanata kadar sosyal yaşamın geliştirildiği, üretim ve tüketimin sadece birlikte değil birbiri için de gerçekleştirildiği, herkesin ihtiyacını giderebildiği ve örgütlenebildiği toplumsal yaşam alanlarına dönüştürülürse demokratik ekonomi gelişebilecektir
Yaşadığımız kapitalist modernite çağı; her olguyu, varlığı maddeleştirmeye çalışan ve bu maddelere ölçülebilir değerler vererek değersizleştirme sürecini ortaya çıkaran, anlamsızlaştırma çabasında olan bir çağdır. Her geçen gün mevcut sistem kendisini bir anlamsızlaştırma süreci ile birlikte yeniden var etmeye, kendi sistemini toplumların bin yıllardır büyük emek ve fedakarlıkla inşa ettiği toplumsal değerleri yıkarak sağlamlaştırmaya çalışıyor. Bu yıkım sürecini salt finansal, parasal olgular olarak ele almak eksik olacaktır. Ekonomik değerleri ve oluşum sürecini ters yüz etmek ve uzmanlaştırma adı altında kadın emeğinden ve toplumdan uzaklaştırmak hakikatinden koparmak anlamına gelir.
Ekonominin doğuşu toplumsallıkla doğrudan bağlantılıdır. Toplumsal ilişkilerin gelişmesi, insan ihtiyaçlarının çeşitlenip farklılaşmasıyla ekonomi diye ifade edilen süreçler oluşmuştur. Ekonominin ilk oluşum sürecinde komünal yaşam değerleri olarak ifade edeceğimiz yaşamın döngüsünü birlikte oluşturma ve hep beraber ihtiyaçlara göre ortak katılım gösterme biçiminde bir faaliyet gelişmiştir. Ortak yaşam ve birlikte var olma esasına dayalı bir durum söz konusudur. Komünal yaşamın temel ilkeleri olan adalet, eşitlik, katılımcılık, empati, vicdan, emek, karar alma ve eyleme geçme ve doğaya saygı çerçevesinde karşılıklı birbirini var etme yaklaşımı toplumsal ve ekonomik değerlerin ilk oluşma halidir. Bu nedenle emeğe, üretime, tüketime ve üretileni birlikte ihtiyaç çerçevesinde paylaşmaya dair ritüeller toplumsal yaşamda önemli yer tutar ve günümüze kadar gelmiş toplumsal yaşam değerlerini ifade eder. Armağan ve hediye etme kültürü de bu sürecin ortaya çıkardığı değerlerdir.
Toplumsal yaşamın her alanıyla doğrudan ilgili en temel çalışma alanlarından biri ekonomidir. Ekonomi, topluluğun ortak faaliyetlerinin ve yaşamın devamlılığının adıdır. Tüm yaşam alanları ile doğrudan ilişkili olduğu için her aşamasına toplumun katılımını yani demokratik olmayı, toplumun yaşamına dair söz kurma, karar alma ve uygulamasını gerekli kılan bir alandır.
Kapitalist modernite sistemi, tahakkümcü, tekelleştiren, sömürücü, eşit ve adil olmayan bir sistemdir, her ne kadar kendisini ekonomi olarak tanımlasa da özünde ekonominin reddi, paranın tanrısallaşması üzerine kendisini kurumsallaştırmıştır. İktidar ve tahakkümcü sistemiyle adeta özelde kadınlar olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin emeğini sömürerek, kendi emeğine yabancılaştırarak tekelci ve çıkar amaçlı sistemini devam ettirmek istemektedir.
Komünal ekonomi olarak tanımladığımız toplumcu sistem iktidar ve sömürünün son bulması, yerine ise eşit, adil ve paylaşımcı demokratik ve özgürlükçü yaşam ekonomisinin geliştirilmesini amaçlar. Komün ve meclisler toplumsal eşitsizliği ortadan kaldırmanın ve en aza indirmenin temel örgütlenme biçimi olarak ele alınır. Komünal ekonomik modelde başat rol kadındadır. Kadın emeği ve oluşturduğu yaşamsal değerler ve toplumsal kimlik erkek egemen aklınca gasp edilmiş ve değersizleştirilmiştir. Kadın sömürgenin sömürgesi olarak tanımlanır. Kadın emeğini yok sayma ve anlamsızlaştırma üzerine kurulu erkek egemen sistem zamanla tüm toplumsal yaşam değerlerini yok saymıştır, bu nedenledir ki toplumsal yaşam ve özgürlüğün gelişebilmesi kadın özgürlüğüyle mümkün olabilecektir.
Kadın bedeni ve emeği üzerinden geliştirilen sömürü en derin sömürü biçimi olması itibariyle tüm eşitsizlik ve tahakküm ilişkilerini değiştirmek yine kadın bedeni ve emeği üzerindeki sömürünün ortadan kalkmasıyla mümkün olabilir. Komünal ve demokratik yaşamın tarihsel toplumsal öncüsü olan kadının günümüzde yeniden bu özellikleriyle buluşması komünal demokratik ekonominin ve yaşamın oluşması için önemlidir. Ekonomik toplumun inşası kadın öncülüğünde gerçekleştiği gibi yeniden inşası da kadının komünal birliğini gerektirir.
Ekonomi kadının en eski eylemi, faaliyetidir. Toplumsal ekonominin gelişimi için kooperatifler, komünler oluşturmak ve toplumsallaştırmak gereklidir. Kooperatiflerin komünal ekonominin temel unsuru olarak rol oynaması, toplumsal karakteri ve demokratik niteliğine bağlıdır. Yani oluşturulan kooperatif ve komünler sadece üretim ve satış yeri olmamalı, ortak ve biraradanlığın, birlikte yaşam kültürünün inşa edildiği, eşitlik, adalet ve paylaşımın yeniden örüldüğü mekanlara dönüştürülebilmelidir. Böyle olursa toplumsal değişime katkı sunabilir. Sadece istihdam ve gelir alanı olarak bakıldığında kişilere endeksli kalır ve kişilerin yaşamını idame ettirdiği yerlere dönüşebilir, kolektif emek ve üretimden ziyade kişilerin kendi yaşamlarını idame ettirdikleri alanlar haline gelir. Toplumun kolektif emeğinin ve yaşamının örgütlendirildiği mekanlara dönüştürülürse demokratik olabilir. Komünal ekonomi anlayışı olarak kooperatifler; sağlıktan eğitime, çocuk yetiştirilmesinden kültüre, kültürden spora, beslenmeden sanata kadar sosyal yaşamın geliştirildiği, üretim ve tüketimin sadece birlikte değil birbiri için de gerçekleştirildiği, herkesin ihtiyacını giderebildiği ve örgütlenebildiği toplumsal yaşam alanlarına dönüştürülürse demokratik ekonomi gelişebilecektir.
Demokratik ekonomi modeli aynı zamanda ekolojik karakter de oluşmak durumundadır. Doğayı nesne olarak gören ve sömüren anlayışın yerine doğayla uyumlu, doğal dengeyi bozmayan, doğanın sürdürülebilmesini amaç edinen bir emek-üretim ilişkisi esas alınır. Kâr amacıyla doğaya hükmetme anlayışı ekolojik dengenin bozulması ve yaşamın tüketilmesi anlamına gelir. İnsan doğayla birlikte var olan bir varlıktır. Yaşamını doğanın sömürüsü üzerine kuramaz. Doğanın sömürüsü üzerine kurulan yaşamın büyük bir yıkım ve krizler doğurduğu ortadadır. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü yaşam modeli erkek egemen zihniyetin, her türlü sömürü ve tahakküm düzeninin aşılması, doğa ve insan arasında uyumlu bir birliktelikle ve varlığının birbirini yok ederek değil, birlikte var etmek üzerinden geliştirilmesi anlamına gelir.