Ailenin talepleri hiçbir zaman tam olarak yerine getirilmedi. Emine anne 16 Temmuz 2023 günü ailesiyle birlikte eylemin 846’ncı gününde adalet nöbetlerini Ankara’da Adalet Bakanlığı önüne taşıdıkları kararını duyurdu. Emine anne bugün 112’nci gününde Adalet Bakanlığı önünde adalet nöbetlerini sürdürmeye devam ediyor. Hala talepleri karşılanmayan Emine anneyi hem Urfa Adliyesi önünde hem de Adalet Bakanlığı önünde binlerce kişi ziyaret etti
Bir Ramazan Günü sabah kalkıp eşinizi, çocuklarınızı işe gönderdiğinizi hayal edin. Normalinde giden bir günün ortasında çocuklarınız, kendi dükkanlarında saldırıya uğruyor. Siz de duyup eşinizi de alarak yaralı iki çocuğunuzun götürüldüğü hastaneye gittiğinizde gözlerinizin önünde eşinizin işkence ile katledildiğine şahit oluyorsunuz. Akabinde diğer iki oğlunuzun da öldürüldüğünü ve ağır yaralı oğlunuzun da gözaltına alınarak tutuklandığını duyuyorsunuz.
Anlatırken bile nefeslerin yetmediği bu olayı bizzat yaşayan, olayın mağduru ve şahidi bir anne Emine Şenyaşar. En genel haliyle anlattığımız bu olay aslında katliamın gerçekleştiği 2018’den bu yana Emine annenin yaşadıklarının yüzde 10’unu bile etmiyor. Öyle ki ne Emine anne ne de Şenyaşar ailesinin diğer fertleri yaslarını dahi tutamayacak günler yaşadı. Çünkü karşılarında hem aile üyelerini katleden hem de bu katliamın sorumluluğunu kendilerine mal eden örgütlü bir adaletsizlikle yüz yüze kalmışlardı.
Şenyaşar ailesine yaşatılanlar Kurdistan’da özellikle Riha’da bu haliyle bir aileye yaşatılan ilk katliam değildi belki. Ancak bunu diğerlerinden ayıran, boyun eğmeyen Emine annenin katliamdan sonra verdiği olağanüstü direnişti. Olağanüstüydü çünkü Emine annenin karşısında devleti ve onun gücünü arkasına alan AKP’li milletvekili Yıldız ve ailesi yer alıyordu. Olağanüstüydü çünkü Riha gibi bir yerde Emine anne böyle bir kararlılıkla direniş başlatan ilk kadınlardan biriydi.
Katliam ana akım basına ilk yansıdığı süreçte tüm ailesiyle “terörist” olarak lanse edilen Emine anne, Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı başta olmak üzere pek çok devlet erkanı tarafından hedef haline getirildi. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletvekilinin kardeşinin PKK'liler tarafından öldürüldüğünü iddia ederek, "Bu olay, PKK ve HDP'nin, Kürtlerin kanından beslenerek büyüme stratejilerini hala terk edemediklerinin en bariz örneğidir" açıklamasını yaptı.
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise, olayın "önceden kurgulandığını", saldırının hazırlıklı olduğunu öne sürdü ve saldırı yaptıkları sırada ölen AKP’li Mehmet Şah Yıldız’ın cenazesinde çektirdiği fotoğrafla X hesabında yaptığı paylaşımda, “Dün Suruç'ta hainlerin şehit ettiği, Şanlıurfa Milletvekilimiz İbrahim Halil Yıldız'ın ağabeyi Mehmet Şah Yıldız'ı Hakk'a uğurladık. Bizi terörle, bizi ihanetle sınamaya kalkanlar bilsinler ki; hiçbir ihanet, hiçbir melanet bizi yıldıramayacak, yolumuzdan döndüremeyecektir” cümlelerini kurdu. Ki bu cümlelerin gölgesi hala bile Şenyaşar ailesinin katliam davası üzerinde dolaşmaya devam ediyor…
Ailenin katledildiği olayla ilgili açılan ilk dava işyeri görüntülerinden yola çıkarak açıldı. Bu görüntüler, kısıtlılık bulunan dosyada aile avukatlarına dahi gösterilmezken Soylu tarafından kırpılmış hali ile sanal medya hesaplarından paylaşıldı.
Kendi dükkanlarında saldırıya uğrayan, devlet hastanesinde 3 ferdi katledilen Şenyaşar ailesi görülen bu davada Fadıl Şenyaşar’a ceza verilmesiyle adaletsizliği bir kez daha iliklerine kadar yaşadı. Kendi çabalarıyla araladıkları her kapı yüzlerine kapanan Emine anne ve o süreçte adalet arayışını birlikte sürdürdüğü katliamdan sağ kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar son çare dosya savcısı ile görüşmek istedi.
Ancak kapılarını kapatan dosya savcısı aile ile görüşmeyi kabul etmeyince, Emine anne ve oğlu Ferit Şenyaşar Urfa Adliyesi önünde ilk oturma eylemlerine başladı. 9 Mart 2021’de başlattıkları eylemlerinden bir ay sonra 2 Nisan 2021’de “güvenlik” gerekçesiyle Meletî’de görülen işyeri davasının duruşmasında tutuklu olan Fadıl Şenyaşar'a 37 yıl 9 ay hapis cezası verilirken, saldırıda yer alan Enver Yıldız'a katliamı “ağır tahrik altında” işlediğini iddia ederek indirimle 18 yıl hapis cezası verildi.
Emine anne ve Ferit Şenyaşar 846 gün boyunca Urfa Adliyesi önünde adalet nöbeti tuttu. Ailenin 2 talebi vardı. Birincisi Fadıl’ın serbest bırakılması, ikincisi hastane katliamında yer alanların cezalandırılması, olayın aydınlatılmasıydı. Bu nöbetler sırasında aile defalarca kez engellemelere, fiziksel ve sözlü şiddete maruz bırakıldı, Emine anne hakkında sayısız soruşturma açıldı. Emine anne ve Ferit Şenyaşar’ın adalet nöbetleri sonrası, 14 Ekim 2022’de ilk olarak ana akıma servis edilen 92 sayfalık bir iddianame oluşturulduğu ortaya çıktı. Urfa 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul ettiği dava dosyasında delil karartan 5 isim hakkında 125 yıla kadar hapis cezası talep edilirken, "kasten öldürme, kasten yaralama" suçlamaları yöneltilen Atilla Arca, Mahmut Yıldız, Fethi Şimşek, Ali Yıldız, Osman Şimşek, İbrahim Halil Şimşek, Çetin Yıldız, Mehmet Yıldız, Hikmet Yıldız, Bülent Yıldız, Fırat Yıldız, Celal Yıldız, Osman Şah Yıldız, Mustafa Yıldız, Cemal Yıldız, Faik Yıldız, Doğan Yıldız, İbrahim Halil Yıldız (AKP’li vekil ile aynı isimde) ve Erdal Yıldız hakkında ise takipsizlik kararı verildi. Karara "delil yetersizliği" gerekçe gösterildi.
Ailenin talepleri hiçbir zaman tam olarak yerine getirilmedi. Emine anne 16 Temmuz 2023 günü ailesiyle birlikte eylemin 846’ncı gününde adalet nöbetlerini Ankara’da Adalet Bakanlığı önüne taşıdıkları kararını duyurdu. Emine anne bugün 112’nci gününde Adalet Bakanlığı önünde adalet nöbetlerini sürdürmeye devam ediyor. Hala talepleri karşılanmayan Emine anneyi hem Urfa Adliyesi önünde hem de Adalet Bakanlığı önünde binlerce kişi ziyaret etti.
Hem Riha halkı hem de Emine annenin direnişine, mücadelesine şahitlik edenler, insanlık ve medeniyet tarihinin en eski ve en güncel kavramı “adaletin” Türkiye Cumhuriyeti’nin adliyelerinde hukuk eliyle bir Kürt ailesine nasıl uygulandığına şahitlik etmiş oldu. Urfa Adliyesi önünde gerçekleştirdiği nöbetlerinin bir kısmını gazeteci olarak takip ettiğim Emine anne, gelen bütün ziyaretçilere, o noktayı koyamadığı günü defalarca kez yeniden yeniden anlatıyordu. Yaşamlarına şahitlik ettiği çocukları ve eşiyle hiç tanışmamış olan bizlere, onlardan bahsediyordu. Bu şahitliğin verdiği sorumluğu taşıyan gözleri bazen acıdan, bazen özlemden ve çoğu zaman da adaletsizliğin öfkesinden dolan Emine anne, öfkeyle akan gözyaşlarıyla, her gün anlatıp tekrardan yaşadığı katliamın adaletini beton bloklardan, yerin 7 kat dibinden kazıyarak aramaya çalıştı.
Her gün aynı cümleleri kurup aynı haykırışlarla dile getirdiği çığlıkları beton blokları delerken, direngenliği ile yüzlerine kapı kapatanlara, ailesine “terörist” diyenlere geri adım attırdı. Emine annenin öfkesi, Kurdistan ve Türkiye kentlerinde de yankı buldu. Emine anne direnişiyle, adaletsizlikten susuz kalmış topraklarda birçok yurttaşa, anneye can suyu oldu. Yaşadıkları adaletsizliklerle devletle ve onun hukukuyla tanışan birçok yurttaş, Emine annenin yılmayan direngenliğinden güç almak için ona ziyaretlerde bulundu.
Bugün hala aynı cümleleri dilinden düşürmeyen Emine annenin milyonlara ulaşan tek bir talebi olan adalet, onun simgesi haline geldi!