Feminist hareketten kadınların fabrika önlerinde direnen kadınlarla dayanışmasının önceki yıllara göre, bu 8 Mart'ta yapılan miting ve gece yürüyüşlerine daha çok kadın işçiyi kattığı görüldü
Aralık ayından başlayan işçi direnişleri dalga dalga büyüyor, iktidarın baskıcı ve biat siyaseti uzunca zamandır örgütlemeyi engelleyerek emekçileri öz örgütsel mücadeleleriyle buluşturmuyordu. Ancak yıkıcı politikalar sonucu yükselen ekonomik kriz emekçileri bıçak kemikte noktasına getirdi. İstanbul başta olmak üzere üretimin olduğu birçok bölgede emekçiler iş bıraktı, eylem ve direnişler yaptı, haklarını almak hayatlarını kurmak için sendikal örgütlemeyi öncelediler. Geniş tanımlı 8,5 milyon işsizliğe rağmen birçoğu kazanım elde etti.
Yüksek enflasyon ve zamlara karşı düşük olan ücretlerin artırılması için kontak kapatan Trendyol işçileri, Yemeksepeti, Migros depo ve Aplik Çorap işçileri başta olmak üzere işçiler direnişlerini kazanıma dönüştürdüler. Hâlâ birçok bölgede iş bırakma ve çeşitli demokratik hak arama mücadeleleri devam ediyor. Bir kısım fabrika ve işyerlerinde sürdürülen direnişlerin öncüleri kadındı, Aplik Çorap'da 270 kadının iş bırakmasıyla iki gün içinde talepler kabul edildi. Migros depo direnişinde kadınlar işçileri cesaretlendirip mücadeleyi kazanıma dönüştürdüler. Daha da dalga dalga büyüyecek olan işçi direnişleri 1 Mayıs'ta iktidarı sarsacak gibi görünüyor. Kadın işçilerin 8 Mart'la bütünleşen direnişi de 1 Mayıs’ın provası olarak kendisini gösteriyor.
Yıllardır sahada ve işçilerin içindeyim, ilk kez devlet baskısına ve sert hava koşullarına rağmen kadın işçiler direniş yerleri başta olmak üzere bulundukları her yerde büyük bir ilgiyle 8 Mart'ı en görkemli bir şekilde karşılayıp talep-itiraz ve isyanlarını haykırdılar.
Patronu da bir kadın olan ve Kocaeli'de faaliyet yürüten Farplas fabrikasında sendikalı oldukları için işine son verilen 200'ün üzerinde kadın işçinin de bulunduğu fabrika önünde 8 Mart günü DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve DİSK Kadın Komisyonu'ndan kadınlar saatlerce yağmur altında işçi ve sendika düşmanlığını protesto ettiler. Taleplerin kabul edilmesi için çeşitli sloganlar haykırıp halay çektiler. Haklarımızı-hayatlarımızı koruyacağız dediler.
Direnişte olan erkek işçilerin "susmuyoruz-korkmuyoruz itaat etmiyoruz" sloganı atarak destek olmaları ayrı bir güzeldi.
Çerkezköy'de Pas South fabrikasında sendikaya üye oldukları için işten atılan 17'si kadın 20 işçinin fabrika önündeki direnişleri de 8 Mart isyanına dönüştü. Sendikalar 8 Mart'la bir başka ilgilendiler, her sendika kadın üyelerinin 8 Mart etkinliklerine katılmaları için destek oldular, her işyerinde 8 Mart kutlamaları yapıldı.
DİSK/Genel-İş Sendikası 3-4 Mart'ta her ilden kadın üyelerin katıldığı merkezi kadın buluşması gerçekleştirdi. İşyerlerine kadınların taleplerini içeren afişler astılar.
Ankara, İzmir, Mersin, İstanbul başta olmak üzere kadın işçiler 8 Mart mitinglerine katıldılar.
Bu yıl 8 Mart başka bir anlamlıydı, iktidarın tüm engellemelerine rağmen, kadın mücadelesini sınıf ideolojisiyle sınırlandırmaya çalışan erkek egemen siyasete rağmen kadın işçilerin feminist hareketle buluşması oldu. Feminist hareketten kadınların fabrika önlerinde direnen kadınlarla dayanışmasının önceki yıllara göre, bu 8 Mart'ta yapılan miting ve gece yürüyüşlerine daha çok kadın işçiyi kattığı görüldü.
Emekçiler başta olmak üzere toplumsal hareketlerde adalete-eşitliğe ve özgürlüğe erişmenin yolu kadınların mücadelesiyle mümkün olacağı inancının arttığı bir zamandayız. Zamanın ruhuna uygun daha genç, daha canlı, daha renkli, daha güçlü, bir o kadar da öfkenin yüksek olduğu bir 8 Mart kutlandı.
İstanbul'da Vali talimatıyla tüm toplu taşıma araç seferlerinin durdurulmasından, güvenlik güçlerinin gazlı saldırısına kadar tüm engelleri aşan kadınlar barikatları yıktı. Gecenin geç vaktine kadar direndi ve gece yürüyüşünü gerçekleştirdi. Bu direnç, Türkiye’nin her bölgesinde gündüz alanlarda miting yaptı, gece ise feminist yürüyüşlerde direndi.
Kadın isyanının yükselmesine sebep o kadar çok şey birikti ki;
İnsan haklarını savunan, barış inşası için siyaset yapan, kadın özgürlüğü için mücadele veren yüzlerce kadın çok kötü koşullarda cezaevlerinde rehin tutuluyor. Binlercesi aynı sebeplerle yargılanıyor ve cezalandırılıyorlar. Savaşa, Saraya, yandaşa aktarılan bütçenin yarattığı siyasi ve ekonomik krizin sonucu dünyayı da etkisine alan pandemi sürecine ihale edilerek fatura kadınlara kesildi. İstihdamda toplumsal cinsiyet açığı Türkiye'de yüzde 39,1, bu ortalama AB ülkelerinde ise yüzde 10. 1,2 milyondan fazla kadın hem yarı zamanlı hem de kayıt dışı çalıştırılıyor. 13,5 milyon kadın ücretsiz bakım emeği verdiği için çalışma hayatına katılmıyor. Her 10 kadından 3'ü kayıt dışı çalıştırılıyor. Her 10 kadından biri sendikalı. (Bu veriler DİSK/Genel-iş araştırma dairesinin raporundan alınmıştır.)
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun açıklamasına göre 8 Mart 2021 ila 8 Mart 2022 tarihleri arasında 277 kadın katledildi, 247 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Toplamda 524 kadın yaşamdan koparıldı.
Kadınlar işsiz, kadınlar yoksul, kadınların hayatları baskı ve tehdit altında, kadınlar şiddetin her türlüsünü yaşıyor. Kadınlar yaşam tarzlarından siyasi görüşüne ve kimliğine kadar ayrımcılığa uğruyor. En önemlisi de can güvenlikleri yok.
İsyan etmeleri bundandır.