Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
No Result
View All Result

Algoritmik Bakış: Dijital Çağda Kadın Bedeni

Ezgi Sıla Demir Ezgi Sıla Demir
7 Aralık 2025
Yazı
0
Algoritmik Bakış: Dijital Çağda Kadın Bedeni
0
SHARES
36
VIEWS
Facebook İle PaylaşTwitter İle Paylaş

Shoshana Zuboff’un “gözetim kapitalizmi” dediği bu çağda, kadın bedeni hem bir veri kaynağı hem de bir tüketim nesnesidir. Estetik uygulamalar, dijital bakım rutinleri, sosyal medya performansları… Hepsi kadınları görünür tutar, ama aynı zamanda sistemin içine hapseder. Kadın artık yalnızca “seyredilen” değil, aynı zamanda “hesaplanan” bir varlık hâline gelir

Kadın bedeni tarih boyunca denetlenmiş, biçimlendirilmiş, arzulanmış ve temsil edilmiştir. Bu denetim biçimleri yalnızca erkek egemen kültürün değil, toplumsal normların, dinin, devletin ve piyasanın iç içe geçtiği geniş bir iktidar ağının ürünüdür. Ancak bugün bu denetim, yepyeni bir katman kazanmış durumda: Algoritmaların bakışı.

Sosyal medya çağında kadın bedeni artık yalnızca “erkek gözü”nün değil, “makinenin gözü”nün de önünde. Görünürlük, beğeni ve etkileşim, bir tür dijital iktidar ekonomisi yaratıyor. Kadın, yalnızca erkek arzularına değil, algoritmanın görünürlük kurallarına da göre kendini kurguluyor. Fotoğrafın açısı, bedenin oranı, yüzün ifadesi, cildin rengi… Hepsi bir tür matematiğe, bir görünürlük algoritmasına teslim ediliyor.

Erving Goffman’ın Benliğin Günlük Hayatta Sunumu’nda (1956) anlattığı gibi, insanlar toplumsal yaşamda kendilerini bir sahnede sunarlar. Sosyal medya bu sahneyi sonsuza genişletmiş durumda. Artık herkesin bir kamerası, bir sahnesi, bir seyircisi var. Kadınlar bu sahnede sadece kendi çevrelerine değil, milyonlarca anonim göze ve algoritmik seçiciliğe performans sergiliyorlar. Her “paylaşım” bir tür benlik sunumu; ancak bu benlik, gerçekliğin değil, toplumsal ve dijital beklentilerin bir yansıması.

Baudrillard’ın Simülakrlar ve Simülasyon’unda (1981) belirttiği gibi, çağımız artık “gerçeğin yerine geçen imajların çağı”. Kadın bedeni de bu simülakr düzeninde yeni bir forma bürünüyor. Filtrelenmiş yüzler, yapay zekâyla üretilmiş modeller, sonsuz gençlik ve pürüzsüzlük arzusu… Gerçek beden, gerçek yaş, gerçek ifade siliniyor. Geriye kalan, “gerçekten daha gerçek” bir imge; yani simülakr. Bu simülakrlar yalnızca bireysel estetik tercihler değil, toplumsal bir denetim mekanizması.

Bu noktada ortaya çıkan şey, algoritmik bakış adını verebileceğimiz yeni bir denetim biçimi. Laura Mulvey’nin “erkek bakışı” kavramı (1975), sinema ve medyada kadın bedeninin nasıl nesneleştirildiğini anlatır. Bugün erkek bakışının yanına algoritmik bakış eklenmiştir. Erkek bakışı arzularla yönetilirken, algoritmik bakış verilerle, beğenilerle, tıklanma oranlarıyla çalışır. Hangimizin yüzü, sesi, bedeni daha çok tıklanıyorsa o daha “değerli” sayılır. Böylece kadınlar yalnızca erkek egemen kültürün değil, dijital kapitalizmin ölçütlerine de uymaya zorlanır.

Shoshana Zuboff’un “gözetim kapitalizmi” dediği bu çağda, kadın bedeni hem bir veri kaynağı hem de bir tüketim nesnesidir. Estetik uygulamalar, dijital bakım rutinleri, sosyal medya performansları… Hepsi kadınları görünür tutar, ama aynı zamanda sistemin içine hapseder. Kadın artık yalnızca “seyredilen” değil, aynı zamanda “hesaplanan” bir varlık hâline gelir.

Peki, bu sahte görsellik düzeninde “gerçek” nerededir? Belki de gerçek, artık yalnızca görünmez olanda, filtresiz bir anda, kusurun, yorgunluğun ya da kırışıklığın içinde saklıdır. Kadın özgürlüğü bugün, yalnızca patriyarkaya karşı değil, algoritmik bakışın estetik şiddetine karşı da verilen bir mücadeledir.

Belki de asıl direniş, görünür olmayı değil, sahte görünürlüğü reddetmektir. Çünkü her filtre, her yapay zekâ dokunuşu, her “daha iyi görünme” çabası, kadının bedenini kendi deneyiminden biraz daha uzaklaştırır. Kadın bedeni, erkek bakışından sonra şimdi algoritmik bakışa direnmek zorundadır.

Ve belki de özgürlük, artık tam da bu noktada başlar: Kusurun görünür olmasında. Gerçeğin filtresiz hâlinde.

Etiketler: AlgoritmaDijitalFeminizmKadın DayanışmasıKadın haklarıKadın MücadelesiKürt kadın mücadelesiSayı 145
Önceki İçerik

Tarihten Günümüze Komünleşme: Devletsiz Toplumlar

Sonraki İçerik

Özgür Birey ve Özgür Toplum Diyalektiği: Komün

Sonraki İçerik
Özgür Birey ve Özgür Toplum Diyalektiği: Komün

Özgür Birey ve Özgür Toplum Diyalektiği: Komün

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.