AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ziyareti öncesinde Ankara’daki Hüseyin Gazi Cemevi’nde Hacı Bektaş-i Veli ve Hz. Ali’yi tasvir eden görseller indirilmişti.
Aleviliği Aleviler dışında kimse tanımlayamaz, ritüellerimizi Cem cıvatalarımızı ancak pirlerimiz, mürşitlerimiz yapar, Kültür Bakanlığı adı altında Alevileri bir yere konumlandırmak düpedüz kayyumun kendisidir, Alevi toplumuna hakarettir
Sorma be birader mezhebimizi!
Biz mezhep bilmeyiz yolumuz vardır!
Çağırma meclis-i riyaya bizi,
Biz şerbet bilmeyiz dolumuz vardır.
Biz müftü bilmeyiz, fetva bilmeyiz
Kıl ü kal bilmeyiz, ifta bilmeyiz
Hakikat bağında hata bilmeyiz,
Şah-ı Merdan gibi pirimiz vardır.
Bizlerden bekleme zühd ü ibadet,
Tutmuşuz evvelden rah-ı selamet,
Ne bilsin ham ervah likasın hakkın evi,
Hakk'ı bilmeyene Hak olmaz yakın.
Bizim Hak katında elimiz vardır. (Kul Nesimi)
Aslında AKP iktidarı "Alevi acılımı" yapıyormuş gibi bir algı politikası yarattı, hakkını teslim etmek gerekir. AKP’nin en iyi yaptığı algı siyaseti ile politika yapmak ve kendi çıkarları doğrultusunda manipüle etmek. Anımsarsanız mafyatik Sedat Peker Beşiktaş’ta bir Cemevi ziyaretine gitmişti, aslında sıradan bir ziyaret gibiymiş gibi gösterilse de sıradan bir ziyaret olmadığı gün gibi ortada. Bu ziyarete takiben 25 Ekim 2021'de yapılan Kabine toplantısının gündemleri arasında Cemevlerinin olduğunu belirtilerek: "Talimatlarımızla ülkemizin 58 ilindeki 1585 Cemevi ziyaret edilerek hazırlanan kapsamlı çalışmayı görüştük" denilmişti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun danışmanı Ali Arif Özzeybek'in Cemevlerini ziyaret ederek gereksinimleri konusunda bilgi aldığı bir süre önce kamuoyuna yansımıştı. 6 ay Alevi köylerini ve Cemevlerini dolaşıp fizibilite yapıldı. Daha sonra Alevilerin sorunları sanki elektrik, personel, kum, çakıl, çimento ve maddi ihtiyaçlara yönelikmiş gibi basite indirgenerek genel sorunları, talepleri görmezden gelindi. "Cemevlerine kültür merkezi" statüsü verileceği ve bazı giderlerin devlet tarafından karşılanacağı açıklandı. Ve açıklamanın Şahkulu Sultan Dergahı'nda yapılması da dikkat çekici. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şahkulu Sultan Dergâhı'nda temel atma ve toplu açılış töreninde, “Kültür ve Turizm Bakanlığımız kendi bünyesinde kuracağımız Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile muhtarlara, derneklere, federasyonlara bağlı Cemevlerinin tamamının yönetimini yürütecektir” dedi. Cemevi cümlesini kullanmaktan imtina etti, “Alevi ve Bektaşî yurttaşların etrafında bir araya geldiği mekanlar” söylemini kullandı ve Kuran-ı Kerim verdi. Bu şu mesajı içeriyor; kafirsiniz, yolsuzsunuz yola gelin, imansızsınız imana gelin, bu inancı ancak ve ancak İslamiyet’in kisvesi altında yaşayabilirsiniz. Öbür türlüsünü unutun, "aba altından sopa" gösteriyor.
Alevilik ne vakit görünür olduğunda ulusalcılar, otoriter İslamcılar, siyasal İslamcılar, Diyanet çok rahat yan yana gelmekte, bunu görebiliyoruz. Ve Alevileri bölücülükle, mezhepçilikle itham ettiler, manipüle edip hedef göstermekten hiç çekinmediler. Alevilere karşı nefret dili artık mahallerimize kadar inmiş bulunmakta. Türkiye’de laikliğin göstergesi Aleviler gösterilir ancak bu mekanizma Aleviler için hiçbir zaman işlemedi. Türkiye laik bir ülke değil, hiç de olmadı. Laikliğin tanımını bilmeyen bazı Aleviler için açayım; Türkiye laiktir, laik kalacak diye çığırtkanlık yapan Alevilerimizin dikkatine! Laik olan bir ülkede demokrasi olur ve bütün halklar, inançlar kendi dilini, inancını, kültürünü yaşar. Tek dil, tek bayarak, tek inanç anlayışı olmaz.
Dikkat çekmek istediğim başka bir nokta da Aleviler çirkin hesaplara kurban edilmeye çalışılmaktadır. Bilakis Aleviler kullanılarak devlet kendi Alevisini yaratmak için sözde "Alevi açılımı" altında Alevi toplumunu, hassasiyetlerini göz ardı ederek razısız, rızasız Cemevleri yapıyor. Alevileri rızasız yola davet ediyor, devletin kirine pasına bulaştırmaya ve kendi Hınzır paşalarını yaratmaya, pirlere maaş vererek itibarsızlaştırmaktır.
Alevi kurumları ise alelacele yaptığı basın açıklamasının dışında bir eylemlik ortaya koyamadı. Bana göre en pasif eylem basın açıklamasıdır. Alevi toplumunun her kesimi sesini gür çıkarmalı ve itiraz etmeli, AKP’nin Alevileri bir yere bağlama projesi masumane bir proje değildir. Asimilasyonun en üst perdesidir ve özden uzaklaştırıp yüzyıllardır yaptıklarılar fiziki, inançsal, kültürel soykırımın devamıdır. Alevilerin talepleri öyle atla deve de değildir. Eşit, özgür yurttaşlık talepleri, zorunlu din derslerinin kaldırılması, Alevi çocuklarının din dersinden muaf tutulması, Cemevlerini ibadethane statüsü tanınması, Alevi köylerine Cami yapılmaması.
Bizi hiç kimse hiçbir yere bağlayamaz, Aleviliği Aleviler dışında kimse tanımlayamaz, ritüellerimizi Cem cıvatalarımızı ancak pirlerimiz, mürşitlerimiz yapar, Kültür Bakanlığı adı altında Alevileri bir yere konumlandırmak düpedüz kayyumun kendisidir, Alevi toplumuna hakarettir.
Umut; yolda, insanda, hakikatte gizlidir. Bu sırrın öznesi insanın kendisidir ve Aleviler ancak Xızıri duruş Xızıri akılla bunun üstesinde gelebilir. Akılla ve duruş aynı zamanda sürekli mücadele demektir, her demde sürekli kendini devriye etmektir. Xızır duruşu ve aklına dayananlar doğru umudu ve yolu temsil etmişlerdir. Pir Sultanlar, Seyit Rızalar, Baba İlyaslar, Mazlumlar, Xızır aklıyla en koyu karanlıklardan geçerek, kendi delillerini kendi elleriyle yakarak, kendi nurunu yaratmış, ışık olmuş, o dönemin Xızır’ı olmuşlardır. Xızıri duruş özgür yaşama, rıza toplumsallığına götürür. Xızıri duruşun somut sonuçları Alevilerin tarihsel-kültürel direnişlerinde görülebilir. Alevi yolu ve toplumsallığı, bu direnişlerle tüm bedellere rağmen bir özgürlük süreği olarak günümüze taşınabilmiştir. Oysaki Xızır aklı dardan, zordan çıkış aklıdır. Her çağda rehberdir o.
Aleviler, yaşanmakta olan süreci görmekte, bilmekte fakat tarihsel geleneklerine uygun bütünlüklü bir duruş sergileyememektedirler. Direniş için etkili ve doğru yöntemler geliştirememektedirler. Alevi yol rehberleri, tarihsel gelenek ve hafızadan, mücadele deneyimlerinden koptukları, modernite zihniyetin ufkuyla sınırlandıkları için sürece cevap olamamaktadırlar. Aleviler olarak, yaşamakta olduğumuz kriz ve kaos halini aşamamamız, bu durumun kanıtıdır. Xızıri akıl, her zaman bir yol gösterir. Öğretimiz, ahlaki-politik geleneğimiz, her dem fiziki ve kültürel direniş mirasımız, yaşamakta olduğumuz bu zorlu döneme de cevap olacaktır ve Demokratik Alevi Hareketi etrafında birleşmek, örgütlenmek ve sürece cevap olmak acil ve elzemdir.
Ya Xızır! Ya Ana Fatma! İnsan-i Kamilden, sırrı hakikaten ayırma bizi!