Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast
No Result
View All Result
Jin Dergi
No Result
View All Result

Adli Tıp Kurumu ve Kadınların Adalete Erişimi: Rojin Kabaiş Dosyası Üzerinden Kurumsal Bir Değerlendirme

İrem İlhan İrem İlhan
25 Ekim 2025
Yazı
0
Adli Tıp Kurumu ve Kadınların Adalete Erişimi: Rojin Kabaiş Dosyası Üzerinden Kurumsal Bir Değerlendirme
0
SHARES
20
VIEWS
Facebook İle PaylaşTwitter İle Paylaş

İlk aşamada hazırlanan raporlarda, cinsel saldırıya dair “değerlendirilebildiği kadarıyla bulguya rastlanmadığı” belirtilmiş; bu ifade, bilimsel belirlilikten uzak, ihtimal ve yoruma açık bir nitelik taşımaktadır. Ancak sonraki süreçte düzenlenen raporlarda, beden üzerinde iki farklı erkek DNA profiline rastlandığı tespit edilmiştir. Bu durum, önceki raporlarla çelişmekte ve kurumun değerlendirme süreçlerindeki sistematik tutarsızlığı ortaya koymaktadır

Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında çalışan hukukçular olarak, her bir kadın ölümü dosyasında yalnızca bir vakayı değil, aynı zamanda sistemin işleyişine dair çok katmanlı bir tabloyu da görürüz. Şüpheli kadın ölümlerinin adli süreçlerinde karşımıza çıkan en temel sorunlardan biri, Adli Tıp Kurumu’nun delil toplama, değerlendirme ve raporlama konusundaki eksikliklerinin, adalet mekanizmasının etkinliğini doğrudan etkilemesidir. Rojin Kabaiş dosyası bu açıdan, yalnızca münferit bir ihmal örneği değil, aynı zamanda yapısal bir sorunun somut göstergesidir.

Bir kadın bedeni üzerindeki her iz, soruşturmanın yönünü belirleyebilecek niteliktedir. Bu nedenle, adli tıp incelemesinin bilimsel standartlara uygun biçimde yürütülmesi, kadınların yaşam hakkının korunması bakımından da yaşamsal öneme sahiptir. Ancak Kabaiş dosyasında, kurumun görev ve yetkileri çerçevesinde yerine getirmesi gereken temel yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, bunun da delillerin değerlendirilmesi sürecinde ciddi belirsizlikler doğurduğunu gözlemliyoruz.

Örneğin, Rojin Kabaiş’in cansız bedeni üzerinde tespit edilen ve “talaş şeklinde lavralar” olarak tanımlanan bulgular, olayın meydana geliş biçimine ilişkin önemli bir veri olabilirdi. Bu materyalin muhafaza altına alınarak incelenmesi, lavraların kara mı, yoksa su ortamına mı ait olduğunun belirlenmesi, ölümün su içinde mi gerçekleştiği, yoksa bedenin sonradan mı suya bırakıldığı yönünde bilimsel değerlendirme yapılmasına olanak sağlayacaktı. Ancak bu inceleme yapılmadığı gibi, delilin muhafazası ve analizi konusunda da yeterli açıklık sağlanmadı. Bu durum, yalnızca mevcut dosya bakımından değil, benzer nitelikteki kadın ölümleri açısından da yapısal bir soruna işaret etmektedir.

Adli Tıp Kurumu’nun raporlarında yer alan “suda boğulma” tespiti, olayın özüne ilişkin değerlendirmeyi daraltmakta; ancak bu “suyun” mahiyetine (nehir, göl ya da durgun su) ilişkin hiçbir veri sunulmamaktadır. Oysa bu tür ayrıntılar, ölümün gerçekleşme koşullarını aydınlatmak bakımından belirleyici olabilir. Aynı şekilde, ölüm saati konusunda net bir değerlendirme yapılmaması da soruşturmanın kapsamını daraltmakta, delillerin zamanla ilişkilendirilmesini güçleştirmektedir. Bu belirsizlikler yalnızca teknik eksiklik değil, aynı zamanda kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmalarının etkinliğine doğrudan etki eden yapısal ihmallerdir.

Bir diğer sorun alanı, cinsel saldırı olasılığına ilişkin değerlendirmelerdeki tutarsızlıklardır. İlk aşamada hazırlanan raporlarda, cinsel saldırıya dair “değerlendirilebildiği kadarıyla bulguya rastlanmadığı” belirtilmiş; bu ifade, bilimsel belirlilikten uzak, ihtimal ve yoruma açık bir nitelik taşımaktadır. Ancak sonraki süreçte düzenlenen raporlarda, beden üzerinde iki farklı erkek DNA profiline rastlandığı tespit edilmiştir. Bu durum, önceki raporlarla çelişmekte ve kurumun değerlendirme süreçlerindeki sistematik tutarsızlığı ortaya koymaktadır.

Cinsel saldırı tespiti, yalnızca failin kimliğini değil, olayın nitelendirilmesini de doğrudan etkiler. Bu nedenle adli raporların hem bilimsel hem de terminolojik açıdan net, tutarlı ve izlenebilir olması gerekir. Buna karşın, Kabaiş dosyasında birbiriyle çelişen raporların bulunması, kurumun delil değerlendirme süreçlerinde özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini göstermektedir. Ayrıca, raporların kamuoyuna gayriresmî açıklamalarla yansıtılması, bilimsel ve yargısal süreç arasındaki sınırın bulanıklaşmasına neden olmaktadır. Bu tür açıklamalar, adli süreçlerin tarafsızlığına ve mağdur yakınlarının adalete güvenine zarar vermektedir.

Kurumun hymen ve vajen bölgesine ilişkin değerlendirmesinde de benzer bir çelişki gözlemlenmektedir. Raporda, söz konusu bölgede suda kalmaya bağlı çürümeler meydana geldiği, bu nedenle dokuların birbirine yapıştığı ve manuel olarak ayrılarak incelendiği belirtilmektedir. Ancak aynı raporun ilerleyen kısımlarında, bulaş riskinden söz edilmektedir. Bu tür ifadeler, hem bilimsel hem de mantıksal açıdan çelişkilidir. Eğer dokular bu ölçüde tahrip olmuşsa, bulaş riskinin halen devam ettiğinden söz etmek tutarlı değildir.

Bu da kurumun raporlarında standart dışı ve çelişkili bir yaklaşımın yerleşik hale geldiğini göstermektedir. Tüm bu eksikliklerin ortak sonucu, kadın ölümlerinde gerçeğe ulaşma imkânının sistematik biçimde zayıflatılmasıdır. Adli Tıp Kurumu’nun gecikmeli raporları, yetersiz delil muhafazası, çelişkili açıklamaları ve süreçlerin şeffaf yürütülmemesi, yalnızca bir idari aksaklık olarak görülemez. Bu durum, kadınların adalete erişim hakkını zedeleyen, cinsiyet temelli bir kurumsal sorumluluk meselesidir. Kadına yönelik şiddetle mücadele yalnızca ceza hukuku kapsamında değil; aynı zamanda adli tıp ve delil biliminin cinsiyet eşitliği perspektifiyle yeniden yapılandırılmasını gerektirir.

Rojin Kabaiş dosyası, bu yönüyle tüm kadın ölümleri dosyalarında karşılaştığımız yapısal sorunları görünür kılmaktadır. Kadınların yaşam hakkına yönelik ihlallerde, delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sürecindeki her gecikme, her belirsizlik, her ihmalkâr yaklaşım, adaletin gecikmesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle adli tıp süreçleri, yalnızca teknik bir alan olarak değil, toplumsal cinsiyet eşitliğinin doğrudan bir parçası olarak ele alınmalıdır.

Kadınların yaşam hakkı, adaletin en temel ölçüsüdür. Bu hakkın korunması için adli kurumların, özellikle de Adli Tıp Kurumu’nun sorumluluğu büyüktür. Rojin Kabaiş dosyasında yaşanan eksiklikler, yalnızca bir kurumun yetersizliğini değil, sistemin bütününde kadınlara yönelik adalet anlayışının yeniden tartışılması gerektiğini göstermektedir. Bu nedenle, her kadın ölümü dosyasında olduğu gibi, bu dosyada da adli tıbbın tutumu yalnızca teknik bir raporlama meselesi değil, aynı zamanda politik bir eşitlik meselesidir.

Bizler, kadın hakları savunucuları ve hukukçular olarak biliyoruz ki adalet, yalnızca failin cezalandırılmasıyla değil, aynı zamanda kurumların özenli, tarafsız ve eşitlik temelli biçimde görevini yerine getirmesiyle mümkündür. Adli Tıp Kurumu, kadınların yaşamına ilişkin her dosyada, “bilimsel tarafsızlık” ilkesini, toplumsal cinsiyet duyarlılığıyla birlikte yeniden tanımlamak zorundadır. Ancak o zaman, Rojin Kabaiş gibi dosyalar, yalnızca birer ihmal örneği olarak değil, adaletin yeniden inşası için bir dönüm noktası olarak anılabilir.

Etiketler: FeminizmKadın DayanışmasıKadın haklarıKadın KatliamlarıKadın MücadelesiKürt kadın mücadelesiRojin KabaişRojin kabaiş'e Ne OlduSayı 139
Önceki İçerik

İşsizlik ve Güvencesizlik Kıskacında Kadın Yoksulluğu

Sonraki İçerik

Sessiz Bir Çığlığın Haykırışı: Rojin Kabaiş

Sonraki İçerik
Sessiz Bir Çığlığın Haykırışı: Rojin Kabaiş

Sessiz Bir Çığlığın Haykırışı: Rojin Kabaiş

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

No Result
View All Result
  • Yazarlar
    • Yazarlar
    • Konuk Yazarlar
  • Söyleşi
  • Portre
  • Çeviri
  • Jineolojî
  • Ekoloji
  • Kültür-Sanat
  • Dosya
  • Sayılar
  • Podcast

© 2024 Jindergi. Tüm hakları saklıdır.