Ez cümle kadına yönelik şiddetle ilgili vurgulanması gereken en önemli hususlardan biri de Türkiye’de bölge illeri üzerinde işletilen yöntemin ve şiddetin farklılıklar taşıdığıdır. Elbette her yerde kadına savaş açmış bir zihniyet söz konusu ama Kürt kadınlarına yönelik sistematikleştirilen özel yöntemler olduğu da artık bir gerçek
“Belki de bize en yakın şey ölüm; fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz” diyordu Maria Teresa Mirabel.
Nitekim 25 Kasım 1960 yılında, Dominik Cumhuriyeti'nin kuzey bölgesinde, bir uçurumun dibinde üç kadının cesedi bulunur. Bu katliam, hükümet yanlısı gazeteler tarafından kayıtlara “araba kazası” olarak geçirilirken, gerçek başka türlüdür.
Ülkelerinde siyasal özgürlük adına kararlılıkla mücadele ettikleri için diktatörlük tarafından pek çok kez hapsedilip, işkenceye maruz kalmış Mirabel kardeşler, en sonunda hapishanedeki eşlerini ziyarete gittikleri sırada arabalarından zorla indirilerek tecavüz edilmiş ve işkenceyle katledilmişlerdir.
Kadının yüzyıllardır süregelen yaşanmışlıkları birçok ortak noktada birleşmektedir. Şiddet bir biçimde kadının yaşamının en ortak sorunu olmuştur. Aile içi veya toplumsal alanda şiddet fark etmeksizin dünyada birçok yerde hâlâ en can yakıcı sorunların başında gelmektedir. Kadına yönelik şiddet ülkeden ülkeye, coğrafyadan coğrafya biçimsel bazı farklılıklar gösterse de temelde hegemonik erkek sistemden, eril tahakkümden meydana gelmektedir. Bazı yerlerde mobbing, kürtaj daha gündem halindeyken bazı yerlerde kimlik ve özgürlük mücadelesi, aile içi şiddet, erken yaşta evlilikler, temel yaşam hakkı, barınma ve eğitim, ekonomik özgürlük ve çalışma hakkı gibi konular gündeme gelmektedir. Yaşanılan coğrafya biraz da kadının gündemini ve maruz kaldığı şiddet biçimlerini belirlemektedir. Aslında özünde kadınların toplumsal, hukuki ve politik kazanımları tersine çevrilmeye, yürürlükten kaldırılmaya veya uygulama noktasında görmezden gelinmeye çalışılmaktadır.
Tüm Türkiye'de kadına yönelik şiddetin hız kazandığı, kadın katliamlarının kırım boyutuna vardığı, yeni yeni şiddet türlerinin yaratıldığı mevcut durumda; adına "özel savaş politikası" dediğimiz politikalarla, bölgedeki kadına yönelik şiddet ve katliamlar çok daha ciddi bir boyuta varmıştır. Kürt ve kadın düşmanlığıyla hareket eden ve bölgeye özel olarak gönderilen üniformalı/üniformasız erkekler üzerinden üretilen bu politikalarla; kadınların bedeni, dili, kimliği ve varlığı hedef alınmaktadır. Türkiye'nin her yerinde uygulanan bu politika; bölgede çok daha yoğun bir şekilde uygulanmaktadır. Politik, sosyal, kültürel, ekonomik vb. tüm alanları hedefi haline getiren özel savaş politikaları, aynı zamanda toplumun ve bireyin zihniyetine de odaklanarak, kadınların hak arayışlarına karşı bir sindirme, yıldırma ve korkutma aracı olarak da kullanılmaktadır. Bu politikaların bir sonucu olarak bölge kentlerinin çoğunda fuhuş ve madde bağımlılığında da çok ciddi artışlar yaşanmakta olup, toplumu iradesizleştirmeye yönelik uygulanan bu asimilasyon politikaları da özel savaşın birer parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kadın hak savunucuları ve özelde Kürt olmaktan kaynaklı olarak kesişimsel ayrımcılığa maruz kalan Kürt kadınları, oldukça uzun bir süredir sistematik yargı tacizi altındadır. Haklarında açılan soruşturmalar, her defasında sabahın erken saatlerinde yapılan ev aramaları, uzun süre gözaltında tutulma, tutuklanma ve uç noktada cezalara maruz kalma gibi pratikler Kürt kadınlarının yargı erki kullanılarak susturulmaya çalışıldığını göstermektedir. Bunların yanı sıra cezaevlerinde yaşanan ihlaller, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın ve kültür-sanat alanına yönelik baskı ve tutuklamalar da artarak yaşanmaya devam etmektedir.
Bölge özelinde aile içi şiddetin tablosuna baktığımızda geçtiğimiz yıllardan maalesef ki bir farkı yoktur. Kadına yönelik şiddet -hep var ama daha fazla ama daha az- hâlâ sistematik bir şekilde devam etmektedir. Özellikle bu yıl için ekonomik şiddetin son yılların en üst düzeyine çıktığını ifade edebiliriz. Maddi olanaksızlıklar ve artan yoksulluk, ekonomik bağımsızlığı olmayan kadını mecburen erkeğe bağımlı kılmakta olup; şiddetten kurtulmanın ilk ve en büyük engeli haline gelmiştir. Kadınlar bir şiddetten korunmaya çalışırken başka bir şiddete maruz kalmaktadırlar.
Ez cümle kadına yönelik şiddetle ilgili vurgulanması gereken en önemli hususlardan biri de Türkiye’de bölge illeri üzerinde işletilen yöntemin ve şiddetin farklılıklar taşıdığıdır. Elbette her yerde kadına savaş açmış bir zihniyet söz konusu ama Kürt kadınlarına yönelik sistematikleştirilen özel yöntemler olduğu da artık bir gerçek. Bu durumda yine en önemli husus ise dayanışmanın, birlikteliğin ve örgütlülüğün gücüdür. Şiddet artarak ve biçim değiştirerek sürdürülürken, kadının kimlik mücadelesi de güçlenerek direnmeye devam edecektir.