Depremde dayanışmayı büyüten kadınlar, şiddet üreten erkek sistemlere karşı 5 Mart'ta Kadıköy'de, 8 Mart'ta ise Feminist Gece Yürüyüşü'nde sokaklarda isyanlarını haykıracak
Kadınlar bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde sokaklarda olacak. Patriyarkaya, iktidarın kadın düşmanı politikalarına, erkek devlet şiddetine, katliamlara, savaşa, yoksulluğa ve emek sömürüsüne isyan eden kadınlar, alanlarda seslerini yükseltecek. Yanı sıra 6 Şubat'ta Mereş merkezli art arda yaşanan ve 11 kentte büyük yıkıma yola açan depremlerden zarar gören kadınlarla dayanışmayı büyütecekler.
İstanbul'da 8 Mart Kadın Platformu'nun çağrısıyla, 5 Mart Pazar günü kadınlar Kadıköy'deki Beşiktaş rıhtımında bir buluşma gerçekleştirecek. 8 Mart Çarşamba günü ise Taksim'de geleneksel Feminist Gece yürüyüşü yapılacak. Kadınların 8 Mart sloganlarını, eylemlerini, açıklama ve taleplerini öğrenmek için 8 Mart Kadın Platformu ile Feminist Gece Yürüyüşü'nden iki isimle görüştük.
İlk olarak 8 Mart Kadın Platformu'ndan görüştüğümüz Delal Erol, depremle iç içe giren kadın gündemini ve 8 Mart kapsamında 5 Mart'ta yapılacak eyleme dair sorularımızı yanıtladı.
*8 Mart Kadın Platformu olarak bu yıl hangi ana sloganla sokağa çıkacaksınız Delal?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü için her yıl olduğu gibi bu yıl da 5 Mart Pazar günü Kadıköy'de buluşuyoruz. 'Soracak hesabımız yeniyi kuracak gücümüz var' şiarımızla, erkek ve devlet şiddetine, kadın cinayetlerine, yoksulluğa, dinci faşizme, saraya, doğa olaylarının katliama dönüştürülmesine, rant ve talan siyasetine karşı öfkemiz ve isyanımızla hep birlikte sokakta olmaya, birlikte kadın özgürlük mücadelemizin sesini yükseltmeye devam edeceğiz.
*Kadınların sorunları depremlerle birlikte katlandı, bu konuda neler söyleyebilirsin?
Doğa olaylarının katliama dönüştürülmesine karşı öfkemiz ve yasımız çok büyük. Kadıköy'de gerçekleştireceğimiz eylem, hem yasımızı yaşamamız hem de alınmayan önlemlere, onbinleri enkazlarda ölüme terk eden devlet politikalarına karşı öfkemizle sokakta birlikte mücadeleyi yükselttiğimiz bir eylem olacak. İlk 72 saat çok kritikti ve devletin imkanları vardı ama bu imkanları seferber etmediler. İmar afflarıyla depreme giderken bu ölümlere davetiye çıkardılar. Artık iktidara sorular sormak ve onlardan yanıt beklemek durumunda değiliz. Bu halkla helalleşmek istediğini söyleyenlerle hellalleşecek hiçbir şeyimiz yok. Şunu diyoruz, siz öldürürken kadın dayanışması yaşattı, siz öldürürken kadın dayanışması yaşatmaya devam edecek.
*Kadınlara yönelik erkek ve devlet şiddeti, katliamlar had safhada, kazanılmış haklar gasp ediliyor. Geçtiğimiz yılı nasıl değerlendiriyorsun?
İktidarın kendisi, kadınların yaşamlarına karşı bir savaş halinde. 8 Mart'a giderken, erkek ve devlet şiddetinin, kadın katliamlarının her geçen gün arttığını görüyoruz. Bütün bunlar olurken AKP iktidarının, sermayedarlarının bir gecede İstanbul Sözleşmesi'nden bir gecede çekildiğini gördük. Mücadele yürüten kadın örgütlerine davalar açıldığını, kadın özgürlük mücadelesindeki yol arkadaşlarımızın, haklarını savunan kadınların tutuklandığını gördük. Aynı zamanda güçlendirilmiş aile propagandasıyla aileyi toplumun merkezi haline getiren ve aile içerisindeki kadınları silikleştirerek kadınları hem kamusal yaşamın dışında iten hem de gerici politikalarla makbul kadınlığın dayatıldığını gördük. LGBTİ+ları hedef göstererek, onların varoluşlarına savaş açtıklarını gördük. Yargısıyla, kolluğuyla, almadıkları önlemlerle failleri korumalarını, yenilerine de cesaret verdiklerini gördük. Bizler de bunlara karşı hayatlarımız ve haklarımız için, eşit ve özgür yaşamı birlikte inşa edebilmek için birlikte mücadele ediyoruz. Kadın dayanışmamız her geçen gün büyüyor.
*Gündeminiz çok yoğun. Verdiğiniz mücadeleye dair neler söylemek istersin?
Bugün kapitalizmin azgın kar mantığı Türkiye'de bir yandan sermayedarları koruması bir yandan siyasal İslam'ın kadınların, çocukların ve toplumun bütün ezilenlerin omuzunda bir yük, bir sopa olarak kullanılmasıyla, bizlerin en temel ihtiyaçlarını bile bize lüks olarak sunulmasıyla karşı karşıyayız. Bugün deprem çok daha can yakıcı şekilde gösterdi; barınma sorunumuz var. Artan kiralarla, ödenemeyen giderlerimiz, faturalarımız var. Mutfak giderleri en fazla kadınların omzunda ve bugün bir krizin içerisinde açlık olgusu büyüdükçe kadınların işsizlik oranı artıyor. Bu yüzden sokakta birlikte mücadele etmek, bu sömüren, bizi kuşatan sermaye yandaşlarına, AKP iktidarına karşı yaşamın her alanında mücadele etmek zorundayız. Adil ve yaşanabilir bir dünyayı, biz kadınlar özgürlüğümüzü kazanmak pahasına attığımız emin adımlarla hep birlikte, el ele kuracağız.
*Son olarak, 5 Mart'ta Kadıköy'deki eyleme katılmaları için kadınlara çağrınız nedir?
Yaşamlarımızı çalarak bizleri yoksullaştıranları, açlık sınırının altında yaşama mahkum edenleri, her gün işsizlik riskiyle yaşamamızı üreten politikaları reddediyoruz ve yaşamın içerisinde bizlere yöneltilen bütün şiddet biçimlerine karşı da isyan ediyoruz. Tüm bu sebeplerle de 5 Mart günü direnişimizle, isyanımızla insanca bir yaşamı kurmak için birlikte verdiğimiz mücadelemizle Kadıköy'de buluşuyoruz. Bütün kadınları ve LGBTİ+ları birlikte mücadeleyi yükseltebilmek için, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için 5 Mart'ta, saat 15:00'te Kadıköy'e davet ediyoruz…
Birbirimizin çaresiyiz, isyanımızı büyütelim
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün vazgeçilmezi olan Feminist Gece Yürüyüşü, bu yıl da Taksim'de gerçekleşecek. Düzenleme ekibi gönüllülerinden Gülyeter Aktepe ile hem verdikleri mücadeleyi hem de bu yıl 21'incisi düzenlenecek olan Feminist Gece Yürüyüşü'nün içeriğini konuştuk.
*21. Feminist Gece Yürüyüşü'ne ilişkin ilk aşamada neler aktarmak istersiniz?
2003’ten bugüne her yıl olduğu gibi bu yıl da 21. Feminist Gece Yürüyüşünü gerçekleştirmek üzere 8 Mart günü 19.30'da Taksim'de olacağız. Patriyarkal-kapitalist sisteme, bedenimize, emeğimize, hayatlarımıza yönelen her tür saldırıya karşı feminist isyanımızı sokaklara taşıyarak binlerce kadınla buluştuğumuz bu yürüyüşte yine meydanlarda olacağız. 6 Şubat’ta yaşadığımız ve onbinlerce kişinin hayatını kaybettiği depremin üzerinden bir ay geçse de öfkemiz ve yasımız taze. 20 yıldır örgütlediğimiz Feminist Gece Yürüyüşü’nün 21. yılında bu defa öfkemizle, yasımızla, büyüyen feminist isyanımızla sokakları meydanları dolduracağız.
*Depremden ekilenenlerin en başında kadınlar olduğuna yönelik birçok haber düşüyor gündeme. Sizin bu yönde tespitleriniz oldu mu? Depremlerin ardından nasıl bir süreç işledi?
6 Şubat'ta gerçekleşen depremlerin ardından devletin afet bölgesindeki faaliyetleri doğru bir koordinasyonla yürütmesi ve tüm insanların ihtiyaçlarını karşılaması gerekirdi fakat süreç böyle işlemedi. Bölgedeki insanların temel ihtiyaçlarını temin etmesi gereken kamu kurumlarının neo-liberal politikalar güden siyasal iktidar tarafından şirketleştirilmesi ve afet döneminde bile ticaret yapması nedeniyle yıkımın boyutunun her geçen saniye büyümesine tanık olduk. Afet sonrasındaki süreçte kadınların yaşadığı sorunların katlanarak arttığını ve temel ihtiyaçlarına dahi ulaşamadıklarını gözlemledik. Depremin akabinde hayat bir süre durmuş olsa da erkek şiddeti hız kesmedi. Kadınlar ailedeki erkeklerin, kocaların, eski kocaların şiddetine maruz kaldılar. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilen ve 6284 sayılı Kanun'daki koruyucu ve önleyici tedbirleri afet öncesinde de uygulamayan erkek devlet, deprem bölgesindeki kadınlar için hiçbir alternatif başvuru mekanizması oluşturmadı. Deprem durumunda dahi hayatı sürdürme, yeniden kurma ve bakım yükü yine emekleri görünmeyen kadınların üzerindeydi, bu döngü evlerden sonra çadırlarda da devam etti. Kadınların daha güvencesiz hissettiği, ihtiyaçlarının ikincilleştiği ve bu yüzden ped gibi ürünlere erişimde zorluk çektiği deprem bölgelerinde; eşya almak için ya da giydiği kıyafet dışarıda beklemeye “uygun olmadığı” için riskli evlere geri dönen bazı kadınlar hayatlarını kaybetti. Öğrenci yurtlarını boşaltan devlet, aile evindeki baskı ve şiddetten kaçan kadınları seçeneksiz bıraktı. Patriyarkal kapitalizmin yarattığı yıkıma karşı feminist dayanışmayı ve isyanı büyütmek gerekiyor.
*Depremde ölüme terk eden politikaların yanı sıra ırkçılık ve ayrımcılık da yapıldı. Size bu yönde tespitler ulaştı mı?
Deprem sonrasında öfkemizi ve isyanımızı yönelttiğimiz gündemlerden biri de elbette afet bölgesindeki göçmen kadınların durumu oldu. Göçmen kadınlar, maruz kaldıkları ırkçılık, ayrımcılık ve yükselen göçmen düşmanlığı nedeniyle anadillerinde konuşmaktan bile çekindikleri güvensiz koşullarda kaldılar, en temel ihtiyaçlarına dahi ulaşamadılar. Hedef gösterilmekten endişe ettikleri için sağlık hizmetlerinden bile yararlanamayan göçmen kadınların yaşadığı tüm sorunlara karşı sınır tanımayan feminist dayanışmamızı büyütüyoruz. Göçmen kadınlarla mücadelemiz ortak diyen isyanımızı sokağa dökmeye devam edeceğiz.
*Yürüyüşte gündeme getireceğiniz temel kadın gündemleri neler olacak?
Patriyarkal-kapitalizme, savaşa, işgale, ırkçılığa, ekonomik krizle her geçen gün derinleşen yoksulluğa, artan emek sömürüsüne, nefrete ve LGBTİ+ düşmanlığına, kadınları aileye hapseden, aile dışında var olmasını kabul etmeyen politikalara, bedenimize ve emeğimize yönelen her türlü saldırıya karşı mücadelemizi feminist dayanışmayla büyüterek, bu yıl da feminist isyanla sokaklarda olacağız.
* Feminist Gece Yürüyüşü için kadınlara çağrı yaptınız mı?
21. Feminist Gece Yürüyüşü için çağrımızı; "Yasımız ve öfkemiz büyük. Patriyarkal kapitalizmin yıkımına karşı feminist mücadelemiz ve dayanışmamızla hayatlarımızı kuracağız. Feminist isyanımızı ve dayanışmamızı büyütmek için 8 Mart'ta 19.30'da Taksim'de buluşalım." diyerek yaptık. Birbirimizin çaresiyiz ve mücadelemiz dayanışmayla güçleniyor. Patriyarkal-kapitalizmin yıkımına karşı isyanını sokağa dökmek isteyen tüm kadınları 21. Feminist Gece Yürüyüşü için Taksime çağırıyoruz.