Yaşar Nezihe Bükülmez’in mücadele dolu hayatı 5 Kasım 1971’de son buldu. Hayatı boyunca yaşadığı yoksulluğun, çaresizliğin, aşkın her halini şiirlerine yansıtarak; fikirleriyle işçi sınıfının ve hak mücadelesinin destekleyicisi oldu
'Proleter şair' olarak tanınan Yaşar Nezihe 29 Ocak 1882 yılında İstanbul'un Şehremini semtinde dünyaya geldi. Annesini henüz 6 yaşındayken kaybetti, kardeşleri ise verem yüzünden yaşamını yitirdi. Yoksul bir ailede yaşadı, babası okumasına izin vermeyince de “Ben öksüzüm hoca efendi, beni okutunuz!” diyerek yaptırdı kaydını bir okula. Öğretmeni o günden sonra ona 'kendi gelen' ismini koydu.
"İçimdeki okuma hırsını yenemiyorum"
Ancak izin almaksızın bir yıl süreyle okula gittiği için babası tarafından evden kovulunca okuldan ayrılmak zorunda kaldı. İçindeki okuma sevgisini sürdürmekte kararlı olan Nezihe, sokakta kalıp komşularının yardımıyla hayatta kalındığında bile vazgeçmedi okuma arzusundan. Yıllar sonra verdiği bir röportajda o arzuyu şöyle anlatır:
“İçimdeki okuma hırsını yenemiyordum. Beş param yoktu. Dere kenarlarında papatya, ebegümeci tohumları toplayarak aktarlara satardım. Kazancımın kırk parasını kalfaya verirdim. Gördüğüm bütün tahsil budur. Edebiyatı, şiir yazmayı kendi kendime öğrendim.” (7 Ekim 1948, Vakit)
Yaşar Nezihe, okumayı öğrenince daha çok aşka dair kitaplar okur. Daha sonra da kendi duygularını, yaşadıklarını mısralara döker ve yazdığı şiirler “Malümat” dergisinde yayınlanmaya başlar. Şiirleri beğenilip, yayınlanır, dergide yazılan teşvik edici sözler, onu daha çok şiir yazmaya yöneltir.
Yoksul ama direngen
Babası da koleradan yaşamını yitirince Yaşar Nezihe'ye aylık elli kuruş bağlanır. Açlık ve sefalet içinde geçen ömründe on yedi sene Esirgeme Derneği’nde iş işler; Şark Eşya Pazarı’nda, Darphane’de çalışır; savaş yıllarında komşuların mektuplarını yazar. Suni çiçekler yaparak, dere kenarından topladığı ebegümeci ve papatyaları aktarlara satarak geçimini sağlar.
Üç kez evlenir. Üç oğlundan ikisini kaybedince kendisini hayatta kalan tek oğluna adar. Yoksulluk ve yaşam mücadelesi içince şiire, edebiyata olan sevgisi asla solmaz. Ancak zamanla şiirlerindeki aşk teması yerini daha çok emek, yoksulluk ve sömürülen işçilere bırakır. Toplumsal sorunları es geçmez. Daha sonra ise Amele Cemiyeti'ne üye olur ve işçi eylemleri için şiirler yazmaya başlar.
İlk Türkçe 1 Mayıs şiirini yazar
Yaşar Nezihe 1 Mayıs'ın ilk Türkçe şiirini yazan kişi olarak geçer tarihe. Emekten, sömürüden ve mücadeleden yana olan herkes gibi o da "tehlikeli" görülür.
1 Mayıs şiiri
“Ey işçi…
Bugün hür yaşamak hakkı seninken
Patronlar o hakkı senin almışlar elinden.
Sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin
kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?
Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd;
lakin seni fakr etmede günden güne berbâd.
Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden.
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.
Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.
Ey işçi…
Mayıs birde bu birleşme gününde
Bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde…
Baştanbaşa işte koca dünya hareketsiz;
yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.
Patron da fakir işçilerin kadrini bilsin
ta’zim ile hürmetle sana başlar eğilsin.
Dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi.
Bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.
Herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay
Sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say…
Birgün bırakınca işi halk şaşkına döndü.
Ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü.
Sayende saadetlere mazhar beşeriyet;
Sen olmasan etmezdi teali medeniyet.
Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
Kuvvetedir hak, hakkını haksızlara anlat.”
Şiirlerine el konulur ve tutuklanır
1923’te Mürettipler Cemiyeti ile gazete sahipleri arasında çıkan anlaşmazlık sonucu greve gidilir. Mürettipler fabrikada üretimin devam etmesi için işçi ve makinelerin çalışması için yağ istemektedir. Greve destek veren Yaşar Nezihe “Gazete Sahiplerine” adlı bir şiir yazar.
“Ahen değil, o da patron gibi insan
Patronlara karşı eder elbet grev ilan.
Teslim ediniz işçilerin hakkını zira,
Etmezseniz, etmez onlar da size müdara.
Yoksa bu grev böyle devam eyleyecektir,
Beş on kuruşa kimse boyun eğmeyecektir.”
Bu şiirinden yaklaşık iki sene sonra, 3 Haziran 1925’te, Aydınlık mecmuasına yazdığı şiirleri, grevlere destek vermesi ve Amele Cemiyeti’ne üye olması sebebiyle tutuklanır, şiirlerine el konulur. 1 Mayıs şiirini ilk yazan kişi olmasının yanında, şiirlerine el konulan ilk kadın şairdir Yaşar Nezihe.
Akşam gazetesinde yayımlanan, açlığı ve yoksulluğu anlattığı mektubu da tutuklanma edilme sebepleri arasında gösterilmiştir. Sennur Sezer, 1995’te Evrensel’deki yazısında bu mektubu komünizm propagandası olarak kabul eder.
Bükülmez bir kalem
Yaşar Nezihe hayatının sonuna kadar şiir yazmaya devam eder. Şiirleri, Nazikter, Rübab, Yarın, Malümat, Kadınlar Dünyası, Kadın Yolu, Menekşe, Nay, Envar-ı Vicdan, Terakki, Şehir, Kadın Gazetesi ve Aydınlık’ta yayınlanır. 1934 yılında Soyadı Kanunu çıkınca, hayatında bitmeyen acılarına karşılık, ayakta kaldığını göstermek istercesine “Bükülmez” soyadını alır.
“Bakıp da soyadıma sanma bükülmüyorum
Felek cefalarıyla gençken büktü belimi.”
Proleter şair…
Yaşar Nezihe Bükülmez’in mücadele dolu hayatı 5 Kasım 1971’de son buldu. Hayatı boyunca yaşadığı yoksulluğun, çaresizliğin, aşkın her halini şiirlerine yansıtarak; fikirleriyle işçi sınıfının ve hak mücadelesinin destekleyicisi oldu. Kayıplar ve acılarla geçen yaşamına rağmen Yaşar Nezihe Bükülmez, kurtuluşu işçi sınıfının kurtuluşunda görmüştür. Yaşar Nezihe'nin gür sesinden yola çıkarak, 1 Mayıs, ezilen sömürülen ama yılmadan mücadele eden işçilere kutlu olsun…