Afgan Kadınlar İçin Kadınlar’ın bir sığınma evi, 2014. Foto: Lynsey Addario/The New York Times
Taliban’ın gelmekte olduğu söylentisi ulaştığında, sığınma evi yöneticilerinin çoğu kayıtları topladı veya yaktı… Ne var ki, kadınları endişeye sürükleyen sadece Taliban korkusu değil… Toplumdaki birçok kişi için ailesini terk eden kadın "fahişe" olarak görülüyor
Afgan Kadınlar İçin Kadınlar örgütünün, Afganistan’ın en geniş koruma hizmet ağını inşa etmesi yıllar aldı. 14 bölgede 32 güvenli ev, aile rehberliği ve çocuk evleri, ağızdan ağıza büyüyerek, yoğun ihtiyaçtan hareketle hizmete başladı.
Taliban, 6 Ağustos’ta şehirlere doğru yıldırım hızıyla ilerlemeye başladığında, güvenli evler birkaç gün içinde kapılarını kapatmaya başladı. Taliban’ın gelmekte olduğu söylentisi ulaştığında, sığınma evi yöneticilerinin çoğu kayıtları topladı veya yaktı, birkaç eşyayı toplayıp koruma altındaki kadınlarla birlikte kaçtılar.
Sadece Afgan Kadınlar İçin Kadınlar örgütüne bağlı olanlar değil, aynı zamanda bir avuç diğer köklü sığınma evi ile de ilişkili olan çok az sayıdaki yönetici, yerinde kalmaya karar verdi fakat söyleyecekleri herhangi bir şeyin, korumaları altındaki kadınlara zarar verebileceğinden korkarak sessiz kaldılar. Hiç kimse yeni durumları kabul etmiyor.
Afgan Kadınlar İçin Kadınlar örgütünün kurucularından Sunita Viswanath, “Sığınma evlerimiz, kadınların koruma merkezleri gitti. Kadınlar için yaptığımız işlerin büyük kısmını aynı şekilde yapabilmemiz mümkün değil” dedi.
Taliban’ın kontrolü ele geçirmesinden önce bile, söz konusu kadınları korumak olduğunda, her listede en alt sıralarda yer alan Afganistan, güvenli ev, danışmanlık ve kadınların güvenliğini sağlamaya yardımcı olabilecek mahkemelere duyulan ihtiyaç açısından başı çekiyordu.
Afgan Kadın İşleri Bakanlığı tarafından yapılan çalışmalara göre; Afgan kadınların yarısından fazlası fiziksel şiddete, yüzde 17’si cinsel şiddete uğradığını bildirirken, yüzde 60’ya yakını ise "görücü usulü" evliliklerin aksine zorla evlendirildiğini belirtti. Eksik beyanlar ise oldukça yaygın.
"Namus" cinayetleri, çocuk evlilikleri ve başlık parası ile birlikte, yaşlıların borçlarına karşılık genç kadınların ticaret malzemesi olmasını sağlayan ve çocukların köle olarak satılmasıyla eşdeğer olan baad uygulaması, kırsal kesimlerde hâlâ devam ediyor. Yapılan son araştırmalara göre, psikolojik taciz gibi iş yerlerindeki ve kamusal alandaki tacizler de süreklilik arz ediyor.
Ayaklanma ilerledikçe, Afgan Kadınlar İçin Kadınlar örgütü çalışanları ve benzer sığınma evlerini işletenlerin ilk endişesi, Taliban’ın onları cezalandırmak için ne yapacağı konusuydu. 90’larda ülkeyi yöneten Taliban, kadınların tek başlarına seyahat etmesine veya bir araya gelmesine şiddetle karşı çıkıyordu.
Taliban’ın yeni idaresinin örnekleri nispeten endişe verici bir durum taşıyor. Taliban, 2015’te Kunduz kentini kısa süreliğine ele geçirdiğinde, Afgan Kadınlar İçin Kadınlar örgütünün sığınma evi yöneticileri ve güvenliği altındaki kadınların tamamı, sel gibi akan tehdit çağrıları nedeniyle kaçtılar. Sığınma evi müdürü, “aktif olarak avlanma” betimlemesi yaparak, Taliban’ın kendisini yakalayıp, ibret olsun diye şehrin merkezinde asacağını söylediği telefonlar aldığını anlattı.
Ne var ki, bu sefer sığınma evi yöneticilerini ve oraya sığınan kadınları endişeye sürükleyen sadece Taliban korkusu değil. Viswanath, Taliban üyelerinin son haftalarda sığınma evlerinin bazılarına giderek ortalığı yakıp yıktığını, binaları ele geçirdiğini ancak henüz herhangi birine zarar verdiklerine ilişkin bir rapor bulunmadığını söyledi: “Bildiğim kadarıyla çalışanlarımızın hiçbiri dayak yemedi, saldırıya uğramadı, öldürülmedi.”
Taliban’ın ilerleyişi süresince, endişenin büyük çoğunluğunu, tutukluların serbest bırakılması dalgası oluşturuyor. Onların arasında, geçtiğimiz 20 yılda Batı’nın desteğiyle uygulamaya konulan kadınları koruma kanunları kapsamında hapsedilenler de vardı. Eski tutuklular, sadece kendileri aleyhine konuşan ve onları toplum içinde küçük düşüren kadın akrabalarına karşı değil, bu çabayı destekleyen güvenli ev yöneticileri, danışmanlar ve avukatlara karşı da kin besliyor.
Ölüm tehditleri nedeniyle ismini vermeden duruma dair konuşan ve daha önce kadın davalarında delil toplamak için savcılarla çalışan kırsal Baglan bölgesinden bir kadın, şu an birkaç gecede bir uyuduğu yeri değiştirdiğini söyledi: “Taliban kentleri ele geçirdikten sonra tüm mahkûmları serbest bıraktı. Salıverilenler arasında, yaptığım işlerin sonucunda hapis cezası alan mahkûmlar da vardı. Şimdi beni tehdit ediyorlar ve sığınma talep edeceğim bir devlet veya sistem yok. Yalnızca bir orada bir burada saklanıyorum.”
Sığınma evleri uzun zamandır hedef halinde. Sadece Taliban için değil, Afganistan’ın katı ataerkil toplumundaki birçok kişi için de tek başına yaşayan veya ailesini terk eden bir kadın çoğu kez bir "fahişe" olarak görülürken, bazıları ise ezilmiş kadınlar için var olan sığınma evlerini, "genelevlerin kılık değiştirmiş hali" olarak görüyor.
Geçtiğimiz 15 senede, kadınların korunmasına karşı toplumsal düşmanlığa rağmen, daha fazla kadın, sığınma evi aramaya başladı. Çoğu zaman korkunç yaralanmalara, örneğin feci şekilde dövülmekten kaynaklanan kemik kırılmaları ve iç yaralanmalara katlanan kadınlar, kadın yardım gruplarının insanları içeri aldığı işaretsiz kapıları veya sıradan evlerin kapısını tekrar tekrar çalardı.
Bu operasyonların devam edip etmeyeceği, kadınların davranışlarını idare altına almak için kendi yasalarını ilan etmesi beklenen Taliban’ın elinde. Bu da, eski Afgan hükümetinin Kadına Karşı Şiddetin Ortadan Kaldırılması yasası ile diğer önlemleri bilinmez bir durumda bırakacak.
Şimdilik Taliban yetkilileri, Şeriat’ta veya İslami yasalarda izin verildiği şekilde, kadınların çalışması ve bazı durumlarda yanlarında erkek bir akrabaları olmadan seyahat etmesine izin verileceğine dair güvence verdi. Diğer Taliban yetkililerinin Afgan kadınların kendi güvenlikleri için geçici olarak evde kalma uyarısı yapmasının ardından Taliban sözcüsü Zabihullah Mujahid, Taliban saflarındaki birçok kişinin, kadınlara medeni şekilde davranacağına güvenilemeyeceğini ve onları eğitmek gerekeceğini kabul ettiğinde birçok kişiyi şaşkınlığa uğrattı.
Ancak Taliban, 1996 yılında başkentle birlikte kentlerin çoğunu ele geçirdiğinde de benzer açıklamalar yapmıştı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Kadın Hakları Direktörü Heather Barr, “Açıklama, güvenliğin iyi olmadığını ve iyiye gitmesi için beklediklerini, ancak ondan sonra kadınların daha fazla özgürlüğe sahip olabileceğini gösterdi” dedi. “Ama elbette, iktidarda oldukları onca yılda, o an hiç gelmedi ve bugün bunu duyan Afgan kadınların, bu sefer asla gelmeyeceğini düşündüğünü garanti edebilirim.”
Ömrünün çoğunu Afgan kadınları korumak için çalışarak geçiren aktivist Mahbouba için resim henüz net değil. Afganistan’da hakim inanç İslam olduğu için her şeyin şeriat yasalarına uygun yapılmasıyla ilgili bir sorunu olmayan Mahbouba, “Ama önemli olan şey Taliban’ın şeriatı nasıl yorumladığı” diyor ve şunu ekliyor: “Sadece bekleyip neler olduğunu göreceğiz. Taliban henüz gerçekten bir şey başlatmadı. Bir ay, iki ay, altı ay içinde bakın.”
Times’ın onu ve örgütünü korumak adına sadece tek isimle verdiği Mahbouba, kadınlar için uzun süre önce kurulmuş bir güvenli evi yönetiyor. Kaçmadı veya kapılarını kapatmadı ancak dikkat çekmemeye çalışıyor ve basın kuruluşlarına anlattığı şeylerin dozunu ayarlıyor.
Yakın zaman önce bazı Taliban üyelerinin, ofisine gelerek kadınların orada zorla tutulduğunu söylediğini aktaran Mahbouba, içeri girmelerine izin vermediğini, onlarla konuşmak için dışarı çıktığını anlattı. Taliban üyelerinin ona “Bazı kadınların burada hapis tutulduğunu duyduk” dediğini ancak kendisinin bunu kabul etmediğini belirten Mahbouba, tam aksine Afgan kadınların onurunu koruduğunu söyledi: “Diğer insanlar tarafından kullanılmalarına ve istismar edilmelerine izin vermiyorum, bu kadınlar aile şiddetinin kurbanları. Bu yüzden kaçmak yerine, fuhuşa zorlanmamaları adına onların onurunu korudum ve onları güvende tutuyorum.”
Onlarla diyalog kurmakta kararlı davrandığını belirten Mahbouba, Taliban üyelerinin açıklamayı kabul etmiş gibi göründüğünü söyledi. Mahbouba bir de ricada bulundu: “Lütfen izlemeye devam edin, eğer dünyamız çığırından çıkar ve korkunç bir hale gelirse, insanlara haber verebiliriz.”
*Çeviri: Derya Doğan
*Kaynak: https://www.nytimes.com/2021/09/04/world/middleeast/afghanistan-women-shelter-taliban.html